Fransa Yükseköğretim ve Araştırma Bakanı Valérie Pécresse ile öğrenci değişimi, bilim, inovasyon ve geleceğin mesleklerini konuştuk. Pécresse, geleceğe yönelik düşüncelerini de açıkladı ve pankreas kanserinin nano ilaçlarla tedavi edilebileceğinin müjdesini verdi
AB’nin en önemli hedeflerinden biri de çok renklilik. Oysa dil konusunda İngilizcenin hegemonyası giderek artıyor. Başta Fransızca ve Almanca olmak üzere diğer diller ikinci plana itiliyor. Örneğin Türkiye’de İngilizce dışında diğer yabancı diller yok olmak üzere. Avrupa’da da ERASMUS programı çerçevesinde İngilizce eğitim yapan ülkelerin ve üniversitelerin sayısı giderek artıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bilgi toplumu oluşturmanın temeli öğrenci hareketliliğini artırmaktan geçiyor. İngilizce çoğunlukla gerekli bir dil fakat dünya kültürlerinin çeşitliliğini anlamak için yetersiz. Fransa’da, özellikle yabancı öğrenciler için İngilizce eğitim programlarının artırılmasını arzu ettim. Aynı zamanda, Fransızcanın öğrencilere, spesifik alanlarda, ihtiyaçlarına ve eğitim gördükleri dala uyarlanmış şekilde kazandırılması için, yenilikçi pedagojiler geliştirmeleri yönünde Fransız üniversitelerini teşvik ettim. Uluslararası bilimsel topluluk bünyesinde bir dil çeşitliliği temin etmek esas.
Türkiye ile Fransa arasındaki öğrenci değişim programları çok sınırlı. Bu oranın yükseltilmesi konusunda çalışmalar var mı? Galatasaray Üniversitesi ve Fransız okulları dışında diğer öğretim kurumları ile de ilişkilerin geliştirilmesi düşünülüyor mu?
Galatasaray projesi, yadsınamaz bir başarı ve kendi alanında tek değil. Üniversiteler arası işbirliği konusunda başka başarılar da mevcut. Toulouse Ulusal Sivil Havacılık Okulu ile yaklaşık 10 yıllık bir işbirliğinin sonucu olan ve Türkiye dışında da kendini kabul ettirmiş Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksek Okulu buna bir örnek. Mühendislik alanında birçok Türk üniversitesi, Fransız kurumları tarafından kılavuzluk edilen TIME (Top Industrial Managers for Europe) veya RMEI (Réseau Méditerranéen des Ecoles d’Ingenieurs) gibi çok büyük Avrupalı veya uluslararası ağlar içinde bulunuyor. Her yıl 300 Türk öğrenci Fransa’da öğrenim bursu alıyor. İşbirliğinde daha da ileri gidebiliriz.
Gerçek ilerleme
Kadınların siyasete damga vurması Avrupa genelinde çok kolay olmuyor. Parlamentolardaki kadın oranı maalesef hâlâ yüksek değil. Bu konuda çalışmaları olan birisi olarak kadınların siyasete olan ilgisi nasıl artırılabilir? Bu çerçevede Fransa ilk kadın cumhurbaşkanını en erken ne zaman görür?
Kadınlar siyasete daima ilgi duydular. Artık, ulusal seçimler de dahil olmak üzere bu alana atılmaktan çekinmiyorlar. Ne var ki, siyasi partiler içinde kadınlara hâlâ çok fazla yer verilmediği de doğru. Fransa’da eşitlik konusundaki yasa gerçek bir ilerleme oldu. Bu yasa yine de, kadın düşmanlığını tam olarak ortadan kaldırmadı. Ben bu konuda çok ümitliyim. Siyaset yapan kadınlar, erkekler dünyasında niteliklerini her gün kanıtlıyorlar.
Aday ülke olmamıza rağmen, Türk üniversiteleri ve rektörleri Avrupa Üniversiteler Birliği ve Avrupa Rektörler Birliği’ne üye. Aynı şekilde üniversite öğrencileri Erasmus programlarından yararlanabiliyor. Ama Türk öğrenciler Avrupa üniversitelerine öğrenim görmek için geldiklerinde AB ülkelerine mensup öğrenciler gibi 1600 euro değil, 8000 euro ödemek zorunda kalıyorlar. Bazı ülkeler, ikili ilişkiler çerçevesinde bu konuda orta bir yol bulmak için çalışmalar yapıyor. Fransa’nın da böyle bir girişimi var mı? Yoksa, düşünür mü?
Türk öğrenciler, tüm diğer yabancı öğrenciler gibi, Fransız öğrencilerle aynı haklara sahipler. Bu çerçevede, aynı kayıt ücretini ödüyorlar. Devlet üniversitelerimiz neredeyse ücretsiz. Bu da, uyruğu ne olursa olsun, bir öğrencinin eğitim masraflarının Fransız Devleti tarafından üstlenildiğini gösteriyor. Ticaret veya mühendislik okulları ile mükemmellik sıfatına sahip okullarımızda durum farklı. Bunlardan bazıları özel ve dünyaca tanınmış kurumlar ve ücretli eğitim sundukları gibi aynı zamanda en iyi yabancı öğrencilere burs da sağlıyorlar. Bu kurumlar Türkiye’ye gitgide daha fazla ilgi gösteriyorlar, çünkü Türk öğrenciler son derece iyi eğitimli, çok uyumlu ve çok çalışkanlar. Bir tek örnek vermek istiyorum: Renault Vakfı, Fransa’da MBA için burslar sağlayan dünya çapındaki programına yakın zaman önce 3 Türk üniversitesini dahil etti.
Dört öncelikten biri
Avrupa inovasyon çağının neresinde? ABD ile arasındaki açığı yakın zamanda kapatabilir mi? Bu çerçevede AB’nin aldığı kararlar yeterli mi?
Araştırma ve yenilikçilik alanlarında Avrupa’nın ABD ile arasındaki açığı kapatması için, Avrupalı devlet ve hükümet başkanları, bu alanları, geçtiğimiz mart ayında tartışılan 2020 Avrupa stratejisinin dört önceliğinden biri haline getirdiler.
GSMH’nin yüzde 3’ünü Avrupa Ar-Ge yatırımına ayırmayı hedeflediklerini yeniden dile getirdiler. Araştırma, yeniliğin itici gücü olsa da tek başına yeterli değil. Bilimsel keşiflerimizi patent veya şirket oluşumları şeklinde değerlendirebilmeliyiz.
Muhteşem bir macera
Ve son bir soru, bugünlerde Türkiye’de üniversite sınavları var ve milyonlarca genç meslek seçimi aşamasında. Pek çoğunun da kafası karışık. Bugün üniversiteye yeni girmeyi düşünen bir genç olsaydınız, geleceğe bakarak hangi mesleği seçerdiniz?
Geleceğin şekillendiğini gördükçe, tıp alanında hâlâ olağanüstü ilerlemeler yapabilecek olmayı heyecan verici buluyorum. Birkaç hafta önce, Orsay-Paris-Sud Üniversitesi’nden, pankreas kanserine karşı devrimsel bir tedavi üzerinde çalışan bir ekiple bir araya geldim. Bu kanser türü şimdiye dek tedavi edilemiyordu. Gelecekte, nano ilaçlar sayesinde bu hastalık da iyileştirilebilecek.
Eğer 20 yaşında olsaydım, hiç düşünmeksizin böylesi muhteşem bir maceraya atılmak isterdim.