Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Üniversite- lerde ödül sezonu açıldı. Hemen her üniversite bol keseden ödül dağıtıyor.
En’leri, Yıldız’ları, Başarılı’ları ve aklınıza her ne geliyorsa onları seçiyorlar...
En az 30, ortalama 40-50 farklı alanda ödül veriyorlar.
Marifet iltifata tabi derler, kötü mü yapıyorlar? Elbette hayır...
Uzun süredir bu ödül törenlerine katılmıyor, ödülleri de almıyordum. Çünkü suyunu çıkarttılar. Israr üzerine bir kez daha katıldım ve katıldığıma bir değil, on bin defa pişman oldum desem yalan olmaz.
Kürsüye çıkanların çoğu, gelecek yıl yine buluşma sözü verdi. Ben de ne olur beni bir daha seçmeyin dedim. Çünkü takdir edilen bir ödülü almamaya gitmemektense, hiç verilmemesi daha iyi olur...
Ödülü, öğrencileri ve üniversiteleri önemsemediğimden mi istemiyorum, kesinlikle hayır...
Şovmen üniversiteler!
Beni rahatsız eden, verilen 50’ye yakın ödül arasında, üniversiteyi üniversite yapan değerlerden hiçbirinin dikkate alınmaması.
Örneğin yılın en başarılı bilim insanı, en fazla burs vereni, yılın en iyi üniversitesi, en iyi Ar-Ge’si, teknoparkı, patenti, staj olanağı sağlayanı, hayırseveri gibi üniversiteye, bilime öğrenciye, her koşulda sınırsızca harcama yapan, maddi ve manevi desteği sağlayanı da aralara serpiştirilseydi fena mı olurdu?
Çok önemli bilim insanlarımız var ama bir tekini bile tanımıyoruz. Ama dizilerin, şarkıcıların, futbolcuların, mankenlerin, yedi sülalesini, tüm ayrıntılarını biliyoruz.
Bilinsinler, ona da bir diyeceğimiz yok.
Magazin basınının, gece hayatının gözdeleri yine onlar olsun.
Ama hiç olmazsa üniversiteler kendi değerlerine biraz olsun sahip çıkmalıdır.
Dünyanın başka bir yerinde, ciddi üniversitelerde böylesi “şov”lara rastlamak mümkün değil...
Bir teknik üniversitenin her şeyden önce yılın mühendisini, yılın teknolojisini ya da yılın mezununu seçmesi gerekmez mi?
Seçmiyor çünkü gazetelere, televizyonlara haber olmuyormuş!..
Oysa üniversite dediğin, yaptığı şovlarla değil, ürettiği bilim ve hayata damga vuran mezunlarıyla değer kazanır, bunun bile farkında değiller!..
Güya çok uyanıklar ve hiç kimse de onlardan akıllı değil ya; yaptıkları bu şov, her yerde haber olsun diye, bütün yazılı ve görsel basına bir şekilde ödül veriyorlar. Basın da zaten bu tür haberlere bayıldığı için vay be, biz de neymişiz diye, aldıkları ödülleri anlata anlata bitiremiyor. Hemen her gün sayfalarından eksik etmedikleri ünlüleri, bir kez daha sayfalarına konuk ediyorlar.
Alan memnun, veren memnun, oh ne güzel. Aynen devam...
Popüler kültür
Üç saatlik bir ödül töreninde, ödülleri veren üniversiteden 3 dakika da olsa bahsedilemez mi? Ama 3 saniye bile söz edilmedi.
Ödül almaya gelenlerin pek çoğu o üniversiteye ilk kez geliyor ve ismi dışında bir şey bilmiyordu.
Oysa söz konusu üniversite, son yıllarda yıldızı en fazla parlayan üniversite. Türkiye’nin en iyi teknoparklarından birini kurdu, neredeyse tüm hocalarına lojman olanağı sağladı, ekstra burslar verdi, puanlarını yükseltti, kampüsünü yeniledi, mühendislikte ekol haline geldi, yayın üretiminde üst sıralara tırmandı.
Birkaç dakika da olsa bu çalışmalardan söz edilemez miydi?
O kadarla da kalınsa iyi. Öğretim kadrosundan da tek kelime söz edilmedi.
Peki, ya mezunlar?
Neredeyse her iki üniversite mezunundan biri işsiz. Öğrencilerin çoğu cebinde para olmadığı için tek öğün yemekle karın doyuruyor, onlarca kilometreyi yürüyerek kat ediyor.
Hadi böylesi toplantılarda onlardan söz edilmez ama o öğrencilerin en azından bir bölümünün karnını doyuranlara, onlara burs verenlere, onları giydirenlere tek kelimeyle de olsa teşekkür edilemez miydi, ödül verilemez miydi?..
Ben ödülümü üniversiteye ve gençlere emeği geçen isimsiz o kahramanlara ithaf ediyorum ve artık benim yerime onlara ödül versinler...
Bakalım bu Lale Devri daha nereye kadar devem edecek?..
Özetin özeti: Eğer siz kendinize değer vermiyorsanız, başkaları da size değer vermez. Üniversitelerin geldiği son nokta bu!..