YÖK, her şeyden önce bir “darbe kurumu” olduğu için değiştirilmeli. Ama daha da önemlisi, üniversitelerimiz artık o elbiseye sığmıyor.
YÖK kurulduğunda 19 üniversite vardı, şimdi 165.
Zaten YÖK de bunun farkında ve siyasilere sunulmak üzere bir yasa hazırlığı içinde. Bunu 6 ay önce kendi internet sitesinde de açıkladı. Hatta nasıl bir yasa hayal ettiklerini de kamuoyu ile paylaştı.
Bugün bu yazıyı yazmama neden olan asıl konu ise YÖK’ün nasıl bir YÖK yasası olmalı diye kamuoyuna ilan ettiği anlayış ile mevcut uygulamalar arasındaki çelişki.
İsterseniz gelin önce ne dediler ona bir göz atalım:
Çeşitlilik
Yükseköğretim kurumlarının verdiği derecelerin karşılaştırılması ve geçerliliğini sağlayacak asgari standartlar çerçevesinde çeşitliliğin sağlanması gereklidir. Kitle eğitiminin giderek çeşitlendirdiği öğrenci profiline muhatap olmak ve bunun yarattığı öğrenci taleplerini karşılamak, piyasa ihtiyacına cevap vermek ve istihdam gibi nedenler tüm dünyada yükseköğretimde çeşitliliği öne çıkarmaktadır. Paydaş taleplerinin farklılıkları, kurumlara imkân, kabiliyet ve tercihleri yönünde ilerlemeye imkân tanınması ve uluslararası rekabet ortamında kaynakların verimli ve etkin kullanılma taleplerine cevap verilmesini gerekli kılmaktadır.
Yükseköğretimde çeşitliliğin muhtelif boyutları bulunmaktadır. Bazı kurumlar temel veya uygulamalı araştırmalarda yoğunlaşmış iken diğerleri eğitim ağırlıklı veya topluma hizmete odaklı olabilir. Karar alma mekanizmaları ve yönetim sistemi, eğitim şekli (birinci ve ikinci öğretim, uzaktan öğretim, yaşam boyu eğitim vb. ağırlıklı) gibi konularda farklılaşmaya imkân tanıyan, ayrıca devlet, vakıf, özel veya uluslararası üniversite modelleri hayata geçirilebilir.
Özerklik ve hesap verebilirlik
Yükseköğretim kurumlarına serbest hareket imkânı verilmesi, bununla birlikte işlem ve kararlarının sonuçlarından sorumlu tutulması bu sistemin temel ilkelerinden olacaktır.
Kurumsal özerklik, çeşitlilik ilkesi çerçevesinde yükseköğretim kurumlarının kendi politika ve önceliklerini belirleyerek, mali konular da dahil olmak üzere kendi tercihleri doğrultusunda gelişmeleridir.
Kurumsal özerkliğin gerekli şartı etkin hesap verme mekanizmalarının bulunmasıdır. Kurumlar tüm faaliyetlerinin hesabını kamuya ve ayrıca iç ve dış paydaşlarına verecek sistemi ve süreçleri geliştirmek durumundadır. Hesap verebilirlik bu bağlamda oluşturulan yönetim sisteminin de vazgeçilmez unsurudur. Etkin bir hesap verebilirlik ise ancak şeffaflık ile sağlanabilir.
Performans ve rekabet
Mevcut sistemimizdeki öğrenci ve öğretim elemanı girişinde öngörülen asgari standartların yanı sıra “çıktı ve süreç kontrollerini” geliştirecek ve yerleştirecek bir sistem tasarımı yapılmalıdır. Sonucu veya performansı değerlendirmeyi sağlayacak yeni açılımlara fırsat verilecektir. Performans değerlendirme kriterlerinin, çeşitliliğin doğasına uygun, ama mutlaka adil ve şeffaf olması gerekmektedir. Kurumların başarısının ortaya konması, ancak çeşitliliğe imkân veren rekabetçi bir ortam ile mümkündür. Rekabet, hem kurumsal düzeyde diğer yükseköğretim kurumlarıyla, hem de kurum içinde yenilenmenin ve gelişmenin itici gücü olacaktır.
Mali esneklik
Finansal esneklik ve çok kaynaklı gelir yapısı günümüzde yükseköğretim kurumlarının özerkliğini tamamlayan unsurlardandır. Dolayısıyla yükseköğretim kurumlarının mali kaynaklarının çeşitlendirilmesi, zenginleştirilmesi ve kaynak kullanımında esneklik sağlanması kurgulanacak sistemin temel ilkelerinden biri olacaktır. Bunun yanı sıra sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak öğrenim giderlerinin karşılanmasında mevcut devlet desteğinin yanı sıra yeni destek mekanizmaları da bu sistemde yer alacaktır.
Kalite güvencesi
Yükseköğretimde kalite güvencesi, hem çeşitliliğe imkân tanıyan rekabetçi sistemin sağlıklı işleyebilmesi hem de kurumların iç düzenlemeleri itibariyle büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle uluslararası kalite kuruluşları tarafından da tanınan ulusal bir kalite sistemi oluşturulacaktır. Kalite güvencesi sisteminin nihai amacı mezunların, yükseköğretim kurumları tarafından taahhüt edilen bilgi, beceri ve yetkinlik ile donatılmasını temin etmektir.
Bu sistem yükseköğretim kuruluşlarının iç kalite güvence mekanizmalarının oluşturulması, desteklenmesi, denetlenmesi, kurum ve/veya programların akredite edilmesi, kamuoyuna bu konularda güvenilir bilgi sunulması, şeffaflığın sağlanması ve uluslararası tanınma konularında büyük katkı sağlayacaktır.
Özetin özeti: Peki YÖK bu dediklerinin ne kadarını hayata geçiriyor? Onu da bir sonraki yazıda ele alacağız...