Yabancı dille eğitim hep tartışma konusu oldu. Ne zaman bu konuya değinsek, tepkilerin ardı arkası kesilmiyor. Daha da ilginci, orta bir noktada buluşmak imkânsız. Çünkü destekleyenler de, karşı çıkanlar da bir adım bile
geri atmıyor...
Destekleyenler İngilizcenin artık bir dünya dili olduğunu, literatürün neredeyse tamamının İngilizceye dayandığını ve bilimin gelişmesi için İngilizce eğitimin şart olduğunu vurgularken; İngilizce öğrenmeye değil, İngilizce eğitime karşı olduklarını söyleyenler ise düşünmenin ve yaratıcılığın ana dilde daha iyi gelişeceğine vurgu yapıyorlar...
Peki, öyle ya da böyle yabancı dilde son durum ne?
Düne göre daha iyi noktada mıyız yoksa yerlerde mi sürünüyoruz?
Görünen o ki yabancı dille eğitim yapan kurum sayısı arttıkça, İngilizceyi daha iyi bilenlerin sayısı artmıyor,
aksine azalıyor.
Niye mi?
* Yabancı okulların ve Anadolu liselerinin orta bölümleri kapatıldığı için öğrenci yabancı dile yeterince odaklanamıyor. Lise hazırlık yetmiyor, sonraki yıllarda ise öncelik üniversite sınavında oluyor.
* Anadolu liselerinde yabancı dille eğitimden vazgeçildi. 15’i dışında hazırlık sınıfları kaldırıldı, içleri boşaltıldı.
* İngilizce derslerine İngilizce öğretmenlerinin dışında herkes giriyor. Ücretli olarak bu derslere girenler arasında yok yok!
* Üniversiteye girişte yabancı dil biliyor olmanın pek bir anlamı yok. Sadece kendi alanlarıyla ilgili bölümlere girebiliyorlar. Oysa tıbba, mühendisliğe, öğretmenliğe ve yabancı dilin önemli olduğu diğer alanlara girişte de dil puanının katkısı olsa, ilgi yoğunlaşması olur.
* İngilizce öğretme yöntemimizde sorun var ki 8-10 yıl bu dersi alan öğrenciler hâlâ sıfır noktasındalar.
* Yabancı dille eğitim yapılıyor imajının altı doldurulamadı. Bu yönde karar alan eğitim kurumlarının tamamına yakınında Türkçe ağırlıklı eğitim yapılıyor.
Yukarıdaki maddelere daha onlarcasını eklemek mümkün. Çünkü, genel sorunların yanında, lokal sorunlar da var ve bütün bunların iyileştirilmesi için zerre kadar çaba harcanmıyor...
Şimdi gelelim tartışmalara...
‘İngilizce şart’
“Boğaziçi mezunu okurunuzun yazısına katılmıyorum. Benim gözümde üniversite
mezunu doktor, mühendis, işletmeci ve diğer pek çok dal eğer İngilizce bilmiyor ise eksiktir.
Bilgisayar mühendisiyim. İnternette takip ettiğim çoğu kaynak sadece İngilizce, aynı şey diğer mühendislik dalları için de geçerli, keza işletme ve iktisat için de. Türkçe yazılan ve Türkçeye çevrilmiş kitaplar var ama onlar da konunuzda uzmanlaştıkça doğal olarak azalmakta. Belki üniversiteyi bitirebilmek için Türkçe kaynaklar yeterli olabilir
ama sadece bu seviyeye
kadar. Peki sonrası? Uzmanı olduğum alanda tek bir
Türkçe kitap yok dersem...
Ben Anadolu lisesi mezunuyum, sonrasında Türkçe bilgisayar mühendisliği eğitimi aldım. İngilizce konusunda bu yüzden hiç sıkıntı yaşamadım. Ama İngilizceyi bilmeyen arkadaşlarımın teknik metinlerde zorlanmasına şahit oldum. Şu an parası olmayanlar için ortadan kaldırılan ortaokul seviyesindeki dil eğitiminin savunucusuyum.
Meseleyi İngilizceyi doğru öğretemememize ve doğru öğrenemeyenleri sınıf geçirmemize bağlayalım. İngilizce öğrenimi şarttır.”
Dersler Türkçe olsun
“1-1.5 yılda İngilizcenin yüksek eğitime yetecek seviyede öğretilemeyeceği söyleniyor.
Ben, liseyi Robert Kolej’de okuduktan sonra aynı okulun yüksek kısmında mühendislik okudum. Sınıf arkadaşlarımız arasında çok sayıda İngilizce hazırlıktan gelenler vardı. Bu arkadaşların en ufak bir lisan sorunları olmadı. Hepsi İngilizceyi okuma-yazma-konuşma olarak yeterli seviyede öğrenmişlerdi.
Yani, İngilizceyi 1 yılda yeterli düzeyde öğrenmek mümkündür, 1960’lı yıllarda Robert Kolej bunu başarıyordu.
Konuyu bu noktada genişletelim: Biz ülkemizde matematik, fen dersleri hatta -maalesef- Türkçeyi öğretebiliyor muyuz ki İngilizceyi öğretebilelim?”
Özetin özeti: Bu tartışma daha çok su kaldırır...