Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye Bilimler Akademisi TÜBA ile ilgili önemli gelişmeler oluyor. Kimilerine göre bu iktidarın TÜBA’yı ele geçirme operasyonu. Kimilerine göre de giderek hantallaşan bu kuruma can suyu verme projesi. Neresinden bakarsanız bakın hoş bir durum değil. Her iki tarafın da haklı olduğu taraflar var. Örneğin TÜBA bugüne kadar neler yaptı? Ya da karşı taraftan baktığınızda, iktidarın diğer kurumlara yönelik reformları neyi değiştirdi ki, TÜBA’yı değiştirecek? Örneğin TÜBİTAK, YÖK, ÖSYM ve üniversiteler! Değişen ne oldu?..
TÜBA’da radikal değişikliklere giden iktidar, aynı anda TÜBİTAK Başkanı Nüket Yetiş’i de evine gönderdi. Oysa son dönemin en parlak prenseslerinden biriydi. Belki de çok daha önemli görevler için kızağa çekilmiştir! Çünkü Prof. Yetiş, öyle kolay kolay pes edecek, köşesine çekilecek, “ailesine daha fazla zaman ayırmak için“ işlerine askıya alacak isimlerden birisi değil. Çalışkan, üretken ve bir o kadar da işkolik.
TÜBİTAK’ta yapamadığı çok işler oldu. Örneğin çok istemesine rağmen bilimi, çocuklara ve topluma sevdirme konusunda yetersiz kaldı. Ama bilime ayrılan fonların büyütülmesi ve daha geniş yelpazede dağıtılması konusunda büyük açılımlar gerçekleştirdi...
TÜBİTAK’ın yeni patronu ise TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) Rektörü Prof. Dr. Yücel Altunbaşak oldu. Prof. Altunbaşak, Prof. Yetiş’e alternatif olarak düşünebilecek en önemli isimlerden birisiydi. Akademik donanımı ve TOBB ETÜ’deki başarısı, gelecek için ümit vaat ediyor.
TÜBA olayına da bu çerçeveden bakıldığında, eğer doğru isimler seçilirse, bir kayıp değil, taze kan olarak değerlendirmek daha doğru olabilir. Ama en doğruyu, her zaman olduğu gibi yine zaman gösterecektir!..

Neredeyse üste para verecekler
Ahmet Şimşek, eğitime büyük yatırımlar yapan ama bir türlü aradığını bulamayan sıkı bir eğitim gönüllüsü. Şu andaki kolejlerin neredeyse hiçbiri yokken Ahmet Şimşek Koleji vardı. Zor dönemler geçirdiği oldu ama kapısını hep açık tuttu.
Dünkü gazetelere enteresan bir ilan vermiş. İsterseniz gelin önce ona bir göz atalım, sonra da olurunu, olmazını irdeleyelim. İlan metni aynen şöyle:
Türkiye’de bir dünya koleji. Kalitede, kolaylıkta tek
ÜCRET ALINMAYAN KOLEJ
Bünyesinde 16 adet sosyal-spor kulüpleri ve yaz okullarının ücretsiz olduğu tek kolej
YETERKİ ÇOCUĞUNUZ KOLEJLİ OLSUN
Yabancı diller ve bilgi birikimi ile dünyaya açılsın (Bu hizmet uğruna canımız-malımız feda olsun)
Sadece ödenmesi gerekli vergi taksitlerini de 2012 yılına erteleyebilirsiniz
Sponsor: Eğitimci-Hukukçu-İş Adamı- Araştırmacı Yazar Ahmet Şimşek-Ailesi
AHMET ŞİMŞEK KOLEJİ
www.ahmetsimsekkoleji.com Tel: 0216 473 24 26 (Pbx) Atatürk Bulvarı Kartal/ İstanbul

Bedava sirke baldan tatlı ki!..
Görünen o ki Ahmet Bey’in tepesi sonunda atmış ve parasız eğitime geçmiş. İlgi de görmüş. Dün arayan arayanaymış. Eminim ki bugün daha da artacaktır.
Peki, arkası gelir mi? Çünkü eğitimde önemli olan devamlılık. Hadi vergiler verildi, öğretmen maaşları ne olacak? Daha da önemlisi mevcut öğrenciler, bu noktadan sonra niye para verecek?
Umarım enine boyuna düşünmüştür.

Kayıt eziyeti devam ediyor
YÖK’ün ne yaptığını anlamak gerçekten çok zor. Bir ay boş durdu, kayıtları 5 güne sıkıştırdı. Birkaç bin öğrenci alan üniversiteler için belki sorun olmayabilir. Ama 15, 20 bin öğrenciyi 5 günde kayıt yapmak zorunda kalan üniversiteler ne yapsın! En azından onlar için daha uzun bir kayıt süresi tanıyabilirdi...
Şimdi aynı kaos ek yerleştirmede yaşanacak. Kesin kayıtlar 9 Eylül’de sona eriyor. Yani 10 Eylül’de bilemedin 15 Eylül’de boş kontenjanlar belli olur. 19 Eylül’de ek yerleştirme başvuruları başlar ve ay sonuna kadar da kazananlar açıklanıp, kayıtlar gerçekleşir. Ama nedense başvurular, hiç gereği yokken ekime erteleniyor. Oysa üniversitelerin çoğu o tarihte eğitime başlamış olacak.
Bunun anlamı da ek yerleştirme ile üniversiteli olacak on binlerce öğrenci derslere geç başlayacak!..

Kolejler hâlâ boş
Sistemden kaynaklanan nedenlerle, başta yabancı kolejler olmak üzere kolejlerin çoğunda önemli açıklar var ve puanlar hâlâ düşüyor. Bu yüzden anadolu liselerinde de boşluklar hiç dolmayacak.
“Koskoca MEB ve YÖK, doğru düzgün bir kayıt sistemi bile oluşturamadılar ki, eğitime nasıl yön versin“ diyenlere bazen hak vermemek elde değil! Özetin özeti: Eziyet, adeta yaşamımızın bir parçası haline geldi