Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yüzbinlerce ailenin aylardır dört gözle beklediği öğrenci affı, nihayet TBMM Milli Eğitim Alt Komisyonu'ndan geçti. Bu haliyle yasallaşması halinde, ilk bakışta sevindirici bir gelişme gibi görünse de, uzun vadede kalıcı bir çözüm getirmesi mümkün değil.
Af, en iyi ihtimalle haziran'da yasallaşır. Öğrenciler de, iki sınav hakkından ilkini haziran sonu, temmuz başındaki final sınavlarında, ikincisini de eylül'de kullanabilirler.
İşte birkaç rahatsız edici nokta:
* Öğrenciler, atılmalarına neden olan ortamlarda değil iki, iki yüz defa sınava girseler değişen birşey olmuyor. Madem ki öğrenciler kazanılmak isteniyor, o halde geriye dönüşte biraz esneklik tanınarak, eş değer başka üniversitelerde sınava girmelerine olanak verilebilir.
* Akademik yükselmelerde en önemli ayak bağı olan yabancı dil sınavı konusunda barajı aşağı çekmek yerine içerik konusunda yeni düzenlemeler getirilebilirdi. Örneğin her bilim dalına kedi alanıyla ilgili sorular sorulsa barajın doktorada 50'ye, doçentlikte 65'e indirilmesine hiç gerek kalmazdı...
* Türban yine baş ağrıtmaya devam edecek. Türbanlı olduğu için sınavlara giremeyen, bu yüzden de atılma durumuna gelen öğrencilere, sanki yeşil ışık yakılıyor gibi yapılıyor ama değişen birşey olmayacak. Daha önceki af yasasında "İlgili yükseköğretim kurumunun yönetmelik ve mevzuat gereklerine uyma" koşulu aranıken şimdi sadece "yasaya uyma" koşulu yeterli görülüyor.
Bu ince ayar nedeniyle türban konusu yeniden alevlenirse hiç şaşırmayn!..
Afların çare olmadığını daha önce defalarca gördük. Bu kez de öğrencilerin birazını sevindirecek, çok öneli bir bölümünü yine hayal kırıklığına uğratacak. Halbu ki böyle geçici tedbirler yerine YÖK yasasında yapılacak köklü değişiklikler, hem daha kalıcı, hem de çok verimli olurdu...
TBMM Milli Eğitim Komisyonu, aylardır YÖK araştırması ve af konusunda çaba harcıyor. Sonuçta ortaya hemen hemen hiç birşey çıkmayacak. Halbuki aynı enerjiyi yeni bir YÖK yasası için harcasalardı çok daha akılcı olurdu.
YÖK kurulduğundan bu yana eleştiri oklarının hedefinde. Ama hiç bir dönem TBMM'de böylesine bir ortam oluşmadı. Tüm siyasi partiler YÖK yasasının değişmesinden yana. Üstelik YÖK'ün kendisi de değişim istiyor...
Ancak öyle bir Milli Eğitim Komisyonu oluştu ki, amacı iş üretmek değil, intikam almak. Af adı altında ağızlara bir parmak bal sürülürken, boşu boşuna zaman öldürülüyor...
Özetin özeti: Üniversiteler bir ülkenin göstergesidir. Eğer orada sıkıntı varsa, eğer orada hantallık varsa, eğer orada çağı yakalama sorunu varsa, değişime önce oradan başlamak gerekir. Çünkü üniversiteler, bir ülkenin lokomatifidir, çağdaş dünyaya açılan pencereleridir. Üniversitelerin çürüdüğü bir ortamda ne yaparsanız yapın, ülkeyi düzlüğe çıkartmak mümkün değildir...


Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr