Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kadın cinayetleri aldı başını gidiyor. Şiddet mağdurlarının sayısı da giderek artıyor...
Dayak cennetten çıkmadır, öğretmenin vurduğu yerde gül biter, eti senin kemiği benim gibi onlarca atasözümüz var ve sanki hemen hepsi de şiddeti haklı görüyor. Oysa, şiddet, en büyük insanlık suçlarının başında geliyor...
Şiddete karşı mıyız, değil miyiz, önce ona karar vermeliyiz.
Evde dayak, okulda dayak, askerde dayak, sokakta dayak, konuştun dayak, konuşmadın dayak.
Sakın hiç kimse, artık eskisi kadar değil, azaldı demesin. Çevresine baksın yeter...
Medya, özellikle de televizyonlar, maalesef bu konuda yangına körükle gidiyorlar. Hiçbir dizi yok ki içinde şiddet olmasın. Hele hele bazıları var ki artık işin dozunu iyice kaçırdı. Çünkü bir dizide ya da programda ne kadar şiddet ve saldırganlık varsa o kadar çok reyting yapıyor. Yani bu noktaya gelmemizin sorumlusu sadece o dizi ya da programları hazırlayıp yayınlayanlar değil, onları izleyenler de o derecede hatta daha fazla sorumlular...

Okulda şiddet!
Okulda şiddet, belki dayak boyutlarında azaldı gibi ama sözlü şiddetin her türlüsü maalesef devam ediyor. Özellikle de kalabalık okul ve sınıflarda, deneyimsiz öğretmenlerin en büyük silahı hâlâ şiddetin her türlüsü, taciz ve not!..
Peki, bu konuda caydırıcı önlemler var mı? En ağırı, bir başka okula sürülmek ama o bile yapılmıyor. Hatta dayak atan değil, şiddete maruz kalana kızılıyor. Her defasında, mutlaka hak etmiştir yaklaşımı sergileniyor...

Şiddeti kim besliyor?
Asıl can alıcı soru, şiddeti kimin beslediği? Bu konuda doğra teşhis yapılmadığı için doğru tedavi yöntemleri de uygulanamıyor.
Örneğin diziler bu konuda özendiricilerin en başında geliyor ama ne zaman şiddete karşı bir kampanya açılsa, en ön sırada onlar yer alıyor.
Okullarda da şiddetin her türüne karşı olunduğu her fırsatta açıklanır. Ama hâlâ ondan medet umulur.
Sokakta şiddet maruz kaldığınızda gideceğiniz ilk adres polis olur. Gezi’den sonra polis adeta dayak oldu.
Bu koşullarda polis özendirici ve besleyici mi yoksa önleyici mi? Gelin de karar verin...

Şiddete karşı şiddet!
Şiddetin panzehiri ne? Şiddet diyenler çok çıkacaktır. Oysa, şiddete karşı şiddet, belki geçici bir duraklama sağlıyor gibi görünse de ektiği tohumlar ileride çok daha vahim noktalara gelinmesine neden olabiliyor.
Peki, şiddeti azaltmanın hatta tümüyle ortadan kaldırmanın yolu, yöntemi ne olabilir?
Hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da eğitim, eğitim, eğitim diyoruz. Çünkü hoşgörüyü, toleransı, sevgiyi bir yaşam tarzı haline getirmeden şiddetten arınmamız mümkün değil...
Hemen her konuda öncülerin olması gerekir.
Şiddetin topyekun ortadan kalkması için mücadele veren kaç devlet adamımız, kaç sivil toplum örgütümüz ve kaç fikir önderimiz var?..
Keşke bu konuların hiç gündem oluşturmadığı bir noktada olsaydık...

Ve birkaç atasözü
Şiddet ve dayak konusunda hafızalarda kalan başka atasözleri var mı diye bir tarama yaptım, yüzlercesi çıktı. İşte onlardan bazıları:
Şiddet cahillik göstergesinin en üst sınırıdır.
Şiddetle güç kanıtlayan barışa hasret kalır.
Güç ile şiddet evlenmiş çocukları canavar olmuş.
Hoşgörünün olduğu yerde şiddetin gölgesi bile düşmez.
Gözlere öfke doldukça sevgi görünmez olur.
Kavgayla düşman, sevgiyle dost kazanılır.
Öfkeyle ateş sönmez.
Dayağın aklı olsaydı cennetten çıkmazdı.
Özetin özeti: Kin, nefret ve şiddetin hayatımızdan çıkması o kadar da zor olmasa gerek. Ama başaramıyoruz işte...