Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Abbas GÜÇLÜ

REKTÖRLERİN atamayla değil, seçimle göreve gelmesi için yıllarca kampanya yapıldı. Özerk ve demokratik üniversite arayışları nihayet dört yıl önce sonuç verdi ve rektörler seçimle işbaşına gelmeye başladı.
İyi mi oldu? Gönül rahatlığıyla evet demek çok zor. Hatta pek çok açıdan eskisinden çok daha kötü oldu desek yalan olmaz. Anlı şanlı hocalarımız işin içine koltuk sevdası girince, politakanın ne kadar çirkinlikleri varsa hepsini üniversiteye taşıdılar. Seçim dönemlerinde öylesine çirkin oyunlar oynanıyor ki, "bu nasıl üniversite?" demekten kendinizi alamıyorsunuz.
Her ne kadar hocalara siyaset yasağı var gibi gözükse de bir ayakları hep siyasetin içinde. Prof. Erbakan, Prof. Çiller ve daha pek çoğu Türk akademisyenlerinin parlamentodaki temsilcileri...
Dünya üniversitelerini gezerken ısrarla sorduğumuz sorulardan biri de rektörlerin nasıl belirlendiğiydi. Hayretle gördük ki, tamamına yakınında atama usulü hakimdi. Biz mi demokratik değildik, yoksa onlar mı? Şaştık kaldık. Sonra işin detayına girdikçe, rektörlük makamına oturacak en uygun kişinin belirlenmesinde iki, üç aşamalı atama sisteminin çok daha yararlı olduğunu gördük. "Bizde rektörler seçimle işbaşına geliyor" dediğimizdeki şaşkınlıkları ve dudaklarından dökülen "böyle saçmalık olur mu?" sözleri görülmeye değerdi.
Tabii onların sözünü ettiği atama sistemi, Doğramacı döneminde yapılan eş - dost - ahbap - mürid - partili ölçülerine göre değil, en uygun kişiyi bulup görevlendirme şeklinde. Liyakat, işbilirlik, vizyon, profesyonellik ve akademik yeterlilik olmazsa olmaz kurallardan.
Şimdi bizdeki seçim kampanyalarına, adaylara, göreve gelenlere bakıyoruz ve adeta iğreniyoruz. Herkes birbirine çamur atıyor. Ağza alınmayacak ifadeler ve akıl almaz suçlamalar. Suçlayan da, suçlanan da hepsi profesör...
Geçtiğimiz ay İstanbul ve Eskişehir'de rektörlük yarışı vardı. Önümüzdeki ayda Kocaeli ve Kırıkkale'de yaşanacak. Sonbahardaki genel seçimler için ise şimdiden kulisler başladı.
Kocaeli Üniversitesi tam bir cadı kazanı. Suçlayan suçlayana. Bolu İzzet Baysal Üniversitesi'nin oradan aşağı kalır yanı yok.
Bir hoca çıkıyor, mevcut rektör vekilini yıpratmak için "Meşru atanmış bir rektör olmadığı için İzzet Baysal Vakfı, üniversitede yaptığı tüm yatırımları dudurdu. Sayın Baysal'a katılıyorum, çok iyi düşünüyor, o şöyle dedi: "Yeni rektör seçilinceye kadar tüm yatırımları askıya aldım" diye her yerde konuşma yapıyor. Ardından Baysal'ın açıklaması geliyor. Söylenenler külliyen yalan. "Vakfımızın üniversiteye olan katkısı hızla ve şevkle devam ediyor..."
Gelin de çıkın işin içinden. Sevgili hocalar, üniversiteleri yeterince yıprattınız, artık yeter!..



Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr