Demet Özdemir’in turist olarak gittiği İtalya’da ‘Erkenci Kuş’ dizisindeki partneri Can Yaman, kariyeri için yaz tatili yapmadan çalışmaya devam ediyor. Çünkü, İtalya’nın ünlü TV kanalı Canale 5’teki ilk sezonu çok başarılı geçen ‘Viola Come İl Mare’ adlı dizinin ikinci sezon çekimleri başladı. Francesca Chillemi’yle oynadığı diziyle her hafta Canale 5’in karşısına 3 milyon seyirci çekerek reyting rekorları kıran ‘Viola Come İl Mare’ Yaman’ın yıldızını sadece İtalya’da parlatmadı. Bir Türk oyuncunun İtalya’da İtalyanca çekilen ‘Viola Come İl Mare’nin başrol oyuncusu olarak yakaladığı bu başarı, dizinin İspanya’dan sonra yabancı yapımlara pek şans tanımayan Japonya’ya da satılmasını sağladı.
Yaman, dizileriyle İtalya ve İspanya’da yakaladığı popülaritesinden Bulgaristan’da da pay almanın peşinde... B lady adlı TV kanalı, Yaman’ın Özge Gürel’le oynadığı ‘Bay Yanlış’ın haklarını satın alıp 25 Ağustos’tan itibaren hafta
Ajda Pekkan’ın Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’ndaki konserine gitmedim, ama Süperstar’ın sevenlerine içini döktüğü anlardan 58 saniyelik bölüm geçti elime...
O konserden Ajda Pekkan’ın melek kostümü ve kardeşi Semiramis Pekkan’la birlikte şarkı söylemesi haber oldu. Süperstar’ın o konserdeki samimi itirafı da önemli...
Sanatçı bu sözleri, orada bulunan söz yazarı ve besteci Şehrazat’a, dinleyicilerinden güçlü bir alkış gelmesinin metni gibi sarf etti, ama olsun, bence samimi bir itiraftı bu:
“O kadar çok çabaladım ki şarkı sözü yazmaya, beste yapmaya... Olmuyor... İki satır yazıyorum, sonra diyorum ki ne komik... Gerçekten...”
Sonra Şehrazat’ı anons edip, alkışlatan Ajda Pekkan, 55 yıllık müzik yolculuğunda hep başkalarının yazıp, bestelediği şarkılarla zirvede kalmayı başaran ender şarkıcılardan biri oldu. Hiç, ama hiç kolay değildir bu...
İyi bir yorumcusunuz, ama yazıp bestelediğiniz şarkıları okuma şansınız yok. Bunun yerine her albüm öncesinde en iyi
Yaptıkları kampanya ile Disney Plus’a ‘Atatürk’ dizisini iptal ettirten Ermeni diasporası, “Savaş kısmen kazanıldı” deyip, yeni hedefler açıkladı. ABD merkezli The Armenian Weekly’nin yaptığı duyuru şu:
“Atatürk dizisini tamamen iptal ettirmek ve hiçbir platformda yayınlatmamak.
Disney’in ‘Ermeni Soykırımı’, ‘Ermeni Cumhuriyetleri ve Artsakh’ (Eski Dağlık Karabağ) belgeselleri için baskıyı devam ettirmek.”
Ermeni diasporası bunları yaparken, Türkiye’deki olan bitene bakalım:
Toplumun her kesiminden Disney Plus’a tepki yağdı.
Türkiye’nin sözde Atatürkçüleri, başkalarının ‘Atatürk’ü sahiplenmesini, “Düne kadar sevmiyordunuz onu, ne oldu?” diyerek, sulandırmaya kalkıp, Disney’e kalkan oldu.
İnsanların, “Neredesiniz Disney Plus Türkiye’nin yıldızları? Sizin Atatürk sevginiz bu kadar mı? Niye ‘Atatürk’ dizisinin iptal edilmesine tepki göstermiyorsunuz?” diye çağrı yaptığı ünlülerden sadece birkaçı ses verdi. Ancak hepsi
A4 boyutunda 504 sayfalık Cüneyt Arkın kitabının kapağında ‘Hazırlayan’, iç kısmında ‘Koordinatör’ olarak adları geçen iki isim Ali Can Sekmeç ve Cengiz Özkarabekir. Kitapta yazılarına yer verilen yazarlar şunlar:
Ali Can Sekmeç, Ali Karadoğan, Başar Başarır, Erhan Tuncer, Okan Ormanlı, Rukiye Karadoğan, Selim İleri, Sibel Oral, Tuncer Çetinkaya ve Utku Uluer.
Cüneyt Arkın’ın -kendi yazdıkları da dahil- hakkında çıkan tüm eserleri okumuş biri olarak, İBB yayını bu kitap sayesinde sanatçı hakkında birçok yeni bilgi edindim. Takdir edersiniz ki bunların hepsine yer vermem imkânsız, ama onlardan insanoğlunun istedikten sonra her şeyi başarabileceğini gösteren çarpıcı bir konuyu paylaşmak isterim.
YALAZ: SENDEN OLMAZ
Cüneyt Arkın’ın sinemada yeni yeni rüştünü ispat etmeye ve kendine özgü bir yol bulmaya çalıştığı dönemden bu satırlar:
“1965 yılı, Türk sinema piyasasında çizgi kahraman ‘Karaoğlan’ın popülaritesinin en etkili olduğu dönem. Akşam gazetesi okurlarının ilgiyle
Yıl 1933... ABD’nin en büyük film şirketlerinden MGM, sözde Ermeni Soykırımı’nı anlatan bir film çekmeye karar verir.
Bu haber Ankara’ya ulaşınca, 10 yaşındaki Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk, ABD’nin Ankara Büyükelçisini çağırıp, uyarır. Ulu Önder bununla da yetinmez film şirketine, “Bu film çekilirse, şirketinizin hiçbir filmi Türkiye’ye giremez” restini çektiği resmi bir yazı yollar ve o film çekilmez.
Kadere bakın ki, aradan onlarca yıl geçtikten sonra ABD’li dijital yayın platformu birçok ülkeyle aynı anda Türkiye pazarına da girdi. Disney Plus, Türkiye’deki abone sayısını hızla artırmak için bir dizi yerel içerik yapmaya karar verdi. Şirketin yeni CEO’su girdikleri pazarlarda işlerin planlandığı gibi gitmediğini anlayınca, bir gecede o ülkelerdeki tüm yerel içerikleri kaldırdı. Karardan Türkiye ve ‘Atatürk’ dizisi de nasibini alınca tepkiler başladı. Disney Plus Türkiye yöneticileri, dizinin grubun
İstanbul Esenler Belediyesi, ‘Müzik İstanbul’ adında muhteşem bir yayın hazırladı. Esenler Belediyesi Prof. Dr. Sadettin Ökten Şehir Düşünce Merkezi Şehir Yayını, 996 sayfalık ‘Müzik İstanbul’, sekiz bölüm ve 35 makaleden oluşuyor. O makalelerin başlıkları ve yazanlarının listesi bile tek başına anlatmaya yetiyor kitabın zenginliğini Hakan Dedeler'in hazırladığı ‘Müzik İstanbul’un 34 yazarı ve kaleme aldıkları 35 makalenin başlıkları şöyle:
Neyzen Doç. Dr. Süleyman Ergüner: İstanbul ve Türk Musikisi,
Bülent Aksoy: Bir Fasılseverin Fasıl Musikisi Üstüne Notları,
Doç. Dr. Uğur Zeynep Güven: İstanbul’un Çok Kültürlü Müzik Sahnesi,
Prof. Dr. Okan Murat Öztürk: İstanbul’da Müzik Teorisi Çalışmaları,
Doç. Dr. Elif Damla Yavuz: Payitahttan 21. Yüzyıl Metropolüne İstanbul ve Müzik Eğitimi,
Hüseyin Kıyak: Kadıköy’den Üsküdar’a Darülfeyz-i Musiki,
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), ‘Atatürk’ dizisini yayınlamaktan vazgeçen Disney Plus’tan savunma istedi ve dijital platform hakkında inceleme başlattı.
Disney Plus, “Abone gelirlerinin yerli prodüksiyon giderlerini karşılamadığı ülkelerde yerel projeleri durdurduk, yerel içerikleri de kaldırdık. Türkiye de o ülkelerden biriydi, ‘Atatürk’ dizisine özgü bir karar değil bu” diye savunma yapabilir.
Ermeni diasporasının aylardır yürüttüğü kampanya ve Disney Plus’ın ‘Atatürk’ dizisiyle ilgili kararına dair çıkan haberler ve açıklamalar olmasa, mantıklı kabul edilebilirdi bu savunma... Ermeni haber sitesi 301’in, 31 Temmuz’da ‘Son Dakika’ diye verdiği haber şu:
“Disney+’ın Türk dizisi ‘Atatürk’ü iptal etme kararı aldığını duyurmaktan mutluluk duyuyoruz. 29 Ekim 2023’te yayınlanması planlanan altı bölümlük bir dizi olan yayını duyurmasına ve Emma Watson’ın oyuncu kadrosu dahil 8 milyon dolar harcadığı bildirilmesine
İstanbul-Esenyurt’ta vahşice işlenen cinayetlerin tüm şüphelileri gözaltına alındıktan sonra İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yaptığı açıklamada, bu olayın sosyal medyaya yansımasına dair veriler de vardı. İçişleri Bakanı’nın açıklamasındaki o rakamlar sosyal medyada Türkiye’yi nasıl bir tehlikenin beklediğinin kanıtı gibiydi:
Esenyurt’taki olayla ilgili sosyal medyada paylaşım yapan 36 bin 368 hesap arasından 9 bin 220’si bilgisayarlarca yönetilen bot hesap, 5 bin 316 hesap FETÖ ve 2 bin 898 hesap ise PKK bağlantılı...
Kendi hukuklarını kendileri tesis etmeye alışık mafyatik tiplerin alacak-verecek meselesinden kaynaklı cinayetleri bile fırsat bilip, algı peşinde koşan, toplumda karmaşa veya isyan çıkarmanın peşinde olan FETÖ ve PKK’nın sosyal medya aparatları dün olduğu gibi bugün de amaçlarına ulaşamadı.
Sosyal medyadaki bu sinsi tehlikenin günün birinde amacına ulaşma ihtimali var mı?
Var...
O yüzden başta Twitter olmak üzere sosyal medyayı yoğun olarak kullanan herkesin, yazılanlar ve servis edilen görüntüleri