Talim Terbiye Kurulu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın en üst danışma organı. Bir anlamda, Milli Eğitim’in beyni ve karargâhı. Eğitim sistemimiz orada alınan kararlara göre şekillenir. Orada alınan kararlara göre yönlendirilir. Ve bu makam, tam 20 aydır vekâleten yönetiliyor.
Talim Terbiye’nin son Başkanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan’dı. Ondan önce de Prof. Dr. Ziya Selçuk. Her ikisi de Çelik’le çalışmanın zorluklarını gerekçe göstererek istifa ettiler. Bakan Çubukçu’nun ise bu konuda hâlâ bir tasarrufu yok.
Oysa böylesi makamlar, bırakın 20 ayı, bir ay bile boş kalmamalı. Şu anki Başkan Vekili Merdan Tufan o donanımdaysa neden asaleten atanmıyor? Yok eğer değilse, neden asaleten atanacak birisi bulunmuyor?..
MEB’de müsteşarlık makamı zaten boş gibi, müsteşar yardımcılıklarından bazıları da öyle. Buna bir de Talim Terbiye eklenince geriye ne kalıyor? Bakan Çubukçu’nun eğitim konularına ne kadar vakıf olduğu da ortada!..
Talim Terbiye Kurulu üyesi ya da başkanı olabilmek için çok özel şartlar gerekiyordu. Ama son yıllarda “yandaş“ kadrolar atanmak için koşullarla öylesine oynandı ki, “Talim Terbiye’nin Talim Terbiyeliği kalmadı” diyenler çoğunlukta.
İşte size çarpıcı bir örnek:
1926’da kurulan Talim Terbiye’de ilk 50 yılda sadece 5 başkan değişti. Son 10 yılda değişen başkan sayısı da yine 5. Altıncısı da yolda...
Ve daha da önemlisi, Atatürk’ün ve ondan sonraki bakanların, başbakanların ve cumhurbaşkanlarının müdahale etmediği, edemediği Talim Terbiye, son yıllarda rüzgârgülü gibi oldu. Esen rüzgâra göre kararlar aldı, alınmış kararları iptal etti. Ve eğitim sistemimiz bugünkü noktaya geldi.
Ama yine de MEB’in bünyesindeki en donanımlı kurum orası...
Tatil iyi de...
Domuz gribi tatili görünen o ki giderek uzayacak. Hele hele söz konusu olan öldürücü ve salgın bir hastalıksa elbette uzamalı. Ama bir yandan da her şeyin bir an önce normale döneceğini düşünerek ona göre hareket etmek gerekir.
Ankara’daki okullar sık sık tatil edilmeye başlandı. Umarız bu tatiller için de bir önlem düşünülüyordur. Yasa çok net, “Eğitim süresi 180 iş günü” diyor. Bu çerçeveden bakıldığında grip tatilleri, hafta sonları mı telafi edilecek yoksa yıl sonuna mı eklenecek? Zaman içerisinde bu da açıklığa kavuşturulursa iyi olur. Yoksa, zaten dibe vuran eğitime bir tekme de domuz gribi vurmasın!..
Boş kontenjanlar?
Anaokulundan üniversitelere yüz binlerce kontenjan açığı var. Ama nedense bu durum, MEB ve YÖK’ün umurunda değil. TBMM’ye soru önergesi verildi. Ne cevap verecekler çok merak ediyorum.
MEB ve YÖK, mademki kontenjanların boş kalmasına seyirci kalmaya devam edecekler, o zaman, iki satırlık bir açıklama yapsınlar. Öğrenci ve veliler de tüm umutlarını kaybetsinler. En kötüsü, bir beklenti içinde olmaları.
Bu arada MEB ve YÖK, gelecek yıl uygulanacak sınav sistemleri konusunu da bir an önce açıklığa kavuşturmak zorunda. Çünkü öğrenciler hazırlıklarını ona göre devam ettirecekler.
Gelecek yıl, fen ve anadolu liseleri ile kolejlere giriş nasıl olacak? SBS’nin yerine nasıl bir sistem getirilecek?
Üniversiteye girişte, meslek liselerinin sınavsız geçişleri devam edecek mi? Yoksa etmeyecek mi? Etmeyecekse, bu konuda yasal düzenleme gerekmiyor mu? Gerekiyorsa neden yapılmıyor? YÖK’ün MEB’e 6 ay önce gönderdiği yasa değişikliği teklifi neden sümen altı ediliyor?..
Özetin özeti: Ankara’da neler olup bittiğini anlamak mümkün değil. Hangi konuda ne düşündüklerini anlamak bazen hiç de kolay olmuyor...