Devleti yönetenler ve medya, hep büyük sorunlarla uğraşıyor. Halkın yaşamını zehir eden ufak sorunlar ise nedense kimsenin umurunda değil.
Sanılır ki politikacılar halkla devlet arasındaki diyaloğu güçlendirmek için seçilirler. Ama gelin görün ki bu noktada halkın küçük ama çok önemli sorunları onların gündemine bir türlü girmez.
Hükümetin eğitimle ilgili karnesi zayıflarla dolu. Milli Eğitim Bakanı var mı, yok mu hiç kimse farkında değil. Başbakan'ın 2000 gündeminde de ne eğitim var, ne de gençlik. MHP ise, daha çok militan kazanmanın ve yeni kaleler fethetmenin ötesinde eğitime ilgi duymuyor. ANAP'a gelince zaten eğitim onların döneminde iyice yozlaşmadı mı? Muhalefetin de iktidardan hiç farkı yok. Çiller güya üniversiteden geldi. Geriye dönüp de eğitimde neler oluyor diye baktığını hiç görmedik. FP'nin ise türban takıntısı her şeyin önünde...
Meclis dışında var olma savaşı veren ve gelecek seçimler için iddialı beklenti içine giren CHP ise hala kitlelerle olduğu gibi, öğrenciyle, veliyle, öğretmenle tam anlamıyla diyalog kurabilmiş değil.
Dışarıdan görüldüğü kadarıyla, okullar kapandı, öğretim yılı da sona erdi. Ama madalyonun öteki yüzü sıkıntılarla dolu. On binlerce öğrenci, hiç umulmadık şekilde sınıfta kalmanın şoku içerisinde.
Geçen yıl lise ve dengi okullarda sınıf geçmek için 5 üzerinden 2.5 not ortalaması tutturmak gerekiyordu. Bir ara bu not ortalaması yüksek bulundu ve 2'ye indirildi. Öğrenci ve velilerin çoğu da, sınıf geçmeyle ilgili esasların bu yıl da aynı olduğunu tahmin ediyordu. Oysa yıl ortasında geçen yılki mevzuat tamamen değişti. Bundan da öğrencilerden çoğunun haberi olmadı.
Yeni mevzuata göre sınıf geçmek için düz liselerde 2, Anadolu liseleri, kolejler ve süper liselerin birinci sınıflarında 3, iki ve üçüncü sınıflarda 2.5, fen liseleri ve güzel sanatlar liselerinde de ise 3.5 ortalama tutturmak gerekiyor. Düz liselerde alan dersleri için aranan baraj ise 2.5.
Bu arada daha birçok yeni uygulama getirildi. Ama belli ki yeni ortalamalardan ve yeni yaptırımlardan öğrencilerin de, velilerin de pek haberi yok. Şu sıralarda liselerde not yükseltme sınavları yapılıyor ve öğrenciler harıl harıl yüksek not alıp, yeni duruma uyum sağlamaya çalışıyor. Esas kıyamet, bütünleme sınavlarının bittiği 2 Temmuz'dan sonra kopacak. Umarız, bakanlık bu konuda bir duyarlılık gösterir.
Ortalamaya yönelik yakınmalar deprem bölgelerinden çok daha fazla geliyor. Eğitim döneminin yarısında zaten ders yapılmadı. İkinci yarıda ise derslerin çoğu çadırda ve boş geçti. Birkaç sınavla karne notu verildi. Depremden sonra yaşadıklarımız, deprem felaketinin karşısında hafif kalır diyorlar. Haksız da sayılmazlar.
Af veto mu yiyecek?
YÖK ve MEB'in onay vermediği öğrenci affı, usül hataları yüzünden veto ile karşı karşıya. Yardımcı doçentlerde 12 yıl sınırını kaldıran asıl madde iptal edilmeden yerine getirilen ek madde yasal değil deniyor. Yine aynı şekilde KPDS ile ilgili yeni getirilen "alanlara göre sınav yapılır" maddesiyle, eskiden kalma "alanlara uygunluk aranmaz" maddesi birbiriyle çelişiyor. Cumhurbaşkanının onayının gecikmesi bundanmış. Bakalım ne olacak?..
Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr