Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

70 bine yakın sözleşmeli öğretmen var. Kendilerine en üst düzeyde kadro sözü verildi. Hem de defalarca. Ama diğer öğretmenlerle aynı görevi yapmalarına karşın hâlâ kadrolarına kavuşabilmiş değiller.
Güya kademeli olarak 3 yıl içerisinde tümü kadroya geçirilecekti. Bu konuda hem bir önceki Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik söz verdi, hem de Nimet Çubukçu...
Ama 3 yıl neredeyse bitmek üzere. Ancak ne bir açıklama var ne de işaret...
Görünen o ki iktidar verdiği bu sözü çoktan unuttu.
Çünkü 2011 bütçesinde sözleşmeli öğretmenlere yönelik görünürde müjdeli bir haber yok ya da sonradan ilave edilecek. Ayrıntılar yakında belli olur.
Oysa ufukta seçim var diye umutlananlar çok olmuştu!..
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i 3 Kasım’da Genç Bakış’a konuk edeceğiz.
Ve ilk sorularımızdan birisi de sözleşmeliler olacak. Çünkü MEB her seferinde topu onlara atıyor ve “Maliye kadro vermiyor” bahanesinin arkasına saklanıyor.
İşin doğrusunu, direkt Bakan Şimşek’ten öğreneceğiz.
Umarız sözleşmeliler lehine bir gelişme olur.
Hazır önümüzde 24 Kasım Öğretmenler Günü var. Onlara bundan daha güzel bir armağan olamaz...

70 bin savurganlığı
Üniversitelerde 70 bin kontenjan boş kaldı. Kayıtlardan sonra eminim bu rakam en az 10 bin daha artacak. Ve bütün bu kontenjanlar boş kalacak.
YÖK, biraz da bu konuyla ilgilense çok iyi olacak. Ama aklı hep başka yerlerde. Daha da garibi çok önemli bir konu olmasına rağmen iktidarından muhalefetine, üniversitelerden velilere, sivil toplum örgütlerinden medyaya hiç kimsenin bu konuyla ilgilenmemesi.
Her şeyi öylesine kanıksadık ki, bu konuda da çıt yok.
Eğer böyle giderse pek çok üniversite batacakmış, yükseköğretimde okullaşma oranı artacağına azalacakmış, daha da önemlisi düne kadar ille de üniversite diyen veli ve öğrenciler, yükseköğretime küsecekmiş, bu kimsenin umurunda değil.
Türkiye için en büyük zenginlik genç nüfusumuz. Ama eğitilmiş bir gençlik! Ülkeyi ancak onlar zıplatır ve geleceğe taşır. Alenen görüyoruz ki bu vahim tablo bile ülkeye yön verenlerin umurunda değil!..
Eğitimi yarım kalmış, gururu kırılmış, her şeye küsmüş bir gençten daha tehlikelisi yok. Yani patlamaya hazır bomba gibidir. Nerede, ne zaman tepki vereceği hiç belli olmaz.
Bırakın ülke genelini yakın çevrenize bakın yeter...

SBS’deki boş kontenjanlar
Gazetecilikte eskiden fikri takip vardı. Bizden öncekilerin bize öğrettikleri ilk ders bu olurdu. “Takip ettiğiniz haberlerin peşini sakın bırakmayın“ derlerdi. Rafa kalkalı çok oldu.
Şimdi vur-kaç haberciliği var. Haberi yapanın kendisi bile ertesi gün yaptığı haberi unutuyor. Bu yüzden de habere konu olan kahramanlar, “hiç sesinizi çıkarmayın üç gün sonra onlar da unutur” taktiği izliyor.
Ama eski alışkanlık olsa gerek benim gibi hâlâ fikri takip yapanlar var. Temcit pilavı gibi yine ısıtıp ısıtıp aynı konuyu getiriyorsun diyenler mutlaka çıkacaktır. Ancak eğer hakkı çalınan çocuklardan birisi kendi yakınları olsaydı yine aynı şekilde düşünürler miydi merak ediyorum.
Daha da önemlisi ortada bir değil, pek çok haksızlık var. Örneğin 200 puana varan düşüşler, örneğin boş kalan binlerce kontenjan, örneğin nakillerde yaşananlar...
Yaşanan tüm bu yanlışlar, bu yıl sınava giren milyonlarca öğrencinin ve anne-babaların hafızalarında kötü birer anı olarak kalacak.
Bu da hiç hoş olmasa gerek. Bize niye hâlâ bunu yazıyor diye kızan MEB, aslında kendi imajını riske sokuyor, farkında bile değil.

Rektörlük seçimleri
10 üniversitede rektörlük seçimi yapıldı. En fazla oy alan adaylar YÖK’e bildirildi. YÖK de bu adayları 6’dan 3’e indirip Çankaya’ya gönderecek. Cumhurbaşkanı da onlardan birisini rektör olarak atayacak.
Kocaeli, Sakarya, Adnan Menderes, Gaziosmanpaşa, Muğla, Sakarya, Kafkas, Mustafa Kemal, Celal Bayar ve Karaelmas üniversitelerinde gerçekleşen seçimler sonrasında yapılacak atamalar, YÖK ve Çankaya’nın demokrasiye bakış açısının bir kez daha görülmesine olanak sağlayacak.
Seçim sonuçları, yine hiçbir şekilde kaale alınmayacak mı yoksa sandığın iradesine saygı mı duyulacak? Hep birlikte göreceğiz.
Özetin özeti: Kimsenin, kimsenin hakkını gasp etmediği günleri, hiç mi göremeyeceğiz!..