Aslı Aydıntaşbaş

Aslı Aydıntaşbaş

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kurgu olduğu başından beri belliydi. Ama hepiniz sessiz kaldınız! Sana konuşuyoruz ey siyasetçi, ey köşe yazarı, emekli komutan, ey ak saçlı devlet büyüğü. Hepiniz bile bile lades demediniz mi o düzmece belgelere? Hepimiz biliyoruz ki Balyoz davasının yeniden görülmesi, ”normalleşme” değil, ”güç dengelerinin değişmesiyle” ilgili... 17 Aralık sonrası Gülen cemaati ve iktidar arasında bir kavga başlamasaydı, böyle bir dava olmayacak, o subaylar cezaevinde çürümeye terk edilecekti.

Ve hepimiz biliyoruz ki bu davanın yeniden görülmeye başlaması, Türkiye’de hukukun bir utanç vesikası haline geldiği gerçeğini değiştirmeyecek. Zamanında güç dengesini kollama adına bu ülkenin savcısı da, yargıcı da, medyası ve siyasetçisi de bu dehşetengiz kumpasa suspus kaldı.

Bilin ki dün güce tapınma adına dilsiz şeytanı oynayan, yarın da aynısını yapar.

Yanlış anlamayın. Hiçbir zaman ”askerci” olmadım. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin masum bir organizasyon olmadığını biliyorum. Zaten darbe geçmişi, demokratik düzeni askıya uğratan vesayet sistemi, tarihle sabit. Üstelik Balyoz davasına konu olan seminerde yapılan konuşmaların bir bölümü de aynı mantığın bir uzantısı olarak dava dosyalarında... Ama gel gör ki Balyoz davası, o konuşmalar, o ses kayıtlarıyla ilgili değildi. İşin tuhafı, o seminerle ilgili de değildi. Dava, sahteliği bas bas bağıran, az eşeledikçe düzmece olduğu ortaya çıkan dijital verilerle ilgiliydi. Onun üzerine inşa edilmişti iddianame. ”Darbede Görev Alacaklar” listesi. Yaz babam yaz. Ne imza var, ne damga. Üstelik darbe 2003’te ama dosya 2007 sonrası hazırlanmış.

Ama olsun. ”Sen sus, neme lazım, sesini çıkarma şimdi!” Bugün sabah-öğlen-akşam bize ahlak nutku atan ak saçlı siyasetçi amcalar kafasını öyle öyle kuma gömdü.

Neymiş, ”Paralel Yapı yapmış.” Peh. Yahu, sadece onlar değil, hepiniz oradaydınız! İktidar, Genelkurmay, Medya, Cemaat, Kullanışlı Aptallar, Yargıtay, HSYK herkes bu suça alet oldu. Bilerek ve isteyerek masum insanları celladına teslim etti. Ordunun siyasetin dışına itilmesi ve ”ulusalcı” bilinen kadroların tasfiyesi uğruna, kolektif olarak hukukun katledilmesine onay verdi.

Ben şimdi hanginize güvenip de Türkiye’nin aydın bir geleceği olduğuna inanayım? 3 yıl önce Balyoz avukatlarını televizyonda canlı yayına çıkarma cesareti gösterecek kanal bulamazdınız. Bugün devran döndü, bütün avukatlar ekranlarda.

”Balyoz’un kaybedeni kim?” sorusuna, kolaya kaçıp ”Cemaat” cevabını vermeyin. Gülerim valla. Bu sürecin tek kaybedeni onlar olsa, hayat kolay olur, memleketin geleceğiyle ilgili biraz daha umutlu olmamız için neden olurdu.

Ama maalesef hukuk katledilirken, hepiniz oradaydınız...