Genç Bakış’ta önceki gece Ortadoğu ve terör konusunu masaya yatırdık. Yüzlerce vatandaşımızı kaybettiğimiz Suruç ve Ankara saldırılarıyla Türkiye Ortadoğu batağına mı çekilmek isteniyor, sorusu gündeme getirildi. MHP Eski Milletvekili Stratejik Araştırmacı Sinan Oğan ve Güvenlik Analisti eski asker Metin Gürcan’ın konuk olduğu programda, terörün neden gençleri hedef aldığı ve gençlerin neden terör örgütlerine yöneldiği sorgulandı. Yeni terör olaylarına dikkat çekildi. İşte programdan önemli satır başları:
İstismar ediliyorlar!
Sinan Oğan:
-Halk hareketlerinin dinamik gücü gençlik örgütleridir. Terör eylemleri, genelde sivil halk hareketleriyle başlar. Terör örgütleri gençlerle bir araya gelelim, şu amacı elde edelim diye ortaya çıkar, bir süre sonra da terör örgütlerine dönüşürler. Gençler idealisttir ve idealist insanları kandırmak daha kolaydır.
-Eline silah verip vatan nöbetine koyduğumuz gençleri, milletvekili kimliği verip Meclis’e koymuyoruz. Gençlerimizi siyasetin içine alırsak, bu sorunlar olmayacaktır.
-En ufak olaylarda hapishaneye düşen gençler, hapishanedeki tecrübeli gençlerle aynı koğuşa konulduğunda, oradan taş atan değil, tecrübeli genç olarak çıkıyor. İkinci adresleri de dağ oluyor. Aşı-işi olmayan gençler her zaman kandırılmaya müsaitlerdir.
-Suriye 2010’da böyle değildi. Bugün ellerine silah alanlar o gün ellerinde pankartlarla, dövizlerle demokrasi diye sokaklara çıkmışlardı.
Ortadoğu bataklığı!
-Terör istikrarsız ortamı sever. Biz Ortadoğu bataklığına mı çekiliyoruz, yoksa Ortadoğu bataklığına bodoslama dalmaya mı hevesliydik? Bunun çok iyi düşünülmesi lazım. Bizden habersiz Ortadoğu’da yaprak kıpırdamaz. Ortadoğu’nun lideriyiz, Ortadoğu projesinin eşbaşkanıyız cümleleri herkese tanıdık gelir. Eğer siz oralarda rejim değiştirmeye çalışırsanız, kendi yazmadığınız, başkaları tarafından yazılmış senaryoları uygulamaya kalkarsanız o senaryoda verilen rolü oynamış olursunuz.
-Biz Ortadoğu’yu tanımıyoruz. Ortadoğu’da olan, Arapça bilen bir tane büyükelçi yok. Ortadoğu coğrafyasının temelinde İsrail’in güvenliği var. İsrail’in güvenliğini tehdit eden 4 tane ülke var, Irak, Suriye, İran, Türkiye. Bu 4 ülkenin ortak sorunu nedir? Kürt meselesi, terör meselesi. Her ülkeden bir parça aldığınız zaman bir Kürt devleti kuruluyor. O zaman ne oluyor? İsrail, Kürdistan, Ermenistan doğal müttefiklik alanı oluşuyor. Ortadoğu’da hiçbir şey tesadüf olmuyor.
-Muharrem ayına giriyoruz. İlk kez hükümeti buradan uyarıyorum. IŞİD’in uyuyan hücrelerine dikkat edin!
-Terör örgütlerinin belli ülkelerinde sempati besleyen grupları olur. Bu gruplar çay ocağı gibi yerlerde toplanır. Belirli bir süre sonra devşirilir. Bunlar normal vatandaştır. Ta ki onlara hareket emri verilinceye kadar. Silahlı eğitimden geçirilirler. Teröristini takip eden istihbarat faaliyetiyle bunların hepsini deşifre etmek mümkün.
-Rusya 1700’lerden beri sıcak denizlere inmek için uygun ortamı buldu. Suriye üzerinden iniyor, Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyacağım diyor. Rusya dış politikası güce dayalıdır. Rusya Ortadoğu’yu kaynatırsa, enerji fiyatları yükselir. Ve ekonomik dar boğazdan çıkar. Türkiye Rusya’ya sesini çıkaramıyor çünkü gırtlağına kadar enerjide bağımlıdır.
En çok Türkiye’den
Metin Gürcan:
-85 günde 329 insanımız hayatını kaybetti. Bu Türkiye’nin tolere edeceği bir rakam değil.
-Terör örgütleri kişisel hırs ve intikamla hareket etmezler. Siyasal amaç vardır. Amaçları da korku ve dehşet üretmektir. Terör bir eko sistemdir. Biz de bir parçasıyız.
-Genç radikalleşmesinde gençleri teröre çeken ve iten faktörler var. Çeken faktörler örgütün ideolojisi ve örgütün uyguladığı propaganda stratejisi. İten faktörler kimlik bunalımı, nitelikli işsizlik, hızlı kentleşme ve boşluk hissi.
-IŞİD başta Amerika’nın, Avrupa’nın ve aslında Ortadoğu ve Türkiye’nin organik sorunu. 30 bine yakın yabancı savaşçıdan ve 67 farklı ülkeden bahsediliyor. En fazla Türkiye’den katılım var ve sayı 3000 civarı. Ortadoğu vekalet savaşlarının merkezi. Hem yerin altı, hem yerin üstü hem de gökyüzü hava sahası kıymetli.
-Doğu Akdeniz’de veya Akdeniz’in tamamında, Batı güvenlik sistemine yönelik olarak, bir Rus-Çin-Batı ittifakı görürsek, işte o zaman Mısır’ı, Yunanistan’ı ve Güney Kıbrıs’ı da yanlarına alabilirler. İşte o zaman tüm Akdeniz havzasına Türk gemilerinin çıkışını hem sivil hem askeri olarak kapatabilirler. Aynı zamanda hava sahasını da kapatabilir. Türkiye’yi Akdeniz’in içerisine hapsedebilirler. Bunlar düşünülmelidir.
-Olay sadece Suriye değil. Hazar’dan Kalibre füzeleriyle 1620 km’den Rakka’yı vuran Rusya, o füzeleri taşıyan gemileri, Doğu Akdeniz’e getirdiği anda, İstanbul ve Viyana dahil her yeri vurabileceğini gösteriyor.
-Türkiye’de sivil-asker işlerinde bir sivilleşmeden bahsedebiliriz. Bence demokratikleşmeden bahsedemeyiz. Askerin şu anda dört temel problemi var. IŞİD, PKK, Paralel yapı ve dördüncüsü çok daha önemli: kurumsal dönüşümle mücadele...
-Şu an Türkiye’nin en demokratik kurumu ordudur. Terörle mücadele askeriyenin sorumluluğu değildir. Hukuki mevzuat artı siyasi baskılar, sahadaki personelin görev yapmasını sıkıntıya sokuyor. Güneydoğu’da operasyonel anlamda arazide ter döken askerlerin tamamı uzman çavuş, astsubay ve subay. Bir de sözleşmeli erlerimiz var...
Özetin özeti: Ne olur artık gençlerimize sahip çıkalım!..