Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ülkemizde eğitime yön veren iki temel kurum var. İlki MEB, ikincisi de YÖK.
MEB, anaokulundan üniversiteye kadar olan sürece, YÖK de sonrasına karar veriyor.
İşlerini iyi yaptıklarını söylemek ise hayalcilik olur.
YÖK’e kurulduğundan bu yana kaldırılacak gözüyle bakılıyor. Cumhurbaşkanlarından öğrencilere, memnun olan tek kişi bulamazsınız. 12 Eylül’ün bir ürünü ama hiç parti dokunmuyor ya da dokunamıyor!
MEB’e gelince, tek partinin iktidarı döneminde bile 10 yılda 5 kez el değiştirdi. Her gelen bakan bir öncekini arattı. Kim ne yaptıysa, bir sonraki çöpe attı. Muhtemelen 7 Haziran’dan sonra bir kez daha el değiştirecek ve her şeye sil baştan başlanacak...
YÖK ne yapıyor?
Üniversite ve bilim demek temel bilimler demek.
Peki, YÖK ne yapıyor?
Temel bilimleri kapatıyor.
Sayıları fazlaymış, kontenjanları dolmuyormuş, mezunları işsiz kalıyormuş!
Peki bu durum, sadece temel bilimler için mi geçerli, neredeyse tüm fakülte ve bölümler için benzeri bir durum söz konusu değil mi?
O halde, onlar da niye kapatılmıyor ya da kontenjan sınırı getirilmiyor?..
YÖK’ün kafası, kurulduğundan bu yana karışık.
Öylesine başkanlar geldi ki dünyadan bihaberdiler.
Üniversitelere tek kelime sormadan kararlar aldılar. Şimdi ne kadar düzeltilmeye çalışılsa da içinden çıkılmıyor.
Her seçim öncesinde olduğu gibi her partinin programına girdi.
Kimi hepten ortadan kaldıracağız diyor kimi de koordinasyon dışındaki tüm yetkilerin elinden alınacağını özellikle vurguluyor.
Yine bu seçimden de güçlenerek çıkarsa hiç şaşırmayın. Çünkü gücü eline alan, onu yok etme yerine biraz da kendi kullanmak istiyor...
Başkan ne diyor?
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, 2010 yılından itibaren fizik, kimya, biyoloji ve matematik programlarına her yıl bir önceki yıl yerleşen sayısından daha düşük kontenjan verildiğini fakat bu tedbirin işe yaramadığını ve düşürülen kontenjana rağmen, boş kontenjanların yine de dolmadığını söylüyor.
Kontenjanları azaltma yoluna gidilen alanlar arasında kontenjanı en fazla düşürülen alan Fizik oldu. 2010’da 8 bin 266 kontenjanı bulunan fizik bölümüne 3 bin 611 aday yerleşirken, 2014’te kontenjanı 834’e kadar düşen bu bölüme 482 aday yerleştirildi ama kayıt yaptıran daha da az oldu.
Bu bölümler arasında en fazla kontenjanın ayrıldığı Matematik’te ise 2010’da 9 bin 439 kontenjana 9 bin 337 aday yerleşirken 2014 yılında 3 bin 771’e düşürülen kontenjana 3 bin 547 aday yerleşti. Bu öğrencilerden önemli bir bölümü ise sonraki yıllarda farklı bölümlere kaydı!
Peki, bu durumda ne yapılmalı?
Çözüm, bu bölümleri kapatmak değil, cazip hale getirmek olmalıdır. Yoksa, bilime vurulan en büyük darbelerden biri bu olur!..
TEOG = Kaos
Yarın ve perşembe günü bir milyonu aşkın öğrenci, ikinci kez TEOG için ter dökecek.
Sınavlar da elbette önemli ama asıl önemlisi kayıt maratonu.
TEOG’a giren öğrenciler ve özellikle de veliler, yaz boyunca, adeta eziyete dönüşecek olan kayıt komedisine şimdiden hazır olsunlar.
Çünkü kayıtlar karışıktı, şimdi çok daha karışık ve içinden çıkılamaz hale geldi.
MEB neredeyse 20 yıldır liselere giriş sistemini bir türlü düzene koyamadı.
OKS, SBS, TEOG diye, sistemi düzeltiyorum dedikçe daha da bozdu.
TEOG, geçen yıl SOS vermişti ve artık kesin kaldırılır gözüyle bakılmıştı ama yeni düzenlemelerle yola devam ediliyor.
Peki, şikâyetler ve karmaşa ortadan kalkar mı?
Tam tersine, hem şikâyetler daha artacak hem de kaos tavan yapacak.
8. sınıf öğrencilerinin tümü aynı sınavlara giriyor ama yerleştirme yapılırken devlet okullarıyla, özel okullar ayrı ayrı öğrenci kabul ediyor ve içinden çıkılamıyordu.
Şimdi ona bir de özel okulların neredeyse her birinin farklı sistemle öğrenci alması eklendi.
Gelin de çıkın işin içinden.
MEB, henüz vakit varken, yerleştirme ve kayıt düzenlemelerini bir kez daha gözden geçirmeli, yoksa iş işten geçtikten sonra atılacak adımlar çok daha baş ağrıtır.
7 Haziran sonrasında gerçekleşecek olası bir bakan değişikliğinde de, gelecek bakan, umarız önceki bakanlar gibi, bürokratların, “Bu yıl böyle kalsın, gelecek yıl değiştiririz” tuzağına düşmez!
Özetin özeti: Eğitim adına bir kandırmacadır gidiyor. Bakalım nereye kadar?..