Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) yarın önemli bir sempozyuma ev sahipliği yapıyor. Küreselleşmeyle yeniden şekillenen yükseköğretimin geleceği tartışılacak. Dünyanın dört bir yanından da önemli konuklar geliyor...
Boğaziçi mezunu bir okurumuz, bu toplantıda, yabancı dille eğitimin de mutlaka masaya yatırılması gerektiğini vurguluyor.
Gerçekten de çok önemli bir konu ve bu süreçte tam bir kandırmaca söz konusu. Niye mi? İsterseniz gelin önce, BÜ 96 İşletme mezunu bu okurumuzun tespit ve önerilerine göz atalım, sonra da sorumuza cevap arayalım...

Yarım yamalak İngilizceyle
‘’Boğaziçi Üniversitesi’ndeki toplantıyla ilgili olarak, birkaç kritik konu hakkındaki fikrimi sizinle paylaşmak istedim.
Yabancı dilde eğitim yapanların kendilerine asla sormadıkları soru şudur:
1-1.5 yıllık İngilizce hazırlık sınıfında öğretilen İngilizce, acaba üniversite seviyesindeki bir akademik eğitim için yeterli midir? Eğer öğretilen İngilizce, üniversite seviyesindeki akademik bir eğitim için yeterli değilse, yarım yamalak anlayarak bilimsel çalışmalar nasıl yapılabilir? Abbas Bey, yabancı dille eğitim yapan üniversitelerimizin genel sorunu budur.
Hiç kimse çıkıp da ‘yarım yamalak dil bilgileriyle, derinlemesine analiz yaparak düşünebiliyorlar mı, muhakeme edebiliyorlar mı?’ diye kendine sormamaktadır.

Öğrencileri köreltiyor mu?
Hangi üniversitemizde, ‘kısa zamanda öğrenilen yabancı dil nedeniyle ortaya çıkan dil yetersizliğinin öğrencilerin algılarını yüzde kaç azalttığını, analiz ve muhakeme yeteneklerini yüzde kaç körelttiğini ortaya çıkaran bir bilimsel araştırma’ yapılmıştır?
Böyle bir bilimsel araştırma yoksa, nasıl olur da anlı şanlı üniversiteler kendilerini sorgulamazlar ve böyle bir araştırmaya gerek duymazlar?
Abbas Bey, bir yabancı dile tam hakim olmak, 1-1.5 yılda imkânsızdır. Dili öğrenirsiniz; ama yalnızca günlük yaşam için.
Üniversite bir ‘düşünme’ yeridir. Öğrenci önce verileni almalı, sonra onun üzerinde düşünmeli, analiz etmeli ve sentez yapabilmelidir.
1-1.5 yılda öğrendiğiniz bir dil ile asla verileni tam olarak alamazsınız (kitaplarda çıkan yüzde 20 oranında bilmediğiniz kelime, verileni tam olarak algılamanızı engellemektedir.) Verileni tam olarak anlamadan ve sindirmeden üzerinde düşünüp muhakeme etmeniz, analiz etmeniz de mümkün değildir.

Tablo çok vahim!
Sonuç tam bir facia olmaktadır: Öğrenciler, ezber yaparak geçelim ve lisede kazandığımız ezber yeteneğimizi kullanarak bir an evvel mezun olalım ve bu iş bitsin diye düşünmektedirler.
Yabancı dil ile eğitim yapan üniversitelerimizdeki öğrencilerin yüzde 80’i bu durumdadır.
Sizce bu yüzde 80, büyük bir oran değil mi?
Oysa çözüm basit.
Yaparsın bir bilimsel araştırma; ölçersin 1-1.5 yılda öğrenilen İngilizceyi; ölçersin yetersiz yabancı dil bilgisinin öğrencilerin algı ve anlama kapasitesinden yüzde kaç kaybettirdiğini; ölçersin yetersiz yabancı dil bilgisinin öğrencilerin analiz yeteneğinden yüzde kaç kaybettirdiğini. Böyle bir bilimsel araştırma yapılsa tablonun ne kadar vahim olduğu ve öğrencilerin hâlâ dershanelerde kazandıkları ezber güçleriyle üniversite bitirdikleri ortaya çıkar. Ama asıl vahim olan, böyle bir bilimsel araştırmayı yapmayan, yapmaya gerek duymayan zihniyettir.
Bu konuyu pazartesi günkü toplantıda, eğer yeri gelirse, gündeme getirebilirseniz çok sevinirim.’’

Boşa kürek çekiliyor!
Çok önemli tespitler var. Gerçekten de yabancı dille eğitim yapıyorum diyen yalan söyler. Bu konuda gayretli üniversitelerimiz ve hâlâ direnen fakültelerimiz yok mu? Elbette var ama sayıları çok az...
Üniversiteye gelene kadar yabancı dil öğrenen bir şekilde yol kat ediyor ama donanımsız gelenlerin hazırlık İngilizcesiyle ilim, bilim yapmaları mümkün değil. Hazırlık sınıflarında çok fire veren üniversiteler, adaylar tarafından anında kara listeye alınıyor ve tercih edilmiyor. İşte bu yüzden, çıta düştükçe düşüyor... Ve bu konudaki bitmeyen tartışma:
Eğitim ana dilde mi yapılmalı yoksa yabancı dilde mi?
Ve çok daha önemlisi, yabancı dille eğitim yapılıyor da ne oluyor?.. Konu çok önemli ama bu kimin umurunda ki?..
Özetin özeti: Körler, şaşılar birbirini ağırlıyor; soruna gerçek anlamda çözüm arayanı, arayın ki bulasınız...