YazarlarAnayasal düzen

Anayasal düzen

13.09.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Anayasal düzen

Anayasal düzen

Şahin ALPAY

Ülkemizde demokrasinin gelişip yerleşmesinden yana olanlar, 1980 askeri darbesi sonrasında kabul edilen 1982 Anayasası'nı çeşitli yönlerden eleştirdiler. Bu konuda 15 yıldır yapılan tartışmalardan, yazılan çizilenlerden sonra, özgürlükçü ve çoğulcu demokratik rejimin gerekleri açısından bakıldığında mevcut anayasanın ne gibi kusurları olduğunu iyi biliyoruz. Ne var ki bugün, mevcut anayasayı, "anayasal düzeni" savunmak, Türkiye'de demokrasiden yana güçlerin birinci görevi haline geldi.
Çünkü, bütün eksiklik ve yetersizliklerine rağmen, 1982 Anayasası ile çizilen çerçeve içinde Türkiye bir demokrasidir. Türkiye'nin anayasal düzeninin vasfı yalnızca "laik Cumhuriyet" değildir. Öyle olsaydı, Türkiye'nin Suriye ve Irak'taki, "Cumhuriyetçi ve laik", Baasçı - Saddamcı dikta rejimlerinden bir farkı olmazdı.
Türkiye'nin anayasal düzeni, parlamenter demokrasidir. Bu düzende egemenlik, halkındır. Seçimle gelen parlamento, halk adına egemenlik hakkını kullanır. Bütün devlet organları parlamentodan çıkan hükümetin emrindedir. Anayasada bununla çelişen bazı hükümler mevcut ise de, esas budur: devlet, milletin hizmetindedir.
Her ne kadar aşırı kısıtlamalarla kuşatılmış ise de, anayasal düzenimizde bireylerin ifade, örgütlenme, din ve inanç özgürlükleri anayasal güvence altındadır. Herkesin düşüncelerini, kanunlarla çizilen sınırlar dahilinde ifade etme hakkı vardır. Demokrasi, farklı fikirlerin yarıştığı rejimdir. Bu rejimde kimse beğenmediği görüşleri "cehalet, delalet, değilse ihanet" diye suçlayamaz.
Anayasa'da bu esası gölgeleyen bazı maddeler varsa da, Türkiye'nin anayasal düzeninde askeri otorite sivil otoritenin, hükümetin emrindedir. Anayasa ve kanunlardan kaynaklanmayan hiç bir resmi "görev" yoktur. Hiç bir görev, anayasanın ortadan kaldırılması sonucunu verecek şekilde yorumlanamaz. Laik ve demokratik Cumhuriyeti savunmak; bu savunmanın nasıl yapılacağına karar vermek de sivil otoritenin yetkisindedir.
Türkiye'de anayasal düzene karşı tehditler var. Bunlardan biri "irtica", daha doğrusu, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin ortadan kaldırıp, din esaslarına kurulu bir düzen kurma hevesindeki radikal İslamcılar. Ancak demokrasiye tehdit sadece irticadan değil, irtica ile ilgili teşhislerinde yanılanlar ve onunla mücadelede yanlış, geri tepecek yöntemler önerenlerden de kaynaklanmakta.
Türkiye'de irtica, enflasyon, yoksulluk, işsizlik, adaletsizlik, hak ve hukuksuzluk gibi temel sosyal ve ekonomik sorunlara tepki sonucu olarak güçlenmekte. Sorun, İslam'dan değil dinsel duyarlılıkları siyasi amaçlarla sömürmek isteyenlerden kaynaklanmakta. Çare, (dün komünizmin) bugün irticanın kuvvetlenmesine neden olan sosyal ve ekonomik sorunların halli.
İrticai eğilimleri RP'nin bir türlü içinden, daha doğrusu sırtından atmaya yanaşmadığı doğru. Bu yüzden temel hak ve özgürlükler konusundaki tutumu muğlak olsa da, RP mücadelesini demokratik kurallar dahilinde yürüten; şiddetin karşısında olan bir parti. RP ile irticayı; şiddete karşı çıkanlarla şiddetten yana olan İslamcıları birbirinden ayırmak, irtica ile akıllı mücadelenin önemli şartlarından biri.
RP ile irticayı, dinsel duyarlılıklar ile RP'yi özdeşleştirmeye hizmet eden her tutum ve davranış, irticanın ekmeğine yağ sürüyor. Yasaklama ve baskı yöntemleri kısa vadede başarılı görünse de, uzun vadede irticayı daha da güçlendirerek tam tersi sonuç verir.
İrticaya, ayrılıkçılığa ve demokrasiye karşı olan bütün tehditlere karşı "anayasal düzeni" savunmalıyız. Türkiye'nin demokrasi içinde çözemeyeceği hiç bir sorunu yok.
Yazara Emailsahin.alpay@milliyet.com.tr
KEŞFETYENİ
Uzun süredir tedavi görüyordu! İşte Kadir İnanır'ın son hali
Uzun süredir tedavi görüyordu! İşte Kadir İnanır'ın son hali

Cadde | 11.05.2025 - 17:30

Uzun süredir tedavi gören usta sanatçı Kadir İnanır'ın son hali ortaya çıktı.

Yazarlar