Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Üniversite giriş sınavını 2011’de de ÖSYM yapacak. Sevinenlerin içinde yer almak istiyorsanız öncelikle bir yol haritası çizmelisiniz. Üniversiteye girmek sorun olmaktan çıktı. Önemli olan adayın istediği yere girebilmesi

YGS, LYS, birinci, ikinci yerleştirme derken 2010 sınav maratonu sona erdi. Şimdi bütün gözler 2011 sınav maratonunda. Yaklaşık 1.5 milyon aday yarışacak. Kontenjan çok ama ilk 5 tercihine girenlerin oranı 50 bini geçmez. Yani 50 bin kişi sevinecek, 1 milyon 450 bin kişi ise aradığını bulamamanın ezikliğini yaşayacak. İşte onlardan biri de siz olmak istemiyorsanız, hazırlık sürecini ta en başından yani şu andan itibaren çok sıkı tutmanız gerekiyor. Bunun için de acilen çok ciddi bir yol haritası çizmek zorundasınız!..
Peki bu nasıl olacak? İşte bu süreçte en önemli soru bu. Doğru bir strateji izlediğinizde, istediğiniz üniversitenin istediğiniz fakültesine girmeniz işten bile değil.

Doğru yol haritası?
Üniversiteyi kazanmanın, karmaşık bir matematik problemini çözmekten hiçbir farkı yok. Elinizde veriler varsa soruyu çözersiniz. Konuyla ilgili bilginiz yoksa, soruyu iyi anlamadıysanız, seçeneklere baktığınızda elenmesi gerekenleri anında eleyip geride kalanların içerisinden doğruyu seçemiyorsanız, harcayacağınız çaba boşuna. Çünkü YGS’de de, LYS’de de artık şansa yer yok.
Şimdi bir de hazırlık sürecine yönelik olarak elimizdeki verilere bir göz atalım:
- Bilgi düzeyimiz ne durumda?
- Mezun muyuz yoksa lise son sınıf öğrencisi miyiz?
- Takviyeye gerek var mı, yok mu?
- Dershane ya da özel ders için olanaklarımız var mı?
- Hedefimiz belli mi?
- Hangi üniversiteler ve hangi fakülteler?
- Bu fakülteler için hangi puan türünde en az kaç puan almamız gerektiğini biliyor muyuz?
- Devlet üniversitelerinin yanı sıra vakıf üniversitelerini de düşünüyor muyuz?
- Sınav sistemini yeterince biliyor muyuz?
- Katsayı makasının daraldığını, alan dışı tercihlerde de şansınızın yüksek olduğunu biliyor musunuz?
- İstediğiniz puanı alamama ya da istediğiniz fakülteleri kazanamama durumunda B planınız var mı?

Hedefi belli olan kazanıyor
Üniversiteye girişte doğru hedef belirleyip ona kilitlenenlerin başarı şansı neredeyse yüzde 100. Aman bir yer olsun da neresi olursa olsun diyenler ise maalesef hüsrana uğruyor.
İşte bu nedenle bir an önce hedefinizi belirlemenizde sonsuz yarar var. Yani son yapacağınız tercih sıralamasını ilk önce yapmanız gerekiyor. Eğer onu, en azından kaba hatlarıyla şimdiden belirlerseniz, maratonun sonunda öyle ya da böyle ipi göğüsleyenlerden biri de siz olursunuz.
Örneğin İstanbul Hukuk’u istiyorsanız, puanı belli. Birinci öğretim için TM-2’den 489, ikinci öğretim için de 476 puan almanız gerekiyor. Bu puanı almak için çözeceğiniz test sayısı da belli. Bu aşamadan sonra sizin yapacağınız tek şey var. Bu puanın altına düşmemek. Deneme sınavlarında alacağınız puan asgari bu düzeyde olmalı ki, İstanbul Hukuk için iddianızı sürdürebilmelisiniz.
Peki yukarıdaki verilere baktığımızda bu puanı alabilecek bir altyapı oluşturdunuz mu?
Örneğin takviyeye gerek var mı? Eğer varsa ne önlemler aldınız? Bu yeterli mi?
İlk sorgulamanız gereken bunlar, daha sonrasında ise çok daha önemli bir süreç başlıyor...

Kime göre başarı?
Eğer şimdiye kadar hâlâ bir hazırlık planı yapmadıysanız, hemen harekete geçmelisiniz. Çünkü artık kronometre çalışmaya başladı ve boşa geçen her gün geleceğinizin riske girmesi anlamına gelir.
Eğer bir dershaneye başladıysanız ve özel öğretmenlerden takviye alıyorsanız, tamam elimizden geleni yaptık, gerisi şansa kalmış gibi bir kolaycılığa da sakın kapılmayın.
Hangi dershaneye gidiyorsanız gidin, hangi öğretmenden ders alıyorsanız alın, arada bir mutlaka başka kaynaklardan da bilginizi kontrol edin.
Örneğin başka dershanelerin deneme sınavlarına girin ve kendi dershanenizde aldığınız puanlarla kıyaslayın. Arada büyük farklılıklar varsa, bunu mutlaka sorgulayın. Yoksa ileride büyük üzüntüler yaşayabilirsiniz.
Hemen her dershane ve öğretmen, sektörün en iyisinin kendisi olduğunu iddia eder. Eğer sonuçta bir başarı varsa onların olur, başarısızlıkta ise kabahat sizindir. Çünkü yeterince çaba göstermemişsinizdir!
İşte bu yüzden, elinizden geleni yaptığınıza inanıyorsanız, geldiğiniz noktayı sık sık başka deneme sınavları ile de ölçmelisiniz.
En iyi yöntem ise önceki yılların üniversite giriş sınav sorularına göz atmanızdır. Eğer gördüğünüz konulara yönelik soruları rahatlıkla çözüyorsanız sorun yok. Ama içinden çıkamıyorsanız, yeni dershane ve öğretmen aramaya hemen başlamalısınız...

Zamana karşı yarış
Üniversiteye giriş sistemini maraton yarışına benzetmemizin en önemli nedeni, hemen hemen aynı yetenekleri kullanıyor olmamamızdır. Her ikisinde yarışı kazandıran en önemli kriter zamana karşı yarışta aklı kullanmaktır.
YGS ve LYS’de bir soru için ortalama 60 saniye süre veriliyor. Oysa metinler çok uzun, 100 kelimeyi bulanlar var. Yani 60 saniye içerisinde, ortalama 60 kelimelik bir soruyu doğru okuyup, doğru algılayıp, doğru çözüp, doğru olarak cevap kartına işaretlemeniz gerekiyor. Eğer zamanınızı doğru kullanmayı öğrenmezseniz, yetiştirmeniz mümkün değil.
Örneğin şu dakikadan itibaren gazete ve ders kitapları da dahil hiçbir metni iki defa okumayın. Çünkü sınavda okuyacak zamanınız yok. Kendinizi bu konuda daha şimdiden disipline etmelisiniz. Yoksa ileride özellikle de gerçek sınavda büyük sıkıntı yaşarsınız.

Haberin Devamı

Üniversite maratonu nasıl kazanılır

2011 sınav maratonu başladı. Bu yıl üniversiteye girebilmek için yaklaşık 1.5 milyon aday ter dökecek. Doğru stratejiyi izleyerek istediğiniz bölümde öğrenim görmeniz işten bile değil.

Haberin Devamı

Soruyu kim hazırlayacak?
ÖSYM bu yıl çok sıkıntılı bir süreç geçirdi. Bu yüzden de ortaya çok fazla iddialar atıldı. Bunlardan birisi de sınavları artık ÖSYM’nin değil, MEB ya da üniversitelerin yapacağı yönündeydi. Ayrıca soruları başka kurumların hazırlayacağı da sık sık söylendi. Ama şu ana kadarki gelişmeler bu söylentilerin tam aksi yönde. Yani diğer sınavlar henüz belli değil ama üniversiteye giriş sınavını yine ÖSYM yapacak. Soruları da yine ÖSYM hazırlayacak. Bunun anlamı içerik fazla değişmeyecek. Yani önceki yılların bir benzeri olacak...

Haberin Devamı

İlk önce soru bankası
Zamana karşı yarışta bir yandan okuma temponuzu artırırken bir yandan da her derse ve her konuya ilişkin bol bol tarama testleri çözmelisiniz. Fazladan çözeceğiniz her soru, sizi hedefinize bir adım daha yaklaştıracaktır. Milliyet’in vereceği yayınlar işte bu noktada çok işinize yarayacak. Üniversite hazırlık setlerimizin ilki bir soru bankası. Ardından size özel, çok farklı hazırlık testleri gelecek. Bunları çözerek farkındalık kazanabilirsiniz. Kazanacaksınız da...

80 bin kontenjan boş
Önümüzdeki yıllarda üniversiteye girmek artık sorun olmaktan çıkacak. Çünkü gençler artık ille de üniversiteye gireyim de neresi olursa olsun arayışında değil. Bu yıl, ikinci yerleştirme sonunda 80 bin civarında kontenjanın boş kalması bunun en önemli göstergelerinden birisi. Zaten YÖK Başkanı da önümüzdeki yıllarda bazı bölümler için sınava girmeye gerek kalmayacağını şimdiden söylüyor. Yani önemli olan nereye girmek istiyorsanız, oraya girmek. Ve bu da hedefini belirleyip, buna göre bir yol haritası belirleyenler için hiç de zor değil. Yeter ki ne istediğinizi bilin ve önümüzdeki süreci iyi değerlendirin.
Milliyet olarak 2011 sınav maratonunun başlangıcından finaline kadar, he aşamasında, hep yanınızda olacağız. Bunun size kazandıracağı farkındalıkları da çok yakında hep birlikte göreceğiz.
Tüm adaylara daha şimdiden başarılar diliyoruz ve ileride büyük üzüntüler yaşamamak için şu uyarımızı mutlaka dikkate alın:
Geleceğinizi şansa bırakmayın!..