Ali Eyüboğlu

Star TV’de yayınlanan 'Medcezir' dizisinin ne zaman 'sezon finali' yapıp, yaz tatiline çıkacağını bilmiyorum. Ancak dizinin başrol oyuncuları ve aynı zamanda sevgili olan Serenay Sarıkaya ile Çağatay Ulusoy’un 'yaz tatili'ne ne zaman çıkacaklarını, hatta nereye gideceklerini biliyorum.
'Medcezir' aşıkları, 'sezon finali'nin çekimleri biter bitmez soluğu Amerika’da alacak. Serenay Sarıkaya ile Çağatay Ulusoy’un Amerika’daki durağı Los Angeles olacak. Sevgililer, sinema dünyasının kalbinin attığı Los Angeles’a, “Merhaba Hollywood... Biz geldik” demek için gitmeyecekler elbet...
Malum Serenay Sarıkaya gibi Çağatay Ulusoy da konservatuvar mezunu değil; ikisi de 'alaylı'! Sarıkaya ve Ulusoy, Los Angeles’ta oyunculuk konusunda kendilerini geliştirebilmek için hangi workshop’lara katılabileceklerini araştıracak.
'Medcezir'in başrol oyuncuları, Los Angeles’taki araştırmalarını tamamlar tamamlamaz, önceden planladıkları tatilin ikinci ayağına başlayacak.

12 GÜNLÜK TATİL
Los Angeles’tan uçakla Meksika’nın başkenti Mexico City’ye geçecek aşıklar, buradan denizi, beyaz kumu, palmiyeli plajlarıyla ünlü Cancun’a geçecek. Sevgililer, bir sezondur aralıksız süren dizinin

Türkiye günlerdir Türk Hava Yolları’nın Iğdır Havaalanı reklam filmini konuşuyor.
Niye?
Çünkü güzel, çünkü sahici...
Şayet “müzik kanalı” olduklarını iddia eden TV’lerden biri cumartesi günü Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki Vodafone Freezone 17. Liselerarası Müzik Yarışması’nı naklen yayınlasaydı Türkiye bu kez liseli gençlerin müzik aşkını konuşurdu.
Yarışmada jüri üyesiydim.
Saat 13.00’ten 18.00’e kadar elemelere katılan 400 civarındaki okuldan finale kalan 43 lisenin canlı performansını dinledik, seyrettik.
Beş saat amatör grupları dinlemek, değerlendirmek dışarıdan bakıldığında sıkıcı bir iş gibi...

Kuzey Kıbrıs’taki yayıncılık skandalını izlediniz mi?
İzlemediyseniz çok şey kaybettiniz(!) demektir…
İnternette videosu var, mutlaka bulup izleyin. Çünkü o videoda bir yönetmenin ve sunucunun televizyonculuk adına yapmaması gereken ne varsa, hepsini yaptıklarının görüntüsü var.
Önce 21 Nisan 2014 Pazartesi sabahı KKTC’deki Kanal T’de ekrana gelen “Ada Sabahı”nda neler olduğunu özetleyeyim:
Canlı yayın geç başladı. Spiker Nazmi Pınar canlı yayında, yönetmen uyuya kaldığı için programın geç başladığını söyledi. Spikerin sözlerine sinirlenen yönetmen önce ekranı kararttı, sonra yayına ara verdi ve ardından spikerin sesini kıstı. Yönetmenin tepkisine sinirlenen spiker Nazmi Pınar ise, yaşananları protesto ederek, mikrofonunu çıkardı ve yayını terk etti.

Şeker hastası olmasaydım, Türkiye’de hangi ürünlerin “diyabetik” imalatı da var konusuna kafa yorar mıydım?
Hayır...
Şimdi biri sorsa bana, “Şeker hastalarının yiyebileceği neler var?” diye anında uzun bir liste çıkarırım önüne...
Bazı süpermarketlerde satılan Alman malı bal ve reçeller, Karaköy’deki Güllüoğlu’nun cevizli ve fıstıklı baklavası, Mado’nun sade, çilekli, çikolata ve vişneli dondurması, Koska’nın “şekersiz” helvası...
“Diyet baklava olur mu?” demeyin Karaköy’deki Güllüoğlu sponsor oldu, gıda ve beslenme konusunda uzman akademisyenler formülünü buldu ve yıllardır piyasada.
Ama bir kişiye bir porsiyondan fazlasını satmıyorlar.
Neticede hamur var işin içinde de o yüzden...

Son günlerde kullanılan sözcükler, kurulan cümleler değişse de; özünde Petek Dinçöz’le Can Tanrıyar olan o kadar çok soruyla muhatap oldum ki! “Sen bilirsin, Petek Dinçöz’ün Can Tanrıyar hakkında söyledikleri doğru mu? Hangisi haklı?” Yandex miyim, nereden bileyim?
Şaka bir yana; olay bu noktaya gelmişse; taraflardan birinin yüzde yüz ‘suçlu’, diğerinin ‘tamamen masum’ olması imkansız.
Yazdıklarımı takip edenler bilir, kişiler arasındaki ‘çok özel’ konulara girmemeye özen gösteren biriyim. Ancak işin içine ‘kadına şiddet’ iddiası girmişse, durum ‘özel’den çıkar ‘kamu meselesi’ haline dönüşür.
Petek Dinçöz’ün Petek Dinçöz olmasında Can Tanrıyar’ın etkisi hepimizin malumu... Bu Tanrıyar’a Dinçöz’e karşı şiddet uygulama hakkını verir mi?
Şayet Tanrıyar, Dinçöz’ün iddia ettiği gibi ona şiddet uygulamışsa yaptığı insanlık ayıbı... Bunu yıllarca sineye çekip, şimdi konuşması da Petek Dinçöz’ün yanlışı... Tanrıyar’dan ayrıldın, üstüne evlilik planları yaptığın başka bir ilişki yaşadın, o da bitti, çıkıp şimdi konuşuyorsun yıllar önce gördüğün şiddetle ilgili. O zaman aklın neredeydi?
Can’dan ilk dayak yediğinde karakola gitseydin, iş bu noktaya gelir miydi?
Bir zamanlar

Beşiktaş’ın milli futbolcusu Gökhan Töre, arkadaşlarıyla eğlenmeye gittiği gece kulübünde vuruldu.
Günün ortasında yani “ayık kafa”yla bile trafikte karşı tarafın en küçük bir hatasını affetmeyip, birbirlerine kurşun yağdıran kafayı, alkolün su gibi aktığı mekanlara silahlı sokarsan olacağı bu...
Gazete editörlerinin, “kafa bi dünya” ortamlarda -ister ruhsatlı olsun, ister ruhsatsız- silahın işi ne diye soracağına attıkları manşetlere bakar mısın?
“3. devre kanlı bitti.”
Ne demek şimdi bu?
Beşiktaş-Fenerbahçe arasındaki derby’den sonra arkadaşlarıyla eğlenmek için gece kulübüne giden Gökhan Töre, burada kiminle maç yapıyordu ki, “3. devre” oldu bunun adı?
Ana akım medyanın manşetlerine böylesine “lümpen kültür” hakimse yazık bu ülkeye...

Acun Ilıcalı’nın, TV8’i aldıktan sonra yaptığı ilk ciddi hamlelerden biri TRT ile 2014 FIFA Dünya Kupası’nın bazı maçlarına dair yaptığı anlaşmaydı.
Buna göre, 12 Haziran- 13 Temmuz 2014 tarihleri arasında Brezilya’da gerçekleşecek FIFA Dünya Kupası’nda oynanan maçlardan TRT’deki iftar saatine denk gelenleri, TV8 yayınlayacaktı.
Böylece Acun Ilıcalı, sonbaharda başlayacak yeni yayın dönemini beklemeden TV8’i atağa kaldıracak ve maçların önü, devre arası ve sonunda yeni programlarını tanıtacaktı.
Ancak TRT yetkililerinin bu konuda verdiği son bilgi şu:
“O iş olmadı. Çünkü Dünya Kupası maçlarının pazarlama hakkını elinde bulunduran ve bize de satan Avrupa Yayın Birliği’nin (EBU) kriterlerinden biri HD yayın mecburiyeti... EBU, TV8’in HD çıkışı olmadığı için Dünya Kupası maçlarını yayınlamasına izin vermedi. O nedenle 2014 FIFA Dünya Kupası’nın tüm maçları sadece TRT’de.”

SAY KONSERLERi VE SiYASi HARiTA

Fazıl Say’ın, Twitter’daki resmi hesabından şu satırlar:

Hafta sonu Kahra- man-maraş’taydım... Çünkü TRT 1’de yeni başlayan “Yedi Güzel Adam”ın galası vardı. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in yanı sıra Ak Partili 20 milletvekili de Maraş’taydı.
Çünkü Erdem Bayazıt, Nuri Pakdil, Cahit Zafiroğlu, Rasim Özdenören, Alaettin Özdenören, Akif İnan ve Ali Kutlay’ın Maraş Lisesi’nde başlayan arkadaşlık, şiir ve edebiyat yolculuklarıydı dizide anlatılan. Galada konuşan Atalay’ın şu sözleri de aslında çok iyi anlatıyor “Yedi Güzel Adam”ın önemini:
“Bugün Cumhurbaşkanlığı için adı geçen kimler var? Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül. Türkiye’nin geldiği nokta bu. Rabbimize hamdolsun. Emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Bu yedi güzel adama, bütün üstatlara, bütün emeği geçenlere bütün dua edenlere ve hamdolsun bugüne geldik.
Abdullah Gül, Necip Fazıl’ın yanında yetişti. Recep Tayyip Erdoğan’ı ne zaman ve nereden tanıdım biliyor musunuz? Erzurum’da üniversitede asistandım. Üstad’ın (Necip Fazıl) İstanbul’da jübilesi vardı. Otobüse bindim, gittim. Programın takdimini yapan kimdi biliyor musunuz? Recep Tayyip Erdoğan. Hem geceyi takdim edip,