Her gün yüzlerce ayrılıkçı, bölücü, yıkıcı militan yakalanıyor.
Tamamına yakını da genç.
Yine tamamına yakını da yeterli eğitim görmemiş...
Halen okula giden 15 milyon çocuk ve gencimiz var.
Okuma çağında olup da okula gidemeyenlerin sayısı ise 10 milyon.
İşte her gün yakalanan militanların hepsi bu gruptan.
Onlara yeterince eğitim ve iş olanağı sunabilseydik, ne kadarı aynı yolun yolcusu olurdu?
Eminim ki çok azı.
Gençlerimize bugüne kadar yeterince sahip çıkmadık.
Sahipsiz kalınca da bu boşluğu hep birileri doldurdu.
Kimi militan yapıldı. Kimi de serseri...
Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel'in Refah Partisi yöneticileri ve Milli Gençlik Vakfı hakkında hazırladığı iddianame çok ilginç.
Bakın ne diyor.
İslamcı grupların kontrolünde 46 ilde 103 spor salonu faaliyet gösteriyor. Beş binden fazla genç İslami gruplarla etkileşim halinde faal olarak dövüş sporu eğitimi görüyor. Bireysel olarak kendine güven duygusu geliştirdiği bilinen yakın dövüş sporlarının ideolojik motivasyonla takviye edilmesi halinde militan yetiştirme amacına yönelik olarak istismar edilmesi söz konusudur...
Refah Partisi ve onun gençlik örgütü Milli Gençlik Vakfı legal kuruluşlar. Bir de illegal kuruluşlar var ki, onlar tamamen kontrolden uzaklar.
Savcı Yüksel'in de işaret ettiği gibi böylesi mekanlar militan yetiştirmeye çok uygun ortamlar. Üstelik masum gençlerin bu ağın içerisine düşme olasılığı da her zaman mümkün...
Uğur Mumcu'nun katil zanlılarından Mehmet Şahin'in de bir dönem Milli Takım'da ve bu spor salonlarından birisinde hocalık yapması ve bu spor merkezinin karargah olarak kullanıldığının gündeme gelmesi birbirini tamamlayan unsurlar oldu.
Anayasa gereği zorunlu olmasına karşın zorunlu eğitimde en az yüze 20'lik fire var. Üst eğitim kademelerine çıktıkça fire, yani okul dışı kalan çocuk ve genç sayısı giderek artıyor.
Üniversite kapısına gelindiğinde ise oran yüzde 80'e kadar çıkabiliyor...
Daha önce de defalarca yazdım.
Türkiye'deki her olumsuzluğun altında cehalet yatıyor.
Her seferinde iş işten geçtikten sonra, bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.
O zaman da çok geç kalınmış oluyor.
Maalesef olan da her seferinde gençlere oluyor.
Kullanılan, eziyet çeken, hapse düşen, mezara giden hep onlar...
Özetin özeti: Çocuk yapmakla anne baba olunmuyor. Onlar bizim başımızın tacı demekle de devlet...
Çocuk ve gençlerimize sahip çıkmadığımız sürece başımız daha çok ağrıyacağa benziyor...
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr