A nkara’nın gündemi ile halkın gündemi hiçbir zaman birbiriyle örtüşmedi.
Üç beş lider, üç beş demeçle, on yıllardır Türkiye’nin gündemini kendilerinin belirlediğini sandılar.
Ve uzun süre de bunu gerçekleştirdiler. Sanal gündemle ülkeyi yönettiler.
Televizyonlardaki diziler, yarışmalar ve sosyal medya da buna katkıda bulundu.
Ama bu sanal gündemin yerini artık gerçek gündem almak üzere.
Kadına şiddet zirve yaptı, bunu bile gören olmadı. Özgecan vahşetine duyulan tepkinin bu kadar büyümesi biraz da bu yüzden,
Peki ya tavan yapan genç işsizlik, yıllardır atama bekleyen milyonlar, lime lime dökülen eğitim ve sınav sistemleri, Cumhuriyet tarihinin en önemli projesi diye sunulan, sonra da unutulan FATİH Projesi ve daha pek çok konu...
Haziranda seçim var.
Türkiye yine suni gündemle mi seçime gidecek?
Hiç sanmıyorum. Çünkü artık bıçak kemiğe dayandı ve hemen herkes derdine çare arıyor...
Lafa değil icraata bakacak...
Özgecan da unutulacak mı?
Türkiye Özgecan’ına sahip çıktı. Bakalım ne kadar sürecek, hangi önlemler alınacak?
Hep birlikte göreceğiz.
Ve dileriz bu yaşadığımız son vahşet olur...
Kamuoyu duyarlılığı hazır bu kadar zirvedeyken, toplu taşıma araçlarına, okul servislerine ve sürücülerine yönelik daha seçici kurallar getirilse hiç fena olmaz.
Kimi bulurlarsa onu minibüs koltuğuna oturttukları dönem artık sona ermelidir!..
İşsizlik ne olacak?
TÜİK dün bir kez daha açıkladı, işsizlik, özellikle de genç işsizlik aldı başını gidiyor.
Suriyeliler geldi, böyle oldu demek kolaycılık olur.
Hangi meslekten ve hangi görüşten olursa olsunlar genç arkadaşlarımız çok mutsuz.
Yıllarca üniversiteye girmek için gecelerini gündüzlerine kattılar.
Yine bin bir zorlukla üniversiteyi bitirdiler ve yıllardır işsizler.
O kadar çok çalışmanın, fedakârlığın, mücadelenin ödülü işsizlik olmamalıydı...
Oysa ki hepsinin hayalleri vardı.
Kimi öğretmen, kimi bankacı, idareci, kimi de mühendis olacaktı ama yıllardır evlerinde oturuyorlar.
Hem de kimsenin yüzüne bakamadan.
Sanki suç işlemişler gibi...
Kendilerinden ne istendiyse fazlasıyla yaptılar ama verilen sözler hep havada kaldı.
Ne olur bu kez de böyle olmasın!..
İşsiz milyonlar ve yakınları, nisanda 40 bin atama bekliyor.
Hemen hayır demeden oturup düşünmekte yarar var.
Her şey para, pul, bütçe değil. Moral değerler de çok önemli.
Yunanistan bunu yaptı. ABD Başkanı da onayladı...
Olası bir büyük personel alımını seçim yatırımı olarak yorumlayanlar çok olacaktır.
Bırakın desinler. Ateş düştüğü yeri yakar.
Onlar hiç işsiz kaldılar mı ki şimdi çıkıp da işe alımlara karşı çıksınlar.
Ama şu gerçeği de unutmamalıyız!
40 bin değil 400 bin alım da yapılsa, üniversiteler böyle fabrikasyon mezun verdikleri sürece bu sorun bitmez.
Türkiye yeniden bir insan gücü planlaması yapmak ve eğitimde yeniden yapılanmaya gitmek zorunda.
Yoksa bugün için herkese iş verilse bile beş on yıl sonra aynı noktaya yeniden gelebiliriz.
FATİH ne oldu?
Eğitimde yeni hükümeti, yeni bakanı bekleyen çok önemli ve ivedi kararlar var.
Örneğin TEOG onlardan biri.
Okul öncesi eğitim ve FATİH Projesi de ortada bırakılmayacak kadar önemli projeler ve tümüne, ülkemizin geleceği açısından, el birliğiyle sahip çıkmak zorundayız...
Peki, bu konuda ortak bir irade var mı?
Olduğunu söylemek büyük hata olur.
Oysa adı üstünde Milli Eğitim, yani partiler üstü ve herkesin ilgilendiren bir konu. Ama bunu hâlâ anlayamadık!..
Özetin özeti: Ne olur artık bizi kandırmayın!..