Milyonlarca gencin hayalini süsleyen üniversiteye sınavsız giriş mümkün mü? İşte dün Ankara'da bu tartışıldı.
Atatürk'ün kurduğu, ilk başkanlığını da İnönü'nün yaptığı Türk Eğitim Derneği TED'in düzenlediği panelde son yılların en popüler konusu ele alındı. Ama konunun birinci derecedeki muhatabı YÖK ve ÖSYM'den bir tane bile temsilci yoktu.
Üç oturum halinde gerçekleşen tartışmalarda konunun uzmanı profesörlerin yanı sıra bir öğrenci ve medyayı temsilen de ben vardım. Hemen herkes mevcut sistemi yerden yere vurdu. Milli Eğitim Bakanlığı temsilcileri bile mevcut sistemin yarardan çok zarar getirdiği görüşünde birleşti. Gelinen ortak nokta; sınavsız üniversite modeli mümkün olmayabilir ama, daha iyi bir sistem mutlaka bulunabilir. Bulunmalıdır da şeklindeydi.
Üniversite başvuruları birkaç gün sonra bitiyor. Bu yılki adaylar da, öncekilerden farklı değil. Kurbanlık koyun gibi kaderine razı olmuş durumda. Sistemin yanlışlarını tartışma ve düzeltilmesi yönünde çaba gösterme yerine, mevcut koşullarda nasıl başarılı olurumun peşinde. Ancak panelde bir kez daha ortaya konan bu yanlışlar içinde doğruyu bulmak mümkün değil. Bunun farkında bile değiller.
İşte mevcut sistemin dile getirilen yanlışlarından bazıları:
* Kazanamayanlar gibi kazananlar da mutlu değil.
* Parası olana avantaj sağlıyor.
* Okul birincileri bile açıkta kalıyor.
* Gençleri istedikleri mesleğe değil, istemedikleri mesleğe yönlendiriyor.
* Sınırsız sınav hakkı nedeniyle gençlerin en verimli olabilecekleri yıllar, emek ve para heba oluyor.
* 76 değişik liseden mezun olan adaylara, hiç okumadıkları derslerden sorular yöneltiliyor.
* Dershaneye olan bağımlılık azalacak denildi, aksine arttı.
* Teste dayalı sınavlar yüzünden öğrencilerin yaratıcılığı köreldi.
* Ağırlıklı ortaöğretim başarı puanı, başarılı öğrencilerin aleyhine işlemeye başladı...
Sorunlar konuşulup, öneriler kısmına geçildiğinde ise ortaya farklı görüşler çıktı. İşte onlardan da bazıları:
* Sınıfsız toplum nasıl mümkün değilse, sınavsız üniversite de kesinlikle mümkün değil.
* Ortaöğretimdeki sorunlar çözülüp, üniversite diplomalı işsizler yerine iş bulabilen mutlu meslek adamları yetiştirilirse yükseköğrenime talep azalır.
* Öğrencilerin tamamını üniversite önüne getirip yığma yerine, daha alt kademelerde eleme yoluna gidilerek umut tacirliğine son verilebilir.
* Dershaneler sistemin içine çekilerek kaynak israfı önlenebilir...
Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr