Falcı değiliz. Müneccim hiç değil. Ama eğitim adına ne söylediysek bir bir çıktı. Daha üç gün önceki yazımızın başlığı, aynen bugünkü gibiydi. 70 bir kontenjanın boş kalacağına yönelikti. Çok iddialı ve bir o kadar da riskli bir başlıktı. Az ya da çok daha fazla açık kalsaydı, dünyadan bir haber diye tefe alacakların sayısı çok fazlaydı. Ama noktası virgülüne kadar aynı çıktı. Neden? Çünkü, gelişmeleri çok yakından izliyoruz. Hepsi bu.
Peki ya eğitime yön verenlerin öngörüleri ve söylemleri? İşte onlar, tam bir fiyasko.
KPSS ile ilgili mailler gelmeye başladığında kesin bu sınav iptal olur dedik. Çünkü, 120’de 120 net çıkaranın bu kadar fazla olması, mide bulandırıcıydı. ÖSYM ve YÖK direndi. Özellikle de ÖSYM, yazılanlar iftira, tepkiler de sınavı kötü geçenlerin hezeyanı dedi. Ve sonuçta sınav iptal edildi.
SBS’de yaşanan krizi onlarca defa yazdık, yanlıştan dönülecek dedik, bakanlar çok kızdı. Aynı şekilde kayıtlarda yaşanan skandala ve kaosa dikkat çektik, boş kontenjanların doldurulmasında şaibe yaşanmaması için uyarılarda bulunduk. Ama MEB, yine aynı şekilde kamuoyunu yanılttığımızı ve velilerin kafasını karıştırdığımızı ilan etti, kendi internet sitesinde...
Peki ne oldu? SBS kaldırıldı. Bu yılın kayıtları ise hâlâ dolmadığı gibi 200 puana varan düşüşler yaşandı. Veliler isyan noktasına geldi...
Peki bütün bunları daha önceden nasıl tahmin ettik. Sadece ve sadece öğrenci, öğretmen, veli ve eğitim kurumları ile sıkı bir diyalog içerisinde olduğumuz için.
Onların sesine kulak verdik, gelişmeleri yakından izledik ve yılların birikimi çerçevesinde de öngörülerde bulunduk hepsi o kadar.
Fiyaka satmayı hiç sevmeyiz. Mütevazılığı elden bırakmamanın bir erdem olduğuna da gönülden inanırız. Ama hemen her konuda ahkâm kesenlere ve yanlış yazarak velilerin kafasını karıştırıyorsun diyenlere, bizim de bir çift sözümüz olsun dedik.
Yanlış hesapÜniversite önünde yüz binlerce genç beklerken 70 bin kontenjanın boş kalması, hemen her açıdan sorgulanması gereken bir durum. Maliyeti ise milyarlarca dolar. Dünya üniversitelerinde, bırakın 70 bini 7 kontenjan açığına bile tahammül edilmiyor. Çünkü her açığı iki ya da dörtle çarpmanız gerekiyor. Çünkü iki yıllık meslek yüksekokullarında o kontenjanlar iki yıl, dört yıllıklarda da dört yıl boş kalıyor. Bu yüzden 70 bini de ortalama üçle çarptığınızda en az 200 bin kontenjan boş kaldı gibi düşünülmeli ve maliyeti o şekilde hesaplanmalıdır.
Boş kalan her kontenjan, milli servetin heba edilmesidir. Hâlâ okuma yazma bilmeyen 5 milyonu aşkın vatandaşımız varken, eğitime ayrılan kaynaklar çok sınırlıyken, böylesine bir hovardalığa ve plansızlığa hiç kimsenin hakkı yok!..
Peki bu kontenjanlar niye boş kaldı ve sonuçları ne olur? İşte size olan ve olacaklara yönelik bazı satır başları:
* İşsizlik nedeniyle, gençler artık ille de üniversite arayışında değil. Kendilerine iyi bir gelecek sağlayacak üniversite ve bölümlere giremiyorlarsa, beklemeyi tercih ediyor.
* YÖK’ün hiçbir planlama yapmadan kontenjanları sürekli olarak artırması yanlışların en büyüğü.
* Kontenjan açığı sadece vakıf üniversitelerinde yok. 70 binin 25 bini devlet, 32 bini vakıf, 13 bini de KKTC üniversiteleri. Yani her yerde aynı sorun yaşanıyor.
* Bu açık, ekmek elden su gölden anlayışında olan devlet üniversitelerini etkilemez ama büyük yatırımlar yapan vakıf ve KKTC üniversitelerinde derin yaralar açacaktır.
* Ek yerleştirmede 142 bin kontenjandan 70 binin boş kalması, hem de kapıda bekleyen yüz binlerce aday varken, kaynakları heba etmekten başka bir şey değildir.
* Kazananların kayıtları 18-22 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek. Ama ne kalacakları yurt var ne de burs için gidecekleri bir kapı... Bu yüzden kayıt hakkı kazanan 72 bin öğrenciden 10 bini de kaydını yaptırmazsa yine hiç şaşırmamak gerekir!..
Özetin özeti: Kesinlikle bir Yüksek Öğretim Bakanlığı kurulmalıdır. Üniversiteler öylesine sahipsiz ve takipsiz kaldı ki kaynaklar hovardaca kullanılıyor. Oysa her kuruşun, her kontenjanın en büyük hassasiyetle değerlendirilmesi gereken bir dönemden geçiyoruz...