ÜNİVERSİTELERDE türban konusu eylül ayında oldukça baş ağrıtacağa benziyor. Eğer şimdiden yeterince tartışılmaz ve kamuoyu yetirince bilgilendirilmezse, suni gerginliklere bir yenisi daha eklenir.
Oysa artık yeni öğretim yılında öğrencilerin de, öğretim üyelerinin de, velilerin de beklentisi huzurlu eğitim.
Aslında çok daha önce yapılması gereken şimdi yapılıyor. ÖYS kılavuzlarında, öğrencilere kılık kıyafet yönetmeliği hatırlatılarak, üniversitelere türbanla girilemeyeceği uyarısı yapılacak. Kayıtlar sırasında da türbanlı fotoğraflar kullanılamayacak.
ÖYS'de ise türban konusunda bir sınırlama yok. YÖK Başkanı Gürüz bu konuda "Henüz öğrenci statüsü kazanmadıkları için üniversite giriş sınavlarında bir sınırlama getirmemiz mümkün değil" diyor.
Yeni duruma göre öğrenciler bir tercihle baş başa bırakılıyor. Eğer üniversitede okumak istiyorsan, derslerde kılık kıyafet yönetmeliğine uymak zorundasın. Bunu kabul ettiğini de kayıt aşamasından itibaren göstermelisin deniliyor.
YÖK Başkanı Gürüz, üniversite ikinci basamak sınav kılavuzundaki uyarı için "bu bir tebligat" diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Yaptığımız her şey hukuk kuralları çerçevesinde. Mevcut Anayasa ve yasalar varken farklı bir yaklaşım bizden beklenmesin. Biz türbanlı, türbansız hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm çocuklarımızı kazanmak istiyoruz. Ama hangi kesimden olursa olsun işi militanlığa döken olursa, karşısında disiplin yönetmeliğini bulur. Bu konuda devletin kuralları, yargı organlarının kararları var. Eğer üstüne gitmezsek, çift hukuklu bir sistem doğar ki, bu da radikal İslamcıların istediği bir düzen ve biz buna müsade etmeyiz."
Her ne kadar yeterince bilimadamımız olmasa da, profesörlerimiz siyaseti ve önemli görevleri çok seviyorlar. İlime, bilime hizmet edemezseler de, ülkeye hizmet(!) ediyorlar.
Geçtiğimiz hafta iki değerli hocamız, Sayıştay Başkanlığı için yarıştı. Milletvekillerinin oylarıyla Başkent Üniversitesi'nden eski YÖK üyesi Kamil Mutluer, Hacettepe Üniversitesi Genel sekreteri Sadık Kırbaş'ı geride bırakarak başkanlık koltuğuna oturdu.
İlginç olan, Mutluer'in TBMM'deki muhafazakar ittifakın oylarıyla seçilmesi. Aslında hükümet, en büyük golünü bu konuda yedi ama farkında bile değil. Kamil Hoca'yı yıllardır tanırız. O taraklarda bezi yok. Ama ittifaklar ilginç. Daha da ilginci Sayıştay'da aylardır açılmayı bekleyen RP'li belediyelerin dosyaları. 8 daireden 7'sinin başkanlık koltuğu aylardır boş. Belediyelerin denetimi sürekli erteleniyor ve muhafazakarlar güçbirliği yaparken, hükümet uyuyor.
Başkanlık görevi 7 yıl olmasına karşın Kamil Hoca'nın emekliliği 2 yıl sonra geliyor. Acaba siyasilere cazip gelen bu mu?..
Hocalarımızın görev yaptığı her yer bizim de ilgi alanımıza giriyor. Çalışmalarını ilgiyle izleyeceğiz...
Kamil Mutluer Hocamıza daha önceki çalışmalarında olduğu gibi başarılar diliyoruz.
Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr