Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, Çankaya kontenjanından YÖK üyeliğine atandı.
Türk dili edebiyatı profesörü olan İsen, daha önce, kurucu bölüm başkanlığı, dekanlık ve müsteşarlık görevlerinde de bulundu.
Atatürk Üniversitesi’nden mezun oldu. Doktorasını da orada yaptı. Profesörlüğünü ise Gazi Üniversitesi’nden aldı. Değişik üniversitelerde yöneticilik yaptı.
Bilime gönül veren bilim insanlarından biri. Bu çerçeveden bakıldığında YÖK’e yeni bir soluk getireceği kesin.
Türk üniversitelerinin bugün bulundukları noktanın çok daha ilerisinde olması gerektiğine inananlardan. Üniversitelerimizdeki bilimsel standardın yükseltilmesi ve uluslararası reyting sıralamalarında daha üst sıralara tırmanmamız konusunda, YÖK’te önemli bir boşluğu dolduracak.
Acilen ek kayıt
Mustafa Hoca, her ne kadar aksini düşünenler olsa da, Çankaya’nın gözü, kulağı ve sesi olarak, YÖK’ün daha fazla siyasallaşmasının önündeki en büyük supaplardan biri olacak.
İsen’e yeni görevinde de başarılar diliyoruz... Anaokulundan üniversiteye, yüz binlerce kontenjanın keyfi bir şekilde boş bırakılmasına seyirci mi kalınacak? Üniversitelerde kontenjanı boş kalanlar arasında ODTÜ ve Boğaziçi gibi popüler olanları da var. Fen ve anadolu liselerinde de öyle. Galatasaray’da da boş var, Kabataş’ta da. Bu da gösteriyor ki, bu kontenjanlar istenmediği için değil sistemin yanlışlığı nedeniyle dolmuyor.
MEB ve YÖK’e düşen görev ise bu kontenjan açıklarına seyirci kalmak değil, dolmalarına olanak sağlayacak yeni giriş sistemlerini uygulamaya koymaktır. Hem de hemen şimdi.
MEB, bu konuda, gerekli dersleri aldık, sistemi gelecek yıl değiştireceğiz diyor. YÖK de ÖSS’yi kaldırdı, yerine başka bir sistem getiriyor.
Yani, mevcut sınav sistemlerinin arızalı olduğunu her iki kurum da kabul ediyor. Peki o zaman, geçmiş yıllar bir yana, bu yılki öğrencilerin günahı ne?
Hâlâ önümüzde zaman varken, bu kontenjanlar neden doldurulmuyor da gelecek yıla erteleniyor?
MEB ve YÖK eğer onay verirse, on binlerce öğrenciye yeni bir şans yaratılabilir. Yeter ki, istesinler. Bu konuda abbasguclu.com.tr’de yaptığımız anketlere bakmaları yeter de artar...
KKTC de SOS veriyor
Boş kontenjanlar, görünen o ki sadece Türkiye’nin sorunu değil. KKTC’yi daha da derinden etkilemişe benziyor. ODTÜ KKTC kampüsü dışındaki ada üniversiteleri, kelimenin tam anlamıyla dibe vurdu. Doğu Akdeniz, Yakın Doğu, Girne Amerikan, Uluslararası Kıbrıs ve Lefke Avrupa toplam 16 bin 450 kontenjanından sadece 5 bin 549’unu doldurabildi. Kontenjanlarının üçte ikisi ise boş kaldı.
KKTC Milli Eğitim Bakanlığı, Başbakan Derviş’in talimatı üzerine sorunların nasıl aşılacağı konusunda gelecek yıl için çalışma başlatmış. Çalışmaya Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği de katılıyormuş.
Kelin merhemi olsa kendisi kullanır derler. KKTC’nin durumu da aynen öyle. İş bize kaldıysa onlar da yandı demek...
En komiği de onların da sorunu bu yıl, yani hemen şimdi çözmek yerine, gelecek yıla ertelemeleri. Yani kafa, aynı kafa. Sorunları halının altına süpürerek zaman kazanmaya çalışıyorlar ki, bu da acizliklerinin bir göstergesi.
Türkiye, bu boş kontenjanları, maddi ve manevi olarak çok derin yaralar alsa da kaldırabilir. Ama KKTC’nin böyle bir lüksü yok.
Ya Eğitim Adası olacaklar ya da Kumar Adası.
Eldeki veriler, Eğitim Adası olma şansını giderek yitirdikleri yönünde.
Üniversiteler boşalıyor, kumarhane ve gece kulüpleri ise her geçen gün artıyor!
Niye hiç kimse bu konularla ilgilenmez ki?..
Yazının tekrar başına dönersek, Mustafa Hoca, devleti temsil eden en yüce makam adına, bilimsel stratejiler geliştirmenin yanı sıra biraz da bu konularla ilgilense ne iyi olur.
Özetin özeti: Dizilerle yatıp, şov programlarıyla kalkan Türkiye, bakalım ne zaman eğitime, bilime ve öğretim kurumlarına önem verecek?..