iNSAN SORMADAN EDEMiYOR

21 Ağustos 2012

Amerikan moda dergisi ‘W’nun eylül sayısındaki mülakat gösteriyor ki, Demet Müftüoğlu çok çalışıyor, hem de çok. Ülkesini tanıtacak diye yapmadığı kalmamış!

Demet Müftüoğlu ve eşi Alphan Eşeli’yi Alem/Hello okurları yakından tanır. Geçmişinde Vakko deneyimi olan Müftüoğlu ve diplomat oğlu Eşeli, son birkaç yıldır düzenledikleri İstancool festivaliyle gündemde. Hani şu dertlerinin aile albümüne dünya çapında bir ünlüyle yanak yanağa çektirdiği bir poz daha mı eklemek, yoksa ‘Bir başkadır benim memleketim’ tonlarında kültür ateşeliğine mi soyunmak, kestirmenin zor olduğu hadise. Dünyaca ünlü Amerikan moda dergisi ‘W’nun eylül sayısında, kendisiyle yapılmış iki sayfalık tefferuatlı mülakat gösteriyor ki, Demet Müftüoğlu çok çalışıyor, hem de çok. Ülkesini tanıtacak diye yapmadığı kalmamış.

Turkish delight!
Yazı, uluslararası arenada başarı yakalamış, yabancı basının radarına takılmış her Türk kadını için atılan o bayat ve oryantalist tabir ‘Turkish Delight’ başlığıyla servis ediliyor. Santim santim hesaplanarak çekilmiş açılış karesinde Demet Müftüoğlu, Boğaz’da seyir halindeki teknesinde, kaptanın hemen yanında, gözlüğünün arkasından uzaklara, çok uzaklara

Yazının Devamı

iNGiLiZ BASINININ GÖZÜNDEN YEME-iÇME KARNEMiZ

14 Ağustos 2012

‘Newsweek’in meşhur şeflerin gözde restoranlarını sıraladığı ‘En iyi yemek için 101 adres’ haberinde Türkiye’nin esamesi okunmuyor. Bir başka İngiliz dergisiyse İstanbul’dan sürpriz bir adresi ağırlıyor süslü sayfalarında

Dünya basınının en etkili dergilerinden ‘Newsweek’in bu haftaki kapak konusu iştah açıcı, mide kazındırıcı, göz alıcı: Global düzenin meşhur 53 şefi, en iyi yemek için dünyanın dört bir yanından 101 restoran seçmiş. Hafta boyunca haberi okuyan yeme-içme sektörüne bulaşmış her Türk insanı döndü, dolandı, birbirine aynı soruyu sordu: “Neden seçenler arasında Türk şef, seçilenler arasında da Türkiye’den bir yer yok?” Dert edecek bir durum değil. Dünyaca ünlü gazetelerin, dergilerin hazırladığı benzer listelerde yer almak, restoranın yeme-içme kalitesinden çok uluslararası markette doğru pazarlanmasının, akıllı tanıtımının sonucudur.

‘Newsweek’te yokuz ama...
Global vitrinde pırıl pırıl gözükmeyi, çarşaf çarşaf yer almayı bu kadar mühim bir mesele, ciddi bir başarı kriteri haline getirenlere, teselli niyetine İngiliz ‘Port’ dergisinin son sayısını uzatmayı görev bilirim. Uyruğunun hakkını verecek derecede sayfalarında bol bol kibir, zarafet

Yazının Devamı

KARAKÖY'DE YAZ NERESiNDEN BAKSAN AZ

12 Ağustos 2012

Yükselen muhit gözüyle bakılan Karaköy’de yaz nasıl geçiyor?

* Karabatak’ın tuhaf üst kat kuralı: Karabatak’ın havalı kafesi Julius Meinl’ı her gittiğinizde biraz daha palazlanmış, kas yapmış halde bulmak mümkün. Birkaç ay önce bitişiğindeki binayı aldı, yeniledi, çapını genişletti. Şimdi de akşamları Karaköy’e bir boy yürüyüşe çıkanların kalabalığını fark etmiş; kapı önüne her akşam birer ikişer masa sandalye daha fazla atıverme halinde. Üst kat yalnızca kitap okuyanlara, ders çalışanlara, kafeyi ofis ortamına dönüştürenlere ayrılmış; yazılmamış katı bir sessizlik kuralı var. Yalnız ya da bir arkadaşınızla çıkabiliyorsunuz üst kata. Üç kişiyseniz, aranızda küçük harflerle konuşamayacağınızı düşünerek üst kata çıkmanıza izin verilmiyor. Gürültünün masadaki kişi sayısıyla doğru orantılı olduğunu düşünen kafe işletmesi, henüz yaptığı dedikodunun heyecanından çıkardığı desibelin farkında olmayan ikili kız arkadaş masalarıyla tanışmamış belli.

* Mahallenin yeni oteli Sore: Julius Meinl’ın bulunduğu dar, ara sokaktan çıkıp ana caddeye çıkın. Yolun karşısındaki köşede, çaprazda göreceniz havalı yer, ne yeni bir tasarım kafe ne de bir aydınlatma mağazası. Göz alıcı avizeleri,

Yazının Devamı

DOSTLAR SÜPERMARKETTE GÖRSÜN

7 Ağustos 2012

Yakında Kanyon’da açılacak, ABD’nin butik işi gurme marketlerinden Dean and Deluca, kılık kıyafet değil, peynir ekmek alışverişini cool bir meseleye dönüştürebilir. Cemiyetin güç dengesi, üstteki elbiseye değil, eldeki erzak poşetine göre değişebilir. Nasıl mı?

Bir havalı cıvalı sosyalleşme ve ağır aksak raflarında gezinerek zaman öldürme mekanı olarak süpermarketler metropoldeki yerini günden günde sağlamlaştırıyor. Bir Harvey Nichols edasında yenilenen Macro’lar durumun en şık örneği. İç değil dış güzelliğin prim yaptığı, paket/ambalaj ne kadar havalıysa içindekinin o kadar lezzetli göründüğü bir diyar burası.

Marni’nin, Tom Ford’un son moda havalı tasarımları yok ama bir tişört fiyatına Jamie Oliver’in makarna sosları var, örneğin. Havalı market alışverişindeki en mühim gelişme, kuşkusuz Dean and Deluca’nın Kanyon’da şube açarak, memleket sınırlarına adım atması.

Dean and Deluca bir süpermarket değil. Sırf lüks işi bakkal ya da salt şarküteri gibi tanımlanacak bir oluşum hiç değil. Dileyen taze paketlenmiş meyvelerden, sandviçlerden, suşilerden alıp ayaküstü bir şeyler atıştırıyor; dileyen süpermarket kısmını bir müze tadında geziyor. Zarif tasarımlarla, titiz

Yazının Devamı

‘TOPLESS’ TUTAR MI?

5 Ağustos 2012

Yaz sezonunda yeni mekan/taze oluşum kısırlığı çeken şehrin beklenmedik bir tepesine konan teras bar ve onun düşündürdükleri, hatırlattıkları

Bir açık hava restoran/bar ismi olarak ‘Topless’, pek alışıldık ve zarif bir isim olmayabilir. ‘Topless’ deyince akla ilk bikini üstleri fora modeller, üstsüz güneşlenen turistler düşüyor bu sıcakta. Hayır, Beyoğlu Fitaş binasının en üst katında açılan Topless’da üstsüz dolaşan/güneşlenen/içkisini içen kimse yok.

Yerine, eğri büğrü, çarpık çurpuk alabildiğine geniş bir Beyoğlu manzarası var. Bitişikteki damı çökmüş, terası batmış harabelere karşı yudumluyorsunuz içkinizi. Hele de gündüz gözüyle giderseniz, hep alımlı, hep bakımlı bir kadının bir anda karşınıza en doğal, sıfır makjaj hâliyle çıkması gibi bakakalıyorsunuz pek alışık olmadığınız o İstanbul manzarasına.

İstanbul’un New York noktası gibi değil, New York’un İstanbul noktası gibi. Manzarası karşısında ‘Empire State of Mind’ şarkısı değil, ‘Eşkıya’ filminden nağmeler dönmeye başlıyor sanki zihinde.

Yazının Devamı

RICHIE RICH NEDiR NE DEĞiLDiR?

31 Temmuz 2012

Her kulüpten bir ‘Richie Rich’ partisi yükseliyorsa, ortada şüphesiz bir başarı var. Peki, bu başarının arkasında ne var?

Bu aralar yeni açılan, takviye kalabalığa ihtiyaç duyan, parti havasını biraz olsun daha kımıldatmak isteyen her kulübün başvurduğu formül belli: Richie Rich partisi. Telefonunu tuşladığı isimse partinin ‘yaratıcısı’ Mert Vidinli. Çeşme’de Bobou Beach, Bodrum’da Billionare, Kuum Beach şeklinde uzayıp gidiyor Richie Rich’ın yaz boyunca uğradığı kulüp listesi. Meselenin Ankara’ya, Eskişehir’e sıçramışlığı da var. Geçen kış, W Lounge’da başlayan parti serisinin girmediği delik, çıkmadığı kulüp kalmamış durumda.

Zamanında “Hadi eşinizi dostunuzu çağırın, bizim kulüpte bir parti verin. Siz kazanın, biz kazanalım” lafıyla başlayan hadise, bugün kapsama alanını bu kadar genişletmiş. Bu partilerde dönen yeni bir numara var mı? Pek sayılmaz.

Kapısında Mert’le Çağla Gürsoy tarafından karşılanmanın, gecenin altköşesinde ‘Richie Rich’ yazmasının dışında diğer gecelerden hiçbir farkı yok. Altı doldurulmamış, öylece bırakılmış bir parti serisi bu. (Oysa güzel konsept olurmuş Vidinli’nin ünlülerle yanak yanağa çektirip Instagram’da paylaştığı fotoğraflardan.

Yazının Devamı

MEĞER BiLGi DE FESTiVALiN FARKINDA DEĞiLMiŞ

29 Temmuz 2012

Bira kapağının altından çıkan çıkana: Sırada, Başbakan’ın açıklaması sonrası Bilgi Üniversitesi yönetiminin düştüğü çelişkili durum var

Başbakan, One Love Müzik Festivali’nde getirilen alkol yasağıyla ilgili, “Fakat ilginç olan şey şu; ben o zamana kadar bilmiyordum” demiş. Alt metni şöyle okumak, satır arasını böyle açmak mümkün: “Haberim olsaydı çoktan engellenmişti.” İşin ‘yani’si de şu: Beş yıldır düzenlenen festival, tamamen şans eseri hayata geçiyormuş. Başbakan’ın yolu oralara düşmüş (Bakınız: Asmalı’daki masa/sandalye operasyonu gibi), ya da kulağına daha evvel fısıldanmış olsa, festival çoktan kaldırılmış, bugün esamesi okunmuyor olacaktı. Kim bilir daha ne festivaller, etkinlikler, eğlenceler düzenleniyor şu memlekette Başbakan’ın haberi olmadığı, olsa üzüleceği, üzüntüsünden kahrolup bir telefonla gerekli talimatlar vereceği.
Bu yüzden muhtelif festivallere, organizasyonlara bakıp da, “Memlekette ne güzel, dünya standartlarında işler çıkıyor” diye boşuna böbürlenmeyin. Bugün var, yarın yok. Mehmet Tez’in dünkü yazısında da belirttiği gibi: “Yasa yok, telefon var.”

Bilgi’nin mumu yatsıya kadar
Başbakan’ın açıklaması sonrası ayyuka çıkan tuhaf bir durum

Yazının Devamı

ÜNLÜLERiN YENi NESiL RAMAZAN AÇILIMLARI

22 Temmuz 2012

Pazar mönüsü ortaya karışık: Ünlülerin Ramazan parodileri, Sezen Aksu’nun Açıkhava tımarhanesi ve hafif yaz düğünlerinin dayanılmaz ağırlığı

Bir dönem magazin kültüründe Ramazan demek, kimi ünlüler için hayırsever/dinine bağlı imajını parlatmak adına şahane birer fırsat demekti. Kurulsun kebapçıda iftar sofraları, dizilsin magazin muhabirleri sıraya, okunsun dualar sesli sesli, canlı canlı. Ne Bülent Ersoy’lar, Gülben Ergen’ler geçti benzer yollardan. Ramazanın ilk günü gösterdi ki teknoloji gelişti, devir değişti ama söz konusu ünlülerin derdi tasası hiç değişmedi.

Sanal alemdeki Ramazan ünlüleri boy boy, çeşit çeşit: Pide kuyruğunda kendisini fotoğraflayanı, orucunu iki tweet/bir fotoğrafla açanı, iftar vaktinin retweet’leyeni. Değişen bir durum yok yani.

SEZEN AKSU KONSERiNDEN ÇIKAN 5 SONUÇ

1 Dinleyicinin ana akım, popüler Türk konserlerinde solo dinlemeye pek alışık olmadığı kontrabas sesler, farklı formdaki davullar/zurnalardan ibaret konser akışına ince ince serpiştirilmiş, solo enstrümanlar sadece zihin açmıyor, kulağı da eğitiyor. Aksu’nun konserde Cem Yılmaz’ın bol bol kulağını çınlatarak dediği gibi: “Eğitim şart!”

Yazının Devamı