Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Askerlikte terhis ne ise, okullarda mezuniyet odur.
İlk kayıtlarda çok sevinirsiniz ama mezuniyette sevincin yanında bir de burukluk vardır.
Kimi arkadaşlarından, öğretmenlerinden koptuğu için üzülür kimi de iyi bir liseye, üniversiteye giremeyeceğim diye ya da iş bulamayacağım diye karalar bağlar. Ama kim ne derse desin, mezuniyet coşkusu gibisi yok.
Her mezuniyet, özgürlüğe yelken açmaktır...

Görkemli törenler
MEB, ilk ve orta dereceli okullarda pahalı törenleri yasakladı. Ama üniversiteler için böyle bir kural yok. Onlar yine en lüks ortamlarda, görkemli törenler yapmaya devam ediyorlar...
Artık her ilde üniversitelerimiz var ve hemen her gün, her yerde, mezuniyet törenleri yapılıyor.
Her birinden binlerce doktor, mühendis, hukukçu, öğretmen mezun oluyor.
Ama iş bulmaları o kadar zor ki! Sevinsinler mi üzülsünler mi? Onlar da ikilem içerisindeler.
Hoş geldiler aramıza. Keşke üniversitelerden mezun olanlar da girenler kadar sevinebilseler...

Tören ve balolar
Mezuniyet törenleri bizde de giderek yaygınlaşmaya başladı. Her ne kadar her okulda havaya fırlatılacak kepler olmasa da eğlence, şamata hemen her yerde var. Kimi törenler çok mütevazı kimi ise sanki bir film galası gibi.
Öğrenciler, sınavlar, ödevler olmadığında okulu bir başka seviyorlar. Sevinenler elbette sadece mezun olanlar değil.
Yaz tatili için gün sayanların sayısı çok daha fazla. Mezunlar, gelecek telaşında, ara sınıflar ise ödevsiz, sınavsız günlerin tadını çıkarmanın peşinde. Okulları öğrencilere sevdirmek için böyle günlerin sayısını artırmak gerekiyor.
Örneğin yılda birkaç kez benzeri kutlamalar yapılabilir, birkaç hafta da etkinliklere ayrılabilir. Aslında bu bir kayıp değil, kazanç olur. Çünkü müthiş moral dopingi sağlar. Okullara konferans için gittiğimde, benzeri önerilerde bulunduğumda, salon alkıştan inliyor. Bu da gösteriyor ki öğrenci üzerinde yoğun baskı var ve rahatlamak istiyor.
Abartıya kaçmayacak şekilde yıl sonu ve mezuniyet törenlerine kimsenin karşı çıkmaması gerekir. Ama öyle duyumlar geliyor ki isteyenler kadar, istemeyenler de var. Örneğin okul müdürleri. Onca okulda mezuniyet töreni yapılırken bazıları hâlâ dar çerçevelerin dışına çıkmaya cesaret edemiyor. Öğrencileri diğer okullara özenmiş umurlarında değil.

Veliler: Masraf olmasın
Veliler ise haklı olarak, ceplerinin derdinde. MEB’in törenlere sınır getirmesi biraz da bu yüzden. Ama onca öğrenci mezuniyet keyfi yaşamaya hazırlanırken, “Hayır, gidemezsin ya da yapamazsınız” tavrı öğrencilerin veliden ve okuldan soğumasının, daha da uzaklaşmasının ötesinde ne işe yarar? Bu konuyu bir kez daha düşünmelerinde yarar var.
Ha bir de bu törenlere, yıllıklara, gezilere katılmayan öğrenciler de var ki bunları anlamak zor. Belki de yıllarca süren arkadaşlıklardan geriye bir o gün kalacak!
İçlerinde haklı gerekçeleri olanlar yok değil elbette. Örneğin bir hayli harcama gerektiren balolar ve dış geziler. Cebinde beş kuruş harçlığı olmayan öğrenciler için “Hayır”dan daha kolay kaçış yolu yoktur. İşte bu yüzden yıl sonu törenlerinin de mezuniyet balolarının da mümkün olduğunca ek masraf gerektirmeyecek koşullarda gerçekleşmesi işin en doğrusu.
Eğer amaç özel bir gün yaşamaksa, bu okullarda da pekâlâ yaşanabilir. Hatta çok daha keyifli olur. Ya da birkaç okul bir araya gelerek çok daha farklı bir ortam yaratabilirler.
Bu konuda okul yöneticilerine çok iş düşüyor. Her şeye karşı çıkmak yerine, makul çözümlerde buluşarak, öğrencilerinin keyifli duygularla okullarını anımsamalarına olanak sağlamalılar.
Hâlâ, “Ne gereği var canım, bizler de törensiz mezun olduk, çocukların kafalarını karıştırmanın hiç bir âlemi yok!” diyenler varsa, pes doğrusu...
Özetin özeti: Öğrencilere okulları sevdirmenin bir yolu da onların hoşuna giden etkinlikler yapmaktır...