Dünyanın dört bir yanında, çok iyi eğitim alan yüz binlerce öğrenci, öğretim elemanı ve bilim insanımız var. Hemen hepsi de, bugün ya da yarın Türkiye’ye dönmeyi düşünüyor. Hatta dönenler de var. Ama gelen, geldiğine bin pişman!
İsterseniz gelin önce şu satırları birlikte okuyalım. Sonra da bu konuda neler yapılabilir, onu tartışalım:
Geldiğine bin pişman!
“X Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde görev yapmaktayım.
Size eğitim fakültelerimizde yaşanan problemi ve beyin göçünün bazıları tarafından nasıl engellendiğini anlatmak istiyorum.
MEB bursu ile 9 yıl, ABD’de master ve doktora yaptıktan sonra 2009 yılında X Üniversitesi’ne döndüm. Başlangıçta çok heyecanlıydım ve öğrendiğim bilgileri buradaki öğrencilere aktarmaya can atıyordum. Ama maalesef eğitim fakültesi yönetimi, 2 yılda geldiğime geleceğime pişman etti.
Neden mi?
Fen eğitiminde yüksek lisans ve doktora yaptım yani fen eğitiminin tümü konusunda uzmanım. Fakat gelin görün ki burada fakülte yönetiminde bulunan (dekan+ABD başkanı) kişilerin hepsi ya kimya ya fizik ya da botanikçi. Dolayısıyla benim gibi yurtdışından gelen akademisyenlerden hoşlanmıyorlar. Bu yüzden bizim ek dersleri mümkün olduğunca kestiler.
Kendileri gündüz ve gece derslerinden ikinci bir maaş daha alırken, bize çok az ders veriyorlar. Bunu kendilerine söyleyince bize ‘Ben başkanım benim dediğim olur’ gibi saçma laflar ediyorlar.
Burada, benim gibi en az 4-5 yurtdışı doktoralı akademisyen var fakat hiçbiri memnun değil.
Ben de artık ABD’ye dönmeyi ciddi olarak düşünmeye başladım.
Fakülteyi yöneten akademisyenler ise 8-10 yıldır aynı makamda oturuyor. Dekan gelişmeleri sadece seyrediyor. Hiçbir şey yapmıyor. Ve eğer dekanlık yönetimine muhalefet ederseniz, size hiç ders vermemekle tehdit ediyorlar...
Yani eğitim fakültesi, eğitim geçmişi olmayan kişilerce, uzun yıllardır yönetildiğinden, bir arpa boyu yol alamadı. Mezunlarımızın yüzde 90’ı öğretmen olamıyor.
Biz yıllarca yurtdışında okuduktan sonra vatanımıza gelip hizmet etmek istiyoruz ama buradaki üniversitelerde bulunan akademisyenlerin böyle bir düşüncesi yok. Onlar sadece makam ve maddi çıkar için burada görev yapıyorlar.
Bu çığlığımızı duyup bu konuda haberler yaparsanız çok seviniriz!”
Peki YÖK ne yapıyor?
Yurtdışındaki yetişmiş insan gücümüzü bir şekilde değerlendirmeliyiz. Gelseler de, gelmeseler de. Ama görünen o ki ne gelenlerle ilgileniyoruz ne de orada kalanlarla. Ondan sonra da, diğer uluslar nasıl lobi faaliyetlerinde bulunuyor da, biz niye bulunamıyoruz diye ah, vah ediyoruz.
Türkiye’nin, özellikle de YÖK’ün, yurtdışındaki iyi yetişmiş insan gücümüzle ilgili mutlaka bir politikası olmalı. Ama bu politika şu anda olduğu gibi onları harcamaya ve yalnızlığa itmeye yönelik olmamalıdır!..
Van’ın çilekeş öğretmenleri
Van’da dertler bitmiyor. Yakın bir gelecekte de bitecek gibi değil. Ama bütün bu sorunlar, hiç kimseyi yıldırmamalı. Özellikle de öğretmenleri. Çok zor koşullarda yaşıyorlar. Ancak gördüğüm kadarıyla, onların asıl şikâyeti, yaşadıkları koşullardan çok, kendilerine yetirince önem verilmemesi:
“Van da görev yapan bir köy öğretmeniyim. Şimdiye kadar yaşadığımız süreçleri biliyorsunuz ancak 26 Aralık tarihinden sonrası henüz bilinmiyor.
Van’a gelmeden önce kalacağımız yerlerin listeleri internette yayınlanmıştı. Ben YİBO‘ya yerleştirilmiştim. Yerleştim ama odalar, koğuş gibi o kadar kalabalık ki. 22 kişilik odalarda kalıyoruz. Bazı sendikalar 6-12 kişilik odalar demiş, sadece Kevenni TOKİ’de 8 kişilik daireler var. O da 1+1 evler. Oraya yerleştirilenler de soğuktan donmamak için yanımıza kaçtılar. Bu defa da kalabalıktan, havasızlıktan öleceğiz, bu gidişle. Yemek yiyeceğimiz bi yer yok. Yemek için şehir merkezine gidip karnımızı doyurmamız gerekiyor. Sabah akşam dışarıda yemek yemek zorunda kalmak bizi fazlasıyla zorlayacak. Biz yine de sıcak yerdeyiz şükür.
Evli arkadaşların hali ise içler acısı onlara yer bile verilmedi. Bir yerlere sığınmak için sokak sokak dolaşıyorlar. Bir de hasar durumuna göre konteyner verilecekmiş. Hem evler hasarlı girmeyin diyorlar hem de herkese konteyner verilmeyecek. Tüm bunlara rağmen bir de 2 Ocak’ta okulları açmayı planlıyorlar...”
Özetin özeti: Van’da öğretmenleri, öğretim üyelerini, okulları, üniversiteleri normale döndürmeden, hayatı normale döndüremezsiniz!..