Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

En sağlıklı ulaşım aracı bisiklet, bütün dünyada giderek yaygınlaşıyor. Özellikle de kampüslü üniversitelerde. Yurtdışı üniversitelerinde en fazla dikkat çeken farklılıklardan birisi de bu. Bu gözlemlerimizi gittiğim her üniversitede paylaşıyorum. Bunlardan birisi de KKTC’nin en köklü yükseköğrenim kurumu olan Doğu Akdeniz Üniversitesi’ydi. Yaz aylarında, bu bisiklet sevdasını rektör ve arkadaşlarına da anlatmıştık. Çok ilgilendiler. İlgilenmekle de kalmayıp, hayata geçirdiler. 100 bisikletlik ilk filo, dün benim de katıldığım minik bir törenle trafiğe çıktı. Ama bunun için aylarca hazırlık yapılmış. Yıllarda bisiklet şeritleri ve istasyonlar kurulmuş. Çok da şık olmuş.
DAÜ’yü görenler bilir. Geniş bir kampüs alanı var. Yani tam bisikletlik. Zaten öğrencilerin de çok hoşuna gitti. Alıp biniyorlar. Sonra gittikleri yerdeki istasyona bırakıyorlar. Para, pul yok. Sonra bir başkası gelip alıyor. O da gittiği yerde bırakıyor.
Derse ya da yemeğe yetişmek için binenler de vardı. Arkadaşlarıyla tura çıkanlar da.
Görünen o ki kısa sürede 100 bisiklet yetmeyecek. Hedef 500 bisiklet ve daha fazlası. Yönetim, ihtiyaç oldukça sayıyı artıracağız diyor.
Peki ya da diğer üniversitelerimiz? Sanıyorum benzer bir uygulamada tramvay bağlantılı olarak Kayseri‘de de başladı. Ama ötesi yok. Keşke daha fazla artsa ve bir yaşam biçimi haline gelse.
Öğrenciler sadece kampüs içerisinde değil evlerine ya da yurtlarına gidip gelirken de kullanabilseler. Daha sonra da tüm kente yayılsa.
Özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde öylesine yaygın ki, işe gidiş geliş saatlerinde yüzlerce bisikletliden oluşan konvoylara rastlıyorsunuz. Adeta trafiğin bir parçası haline gelmişler. Ne kimse onları yadırgıyor ne de onlar kimseyi...
Üniversite, bisiklet kullanıcıları için 20 maddelik bir kılavuz hazırlamış. İçinde yok yok. Kendilerine tahsis edilmiş yolun dışına çıkmamaktan, dönüş ve duruşlarda kabul edilen geçerli elle sinyallere kadar her şey hatırlatılmış.
Bisikletlerin kampüs dışına çıkması yasak ama daha ilk günün akşamında iki fire vardı. Ancak en kısa sürede yerine geleceğinden eminler. Yoksa bu gelenek uzun ömürlü olmaz.

Öğrenci sorunları
KKTC öğrencileri ile uzun uzadıya sohbet etik. Hem öğrenci sorunlarını hem de üniversitenin geleceğini irdeledik. Diğer üniversitelerdeki sorunların pek çoğu burada da geçerli. Yemek, ulaşım, yaz okulu, hocaların katı tutumu, burada da sık sık dile getirildi. Ama genel açıdan bakıldığında memnuniyet oranları diğer üniversitelerin ortalamalarının çok üzerindeydi.
İlk 5 tercihinde DAÜ’yü seçenlerin oranı ise şaşırtıcı derecede yüksekti.
Peki niye bu üniversiteyi seçtiler? En çok merak ettiğim soru buydu.
Büyük bir çoğunluk arkadaş ya da daha önce bu üniversiteden mezun olanların tavsiyesini dikkate alarak geldiklerini söyledi ki bu da memnuniyetin bir göstergesi.
En fazla şikâyetçi oldukları bir diğer konu ise üniversitenin yeterince tanıtılmadığı ya da hak ettiği yerde bulunmadıydı.
Bu konuda çok haklılar.
Ben oradayken mühendislikte dünyanın en önemli akreditasyonunu gerçekleştiren ABET’in temsilcileri oradaydı. 5 yıl önce aldıkları akrediteyi yenilemek için incelemelerde bulunuyorlardı.
ABET deyip geçmeyin 150 Türk üniversitesi içerisinde bu akreditasyonu alan sadece ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ, Bilkent ve belki bir iki üniversite daha. Hepsi o kadar...

DAÜ Tanıtım Kulübü
Üniversitenin tanıtımı konusunda ne kadar şikâyetçi öğrenci varsa, konferanstan sonra toplayıp, DAÜ Tanıtım Kulübü’nün kuruluşu için ilk adımı attık. Bu konuda öğrencilerle taşın altına elini koymadan hedefe ulaşılmayacağını kalın çizgilerle belirledik. Şimdi bu arkadaşlar önce üniversite içerisinde yeni üyeler kazanacak, ardından da hedefler belirleyip üniversitelerin daha iyi tanıtımı için ellerinden geleni yapacak. Eminim ki çok daha başarılı olacaklar. Ben de fahri üyeleri oldum.
DAÜ gibi üniversitelerin artık kontenjan sorununu aşıp puanlarını yükseltmeleri gerekir.
Mademki 60 ülkeden öğrencileri olan uluslararası bir kimliğe sahipler, o zaman bunun gereğini yerine getirmeliler.
Özetin özeti: Öğrencileri eleştirinin ötesine taşıyıp iş yaptırmak da yine biz yetişkinlerin görevi...