. Ülkemizde yaşanan dershane enflasyonu ve gayri yasal uygulamalar inanılmaz boyutlara vardı.. Dershane işletme anlayışı farklılaşmaya başladı. . Dershaneler öğrencilerin daha iyi yetişmesini sağlayan, onların gelişmesini destekleyen, bir bakıma "kamu görevi" yapan eğitim kurumlarıdır. Bu anlayışın yerini, "isim satarak ticaret yapan, olumsuz sonuçlardan sorumluluk duymayan" tüccar zihniyeti aldı.. İsim hakkı satma veya iki ayrı kurumda aynı ismin kullanılması, 625 sayılı kanunun 3. maddesiyle yasaklanmasına rağmen, bazı dershane işletmecileri yasayı hiçe sayarak, aynı ismi, özellikle Anadolu'daki kişilere gayri yasal olarak satmayı kendi tüccar mantıklarıyla izaha çalışmışlardır: "Bu bir ticarettir, istediğimizi yaparız" anlayışıyla eğitim kurumunu herhangi bir ticari kurum gibi yorumlamışlardır.. Çeşitli reklam ve törenlerle Anadolu insanını, İstanbul'dan gelenler "herhalde iyidir" düşüncesine yöneltmişlerdir. Yıllardır il ve ilçelerde dürüstçe eğitim-öğretim yapan dershaneler sıkıntıya girmiştir.. Tüm bu gelişmelere Milli Eğitim Bakanlığı seyirci kalmış, hatta gayri yasal isim ticaretini "yasal gösterme" gayreti içine girmiştir.. Daha önceden başlayan, 2000'li yıllarda ve özellikle 2003'ten sonra hızını artıran dershanecilik anlayışı, isim ticareti yapmaktan ve dershane sektörünü dejenere etmekten başka hiçbir katkı sağlamamıştır. . Bu uygulama sonunda, bazı kişiler dershane işletmeciliğini "kamu görevi yapan eğitim kurumu" anlayışından ziyade, "ismi satılan ticari meta" haline dönüştürmüştür."Yukarıdaki iddialar çok ciddi. Peki bu kurumları denetlemesi gereken Milli Eğitim Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve diğer kurumlar nerede? Arıkan, sıradan bir dershaneci değil. Kendi söylemiyle, "1972'de kurulan, 34 yıl faaliyet gösteren MEF Dershaneleri, bu süreçte dershane eğitimine katkı sağlayan birçok ilke imza atmış, dershanelerin eğitim kurumu olarak kurumsallaşmasına, yaptıkları çalışmalarla ve öğrencilere sağladıkları olanaklarla öğrencilerin daha başarılı olmasına ve bu ilkelerin sadece MEF'de değil Türkiye'deki bütün dershanelerde gerçekleşmesine önderlik etmiştir."Peki bu uyarıları ve sektörden çekilmesi boşa mı gidecektir?ÖZDEBİR Başkanı olarak, yıllarca dershanelerin hakkını ve hukukunu koruyan Arıkan'ın bu önemli tespit, uyarı ve suçlamalarına, diğer dershaneler ne diyecektir?Eğitim, diğer konulara benzemez. İstismar edildiğinde ya da farklı noktalara çekildiğinde, verdiği zararlar, diğer ekonomik faaliyetlerin çok üzerinde derin yaralar açar. Bu yüzden ciddiye alınması gerekir. Hem de çok ciddiye!..MEF'in yeni rotası konusunda Arıkan şunları söylüyor: "Yukarıda izah edilen olumsuz nedenlerden dolayı, dershane faaliyetine ara vererek enerjimizi "okul ve üniversite" projelerine yönlendirme kararı aldık. Ülkemizin eğitimine, açacağımız üniversite, ayrıca, açacağımız yeni okullarla hizmet vermek istiyoruz."Olayın diğer tüm yönleri Arıkan'ı ve sektörü ilgilendirir. Ama bu konuda yapılan en büyük yanlış, ÖSS'ye bir ay kala MEF öğretmenlerinin ve öğrencilerinin morallerinin altüst edilmesidir. Böyle bir karara saygı duyulur. Ama zamanlaması yanlıştır. Özetin özeti: Banka, banker, döviz, konutzedeler derken bu kervana şimdi bir de özel okul ve dershanezedeler eklenmesin. Sektörden gelen çığlıklara bugün kulak vermeyenler, yarın pişman olabilirler... aguclu@milliyet.com.tr Dershane sektöründeki rahatsızlık, MEF'in 34 yıllık eğitim hayatına nokta koymasıyla yeni bir boyut kazandı. İbrahim Arıkan, dün bir basın toplantısıyla dershanenin kapatıldığını açıklarken, yaşanan krizin boyutları konusunda da önemli ipuçları verdi. İşte bazıları: