Karımla yaptığımız “olağan” Kapalıçarşı turunun son durağı bellidir: Subaşı Lokantası. 50 yıldır faaliyet gösteren, her öğlen tıklım tıklım dolan tam bir esnaf lokantası
Geçen hafta sonu karım ile “olağan” Kapalıçarşı turunu yaptık. Bu turun bir parçası olarak da Subaşı lokantasının olağanüstü lezzetli yemekleri ile karnımızı doyurduk. Subaşı’ndaki yemeği anlatarak okuyucularımın ağızlarını sulandırmadan önce olağan Kapalıçarşı turunu anlatayım.
Kapalıçarşı turuna Kılıççılar Sokağı’nda rahmetli Atam Usta’nın dükkanında kahve içerek başladık. Oğlu Arto, eniştesi Kirkor ve elinden her iş gelen ustası Kadir ile sohbet ettik. Daha sonra gümüş sanatçılarının mekanı Kalcılar Han’da rahmetli Aris Berberyan’ın dükkanında çay içtik. Altının kilosu 95 bin lira dolayında iken gümüşün kilosu bin 800 lira olmuş. Gümüş ucuz gibi görünüyor ama bir küçük hediyelik tepsi 800 -1.000 liraya satılıyor. Hanın üst katına, gümüş işleyen ustaların atölyelerinin bulunduğu bölüme tırmandık. Dostumuz Mıgır Helvacıoğlu’na merhaba dedik.
Handan çıktık. Kılıççılar kapısından Kapalıçarşı’ya girerken sarraflar ve kuyumcularla konuştuk. Hafta sonu altın talebinin canlı olduğunu söylediler. Kürkçüler Han’a kadar yürüdük. Esnaf genelde durgunluktan yakınıyordu. Yabancı turist ortalıkta görünmüyordu.
Servis elemanları gençleşmiş
Eee... Bu olağan Kapalıçarşı turunun nerede sona ereceği belli. Subaşı’nda mideyi şenlendireceğiz..
Öğlenin geç saati olmasına rağmen, Subaşı’nın ufacık salonunda tek bir kişilik yer yoktu. Subaşı Lokantası, Kılıççılar kapısının hemen karşısında Ağa sokağın başındadır. 1755 yılında yapılan Nuriosmaniye Camii’nin külliyesinin çevresindeki eski taş yapı dükkanlardan birinde bulunan bu lokantayı, 1959 yılında Veysel Görür kurmuş. 50 yıldır faaliyet gösteren bir esnaf lokantası.
Kapının önünde biraz bekledik. Eskiden tanıdığımız, müşterileri kapıda güler yüzle karşılayan Mehmet Karanfil ortalıkta yoktu. Sonradan öğrendik ki emekli olmuş. Mutfağın önündeki kasanın başında müşterileri selamlayan üçüncü kuşak patron Kemal Veysel Görür de ortalıkta görünmüyordu.
Dört kişilik bir masadaki boşalan iskemlelere karımla karşılıklı oturduk. Masadakiler Kapalıçarşı esnafı. Hemen sohbet başladı. Yemek seçmek için yerimizden kalkarak mutfağın önündeki tezgaha yöneldik. Dokuz aydır dükkanın yönetim sorumluluğunu Kemal Veysel Görür’ün karısı Zekiye Görür taşıyormuş. Cin gibi iki çocuk anası bir Karadenizli. Servis elemanları da gençleşmiş. Müşterilere Müslim Eser ve Selahattin Kökçü hizmet veriyor. Aşçıbaşı Mehmet Karataş ise değişmemiş.
Tezgahta her gün farklı bir yemek
Esnaf lokantalarının özelliği her gün farklı yemeklerin pişirilmesi ve de müşterinin yemekleri görerek ısmarlama imkanıdır. Yemekler tezgahta hazır durur. Farklı yemeklerden azar azar seçerek bir tabak hazırlatmak da mümkündür.
Biz patates püresi üzerine İzmir köfte, yarım porsiyon nohutlu pilav, yarım porsiyon iç pilav, ayran, kola ve bir tabak da yoğurt ısmarladık. Köfte de pilavlar da pek lezzetli idi. Nohutlu pilavın nohutu yumuşacık pişmişti. 35 lira hesap ödedik. Yemek üzeri çaylar ikramdı.
Subaşı’nda her gün farklı yemekler pişiriyorlar ki lokantaya her öğle saati gelen esnaf her gün aynı yemeği yemesin. Subaşı’nın özel yemekleri sebze çorbası (6 TL), işkembe çorbası, kelle-paça çorbası (8 TL), kuzu kapama, elbasan tava, incik haşlama gibi et yemekleri (15 TL), beğendili köfte, kadınbudu köfte, İzmir köfte gibi köfteler (12 TL), zeytinyağlı ve sade yağlı sebze yemekleri (9 TL) ile tatlı çeşitleri zerde, ekmek kadayıfı, aşure, şekerpare ve karışık komposto (7 TL).
Subaşı’nda yemek servisi saat 12.00 ile 16.00 arasında. Lokantadan çıktıktan sonra Çemberlitaş’tan Sultanahmet’e kadar yürüdük. Tramvaya binerek Kabataş’a, oradan da otobüs ile eve döndük. Trafik derdi yok. Tramvayda ve otobüste akbil kolaylığı var. n