Bir penaltıyı, topun çizgiyi geçip geçmediğini vesaireyi günler boyu tartışabilen (evet tartışma becerisine sahip) kafalarımız daha
"hayati" mevzuları fazla tartışmamış olmanın bedelini ödüyor.
Depremle, malum, faydan yapıya, zeminden çadıra her şeyi tartışmaya başladık.
Ama
"kafa"dan çok
"parmak" görünümünde bir parlamentomuz var maalesef.
Ya korkar, ya liderin ardında saf tutar.
Af da böyle oldu.
Afyonlu bir kabullenmenin kulları adına liderler uzlaşmışmış.
Herkesin kendi afacan suçluları ile aforoz ettikleri masaya konmuş herhalde, afacan katiller affedilirken
devlet güçlerinin sillesiyle afallamış gençler aforoz edilmiş mesela.
. . .
"Sindiremedim" diyen bir başbakanımız var.
Aferin!
Pekiyi biz ne yapalım?
Sindiremediğiniz haltı ne demeye halkın gırtlağına dayıyorsunuz?
Sindiremediğiniz bu af salatası size gaz yapıyorsa, belki halkı da kusturuyor.
Sizin midenizin dahi kabul etmediği bu gaf, halkın vicdanını kanatıyor.
Halk
"afet" diyor, onlar
"affet" anlıyor.
Halk
"Gölcük" diyor, onlar
"Susurluk" anlıyor.
Halk
"çadır" diyor, onlar
"Çatlı" anlıyor.
Halk
"devlet" diyor, onlar
"illet" ediyor.
Halk
"katiller" diyor, onlar
"iyi tatiller" anlıyor.
Halk
"tüh" diyor, onlar
"yarabbi şükür" diyor.
Artık hepsi
Osman Durmuş!Artık hepsi sağlık bakanı!
Afiyet olsun!
Not: Deprem felaketinin faiz yamyamlığını azdırmasına değinen yazıya cevaben
Deniz Gökçe Akşam'daki sütununda bana
ekonomi dersi vermiş. Kendisi gibi akademik unvan sahibi olmasam da ben o dersleri aynı üniversitede aldım zaten.
Aramızdaki düşünce farkının tabii ki nedeni var: Baktığımız pencereler farklı; o banka penceresinden, hatta yönetim kurulu odasından bakıyor, ben insani bir pencereden bakmaya çalışıyorum. Ve ben bankası da olan bir grupta gazeteci olarak çalışıyorum, o ise, gazetesi de olan bir grupta bankacı olarak çalışıyor. Bunu da okuruna açıklamıyor.
Bana
"ideolog" derken, kendisinin de pekala
"ideolojisi" olduğunu söylemiyor;
"ideolog" mu,
"junkbox" mı olduğunu anlayamıyoruz. Bu yüzden de
"arz - talep" dediği yasanın, enflasyonun iki katı kadar nominal, enflasyon kadar net faiz getirmesinin üstünde hiç durmuyor.
Öyle ya,
"piyasa"da
"insaf"a talep yok!
Bana, talep etmediğim halde, piyasa koşullarını, danışmanlık ücretini ve risklerini boşverip bedavadan arz ve
"armağan" ettiği yazıyı teşekkürle kestim. Arşivimde,
"Basın" anabaşlığı altında
"Sahibinin sesi" diye bir alt bölümde saklıyorum.
Kimbilir, belki de çöpe atarım!