BUGÜN ‘SULTAN’LA ‘TAŞ MEKTEP’TEYİZ

25 Şubat 2013

Türkan Şoray, Altan Dönmez’e ‘Taş Mektep’ filminin galasını sordu. İlk üç günde 33.108 kişinin izlediğini duyan Şoray’dan “Gel birlikte izleyelim ve elimizden gelen desteği verelim” teklifi geldi. Bugün saat 15.45’te Sultan’la Astoria’da izleyeceğiz filmi

Sakaryalıların Türkan Şoray’a gösterdiği ilgi müthişti. Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin ‘Ustalara Saygı’ kapsamında düzenlediği etkinliği takip edenlerin ezici bir çoğunluğu kadındı. AKM’nin alt salonu tıklım tıklım, üst katı salkım saçaktı.
Türkan Şoray’dan imza almak isteyen, onunla fotoğraf çektirmek isteyen kadınların yarattığı izdiham, attıkları çığlıklar, görmeyen ve duymayanlar için çok fazla bir anlam ifade etmeyebilir. Ama o anlara tanıklık edenler için unutulmazdı hepsi.
Böyle bir ortamda çıktık sahneye Türkan Şoray’ı anlatmaya. ‘Sultan’ın basın danışmanı ve menajeri Bircan Usallı Silan, sinema yazarı Burçak Evren, yönetmen Altan Dönmez ve ben.
Şoray’ın oynadığı ‘Son Osmanlı Kıyam’ın ilk yönetmeni Dönmez, ‘Sultan’ı anlatırken balkondan bir kadın, salonu kahkahaya boğan şu lafı etti:
“Türkan Hanım, burada nefes darlığı çekiyorum, o yüzden eve gidiyorum. Hoşça kalın.”

Yazının Devamı

İki eser arasında benzerlik var mı? Var!

24 Şubat 2013

Yılmaz Erdoğan’ın yazıp, yönettiği ‘Kelebeğin Rüyası’ vizyona girdi. Filmin Hikmet Bila’nın2007’de yazıp, film olması için birkaç yapımcıya ilettiği ‘Kömür Karası’ ile benzerlik taşıyor

Rahmetli Hikmet Abi’nin (Bila), Eylül 2012’de çıkan “Kömür Karası” adlı kitabını okuduktan sonra, “Bila’nın senaryosu ve Erdoğan’ın filmi” başlıklı bir yazı yazmıştım.
Çünkü o günlerde Yılmaz Erdoğan’ın çektiği “Kelebeğin Rüyası” filminin Hikmet Bila’nın 2007’de yazıp, film olması için birkaç yapımcıya ilettiği “Kömür Karası”ndan esinlenme olup - olmadığı gündemdeydi.
25 Eylül 2012 tarihli yazımı şöyle noktalamıştım: Hikmet Abi’nin ‘Kömür Kara’sını okudum.
Onun yazdığı senaryo hakkında bilgim var, ama Yılmaz Erdoğan’ın ‘Kelebeğin Rüyası’ hakkında medyada çıkan haberler dışında bir bilgim yok. Erdoğan’ın senaryosunu okumadım, henüz vizyona girmediği için de filmi seyretmedim. Rüyası’nı izledikten sonra ‘Kömür Kara’yla aralarındaki benzerlikler ve farklılıklar hakkında fikir beyan edebilirim.


‘Kelebeğin Rüyası’nda Belçim Bilgin, Mert Fırat ve Kıvanç Tatlıtuğbaşrolleri paylaşıyor.

Yazının Devamı

TRT, çıktığı sisteme neden dönüş yaptı?

23 Şubat 2013


İllerde, kaç hanede ölçüm yapılıyor?” diye sorsan “Şey... Kem - küm”den başka laf edemeyeceklerin “reyting uzmanı” kesilip, yorum yaptığı bir ülkede yaşıyoruz.
Değerli fikirlerini(!) ziyan etmeden önce bi dur, araştır, TNS’nin paneli hakkında bilgi edin, ondan sonra TRT’nin sisteme niye dahil olduğu hakkında yorum yap...Bunları da beceremiyorsan ara TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’i sor ona, “Daha düne kadar SBT ile yolumuza devam edeceğiz diyordunuz, ne oldu da TNS’ye de girdiniz?” diye...
Onu yapma, bunu yapma, kulaktan dolma, yalan yanlış bilgilerle salla!
“Biliyorsan konuş ibret alsınlar, bilmiyorsan sus adam sansınlar” diyen atalarımız, keşke “bilmeden yazanlar” için de iki laf etseydi!

TRT’nin istediği buydu

Yazının Devamı

‘10. KÖY’DE BULUŞTULAR

22 Şubat 2013

‘Ana medya’nın dışladığı ünlü televizyonculardan bir kısmı, yeni bir proje için biraraya geldi. Kimler mi bunlar? Uğur Dündar, Haluk Şahin, Ayşenur Arslan ve Özlem Gürses. Dündar ve ekibi hazır ancak taraflar henüz imzayı atmış değil

Doğru söyleyenin dokuz köyden kovulduğu bir yerde olacak budur! Onlar da ‘10. Köy’de buluşur.
Haberci kimlikleri ve ‘iktidar’ olandan değil, kendilerine göre ‘doğru’ gördüklerinden yana takındıkları tavır nedeniyle ‘ana medya’nın dışladığı ünlü televizyonculardan bir kısmı, yeni bir proje için biraraya geldi.
Kimler mi bunlar?
Uğur Dündar, Haluk Şahin, Ayşenur Arslan ve Özlem Gürses.
Uğur Dündar’la Haluk Şahin’in yeni kurulacak bir haber kanalıyla anlaştığı şeklinde bir yığın haber ve yorum çıktı.
O nedenle yeni bir bilgi değil bu.

Yazının Devamı

‘BARIŞ SÜRECi’NiN KARADENiZ TESTi!

21 Şubat 2013

Karadeniz’i ‘barış süreci’nin test sahası yapmak, Karadeniz insanını kışkırtmak, ‘Barışın dili’ne biber sürmek, 30 yıldır kanayan bir yarayı iyileştirmek için merhem sürmek yerine kaşımak niye? Artık barış ve huzur istiyor Türkiye

Olan biteni alt alta yazınca bakın nasıl bir tablo çıkıyor karşımıza. Türkiye, 30 yılı aşkın süredir akan kanın durması için ilk kez bir iklim yakaladı.
Adına ister ‘İmralı süreci’ deyin, ister ‘Barışın dili’ fark etmez neticede iktidarın politikası ülkede genel kabul gördü.
Başbakan, AKP’nin Karadeniz milletvekillerini topladı ve onlara bölgelerinde süreci iyi anlatmalarını istedi.
‘Barışın dili’ne Kadir İnanır ve Ayşen Gruda gibi sanatçılar da destek verdi.
Ertuğrul Özkök, ‘Barışın dili’ni savunan Kadir İnanır’a, söylediklerinin kabul görüp görmediğini test için Karadeniz’i adres gösterdi.

Yazının Devamı

TÜRK OYUNUNA FLAMANCA GALA

20 Şubat 2013

‘Na Mij De Dood’ olarak Flamanca’ya çevrilen ‘Benden Sonra Ölüm Gelir’ oyununun Brüksel’de ki galasına katıldım. Belçikalı sanatçılardan Flamanca izleyip, konuşulanları Türkçe altyazıyla takip etmek ilk kez yaşadığım bir deneyimdi

Türklerin işçi olarak Almanya’ya gidişinin 50’nci yılı etkinlikleri kapsamında TRT treniyle Almanya’ya gidip, yapılanları yerinde izlemiştim.
Türklerin Belçika’ya göçünün 50’nci yılı nedeniyle pazartesi akşamı Brüksel’de ilginç bir etkinlik vardı.
Yazar ve oyuncu Serkan Öztürk’ün ‘Benden Sonra Ölüm Gelir’ adlı tiyatro oyunu Brüksel’de Flamanca olarak sahnelendi.
Flamanca’ya ‘Na Mij Komt De Dood’ adıyla çevrilen oyunun Brüksel’in ünlü tiyatro ve gösteri merkezi Bozar’daki galasının davetlileri arasında ben de vardım. Yazarı ve kahramanları Türk olan bir oyunu Brüksel’de Belçikalı sanatçılardan Flamanca izleyip, konuşulanları Türkçe altyazıyla takip etmek ilk kez yaşadığım bir deneyimdi. Zaten yapılan da bir ‘ilk’ti.
Serkan Öztürk’ün, halk arasında yaygın bir kanaat olan, ‘İnsan ölmeden önce hayatı bir film şeridi gibi geçer gözlerinin önünden’ sözünden yola çıkarak yazdığı ve sahneye koyduğu oyun, ‘Semih’ adlı ressamın, ölümü hissedince

Yazının Devamı

‘VEDA’ iCLAL’i BAŞROLDEN ETTi

19 Şubat 2013

Mahir Günşiray, ‘Ben Onu Çok Sevdim’ dizisinin kadrosundan ayrılınca, Pana Film, Mehmet Aslantuğ’a teklif götürdü. Aslantuğ “İclal’le ‘Veda’da karı-kocayı oynamıştık. Seyirci inandırıcı bulmaz” deyince, şirket İclal Aydın’la yollarını ayırdı

Televizyoncu bir arkadaşım aradı ve Pana Film’in ATV için çekeceği ‘Ben Onu Çok Sevdim’ dizisinden İclal Aydın’ın ayrılmasıyla ilgili ilginç bir bilgi verdi. Arkadaşımın söylediği şuydu:
“Adnan Menderes’i oynayacak Mahir Günşiray, yapım şirketinin sözleşme koşullarına uymamasını gerekçe gösterip ayrılınca Pana Film, Mehmet Aslantuğ’a teklif götürdü. Mehmet Aslantuğ, ‘İclal varsa, ben yokum. Çünkü daha yeni ‘Veda’da karı-kocayı oynadık, seyirci inandırıcı bulmaz bizi’ dedi. Pana Film de mecburen Aslantuğ’un dediğini yaptı ve İclal Aydın’ı gönderip onun yerine Berrin Menderes’i oynaması için İdil Fırat’la anlaştı.”
Aldığım bilginin doğruluğundan emindim. Birincisi, bilgiyi veren Menderes dizisine bir şekilde dahil olmuş bir televizyoncuydu, ikincisi de İclal Aydın’ın konuya dair yaptığı şu açıklama:
“İki buçuk ay önce büyük bir heyecanla dahil olduğum, Pana Film’in yeni projesi ‘Ben Onu Çok Sevdim’ isimli dizide Berrin Menderes

Yazının Devamı

TÜRKiYE BU KiTAPTA

18 Şubat 2013

Doğan Kitap’tan çıkan ‘Dostlarının Kaleminden Yılmaz Ulusoy’ adlı kitapta işadamından bürokratına, sanatçısından siyasetçisine, gazeteciden öğretim üyesine hepsi birbirinden ünlü, hepsi birbirinden değerli 300’den fazla ‘dostu’ yazmış Yılmaz Ulusoy’u

İşadamı Yılmaz Ulusoy, 72’nci yaş günü ve iş hayatındaki 55’inci yılını yüzlerce dostunun katıldığı davetle kutladı.
Beşiktaş Four Seasons Otel’deki davette çocuklarının doğum günü sürprizi olarak hazırladıkları ‘Dostlarının Kaleminden Yılmaz Ulusoy’ kitabının da tanıtımı yapıldı.
Ulusoy, kitap sürpriziyle ilgili duygularını şöyle dile getirdi:
“İki kitap yazmıştım. Üçüncü kitaba başlamışken bu bana gerçekten de sürpriz oldu. Kutluyorum bu mutluluğu bana yaşatan çocuklarımı. Seneye doğum günüm olan 14 Şubat’ta, şayet o tarihe yetiştiremezsem eşimin doğum günü ve 45’inci evlilik yıldönümüz olan 25 Mayıs 2014’te bir kitap daha çıkaracağım. Çünkü yazdığımız kitaplar, diktiğimiz ağaçlar, yaptığımız eserler kalıcı, diğerleri gelip geçici.”
‘Dostlarının Kaleminden Yılmaz Ulusoy’u okurken bir zamanlar en yaygın haberleşme aracı olan mektuplar geldi aklıma.

Yazının Devamı