Aslı Aydıntaşbaş

Aslı Aydıntaşbaş

Tüm Yazıları

Libya’da kurtuldu Suriye’de can verdi

Shadid, muhabirlik hayatı boyunca Ortadoğu halklarının sesini duyurmak için çalıştı. 2002’de Gazze Şeridi’nde omzundan yaralandı, 2011’de Libya’da 6 gün esir tutulduğu halde mesleğinden vazgeçmedi. Otokrat rejimleri deviren isyanların yılında Arap coğrafyasında haber peşindeydi. Tahrir meydanında eşitsizliğe, yoksulluğa karşı haykıran gençleri dinlemek için Kahire’nin yoksul
mahallelerine dalmıştı.

Gazetecilik için ölmeye değer mi? Peki ya gerçekleri belgelemek ya da sıradan insanların hikayelerini anlatmak için?
Dün sabah saatlerinde Suriye’den Türkiye’ye geçmeye çalışırken hayatını yitiren New York Times muhabiri Anthony Shadid, sıradan bir gazeteci değil, Ortadoğu konusunda isim yapmış, belki de son dönemin en başarılı muhabirlerindi. İyi de bir adamdı...
Yıllar yılı Irak, Libya, Beyrut, Gazze ve Orta Doğu’nun değişik köşelerinden yaptığı haberlerle, iki kez Pulitzer kazanmakla kalmamış, bu coğrafyadaki savaş ve değişimi, şiddet ve gözyaşını sıradan insanların öykülerinden yola çıkarak anlatmıştı. Kenarda kalmış, savaşın ezdiği, düzenin ittiği, büyük devletlerin görüş alanı dışındaki insancıklar, Shadid’in haberleriyle seslerini dünyaya duyurdular. O haberler sayesinde gazeteciliğin en yüksek mertebesi Pulitzer ödülünü kazandı; ancak bir gün olsun muhabirliği bırakmayı düşünmedi.

Hayatı hep Türkiye’yle kesişti
Ne gariptir ki Lübnan asıllı Amerikalı savaş muhabirinin hayatı, hep Türkiye ile kesişti. Türkiye’nin ‘yumuşak gücüne’, günün birinde Amerika’dan boşalan büyük abi rolünü dolduracağına inananlardandı. Ankara’da bütün kapılar Anthony Shadid’e açıktı. En son Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile seçim öncesi Konya’da iki gün geçirmiş, Irak, Lübnan ve İran’ı yorumlarken ‘Türkiye faktörünün önemine herkesten önce uyanmıştı. Ama, ne yazık ki, tam bir yıl önce Libya’da kaçırıldığında devreye girip Kaddafi’yle pazarlık yaparak hayatını kurtaran Ankara, bu kez sabahın kör karanlığında Suriye sınırından Anthony Shadid’in cesedini teslim almak zorunda kaldı.
Ölüm nedeni, kurşun değil, Suriye ordusunun isyancılara karşı kullandığı tank, tüfek değil; kaderin cilvesi, apansız gelen bir astım kriziydi.
Shadid’in yaşantısı da, ölümü de, yazdığı sıradan insanların trajedileri gibi olağan ve imkansızın, şans ve şanssızlığın karışımıydı.
New York Times’ın bu yıldız ismi, karısı ve iki çocuğuyla birlikte yaşadığı Beyrut’ta Suriye konusunda masabaşı haberler yapmaktansa, ‘Nedir bu isyanın aslı astarı’ diyerek bu ay başında gazetenin ünlü fotoğrafçısı Tyler Hicks’le atlayıp Antakya’ya gelmişti. 8 Şubat’ta Reyhanlı yakınlarında kaçakçıların kullandığı patikalardan tel örgüleri yararak aşarak Suriye’ye geçtiler. İki tecrübeli muhabir, hem muhalifler hem de Türkiye sınırındaki Idlib eyaletinde her geçen gün etkisini arttıran Özgür Suriye Ordusu ile önceden irtibata geçmiş, her şeyi ayarlamışlardı. Amaçları, Idlib’deki muhaliflerle bir kaç gün geçirmek, herkesin konuştuğu ama kimsenin ne olduğunu tam bilemediği Özgür Suriye Ordusu’nu tanımaktı.
Shadid ve uzun yıllar İstanbul’da yaşayan savaş fotoğrafçısı Hicks’in neler gördüğünü, ne yazmayı planladığını bilmiyoruz. Muhtemelen de hiçbir zaman okuyamayacağız. Çünkü Idlib’de muhaliflerle neredeyse bir hafta geçirdikten sonra yine Türkiye üzerinden dönüş yoluna geçtiklerinde, Shadid’in başına olmadık bir kaza geldi. Muhaliflerin sınıra gitmek için getirdiği atların yanına yaklatığında, Shadid’in astım krizi tuttu. Aslında aynı şey giderken de olmuş, cebinde taşıdığı astım ilacıyla bastırmıştı. Bu kez alerjik astım fena azdı. Tyler’ın yanına gidip ‘İyi misin?’ demesiyle birlikte yere yığıldı. Nefesi gittikçe yavaşladı. Tyler, neredeyse yarım saat süren çaresiz suni teneffüs girişimine rağmen 43 yaşında ve iki küçük çocuk babası gazeteciyi kurtaramadı.

5 km sırtında taşıdı
Ardından Tyler, geçen yıl Libya’da birlikte kaçırıldığı, birlikte işkence gördüğü o koca adamı sırtlayıp 15 kilometre sırtında taşıyarak Türkiye sınırına getirdi.
Anthony Shadid’in Suriye’de öldüğü haberi, Ankara’da da şok yarattı. Geçen yıl Libya’da kaçırıldığında, hükümet en üst düzeyde devreye girmiş, bizzat Başbakan ve Dışişleri’nin çabalarıyla Shadid ve beraberindeki 3 New York Times muhabiri Libya hükümeti tarafından Türk büyükelçisine teslim edilmişti. Shadid, sadece Davutoğlu değil Dışişleri bürokrasisi ve Başbakan’ın dış politika danışmanı İbrahim Kalın gibi önemli isimleri de tanıyordu.
Türkiye, son dönem haberlerinde hep öne çıktı. Kuzey Irak’tan yazdığı bir yazıda, ABD askerlerinin çekilmesiyle Kuzey Irak’ta doğan boşluğu Türkiye’nin doldurduğunu yazdı. Seçim sürecini de izlediği Tunus’ta, Türkiye modelinden söz etti. Lübnan’da, Türkiye’nin İran’ın etkisine karşı Sünnilere kol kanat gerdiğine dikkat çekti.

New York Times’ta yas
Ama Shadid’in ölümü, Ankara değil asıl gazetecilik camiasını sarstı. Dün konuştuğum dostları, istisnasız gözü yaşlıydı. Sabahın erken saatlerinde olayı öğrenen New York Times’ın genel yayın yönetmeni Jill Abramson, tüm gazete personeline gönderdiği emailde, ‘Anthony’nin ölümü de hayatı gibiydi: Orta Doğu’daki değişime ve arada kalan insanların acıların tanık olmaya kararlı olarak.’
Shadid’in cenazesi, dün sabah Adana’dan tarifeli uçakla ailesinin yaşadığı Beyrut’a götürüldü.
Son sözü ise, biz yine Shadid’e bırakalım. Gazeteci, önümüzdeki ay piyasaya çıkacak kitabının girişinde, 2006 yazında Lübnan’da gördüklerini şöyle aktarıyordu: ‘Bazı acılar, kelimelere sığmaz. Bu, Orta Doğu’da savaşı, ölümleri, geride kalanları ve her ikisini de tadanları belgelerken hayatımdaki günlük gerçekti. Lübnan’da İsrail bombardımanı sabah işe gitmeye hazırlanan insanları, otururken, ayakta, etrafa bakınırken yakalamıştı. O köy, sesleri ve hikayeleriyle, tabakları ve çanaklarıyla, tarihiyle, sessiz sabahı yararak yol edildi.’

Haberin Devamı

Libya’da kurtuldu Suriye’de can verdi

- New York Times için çalışan dünyanın efsane savaş muhabirlerinden Anthony ShadId
Suriye sınırından Türkiye’ye geçerken can verdi.

Haberin Devamı

Libya’da kurtuldu Suriye’de can verdi

- Özgür Suriye Ordusu’nu tanımak için Suriye’de bir hafta geçiren Shadid, dönüş yolunda muhaliflerin getirdiği atlara alerjik reaksiyon verip astım krizinden öldü.
- 43 yaşındaki gazeteciyi Libya’da Kaddafi’nin elinden Ankara kurtamıştı. Yıllardır Irak, Libya, Beyrut, Gazze’den yaptığı haberlerle, bu coğrafyadaki savaş ve değişimi, şiddet ve gözyaşını sıradan insanların öykülerinden yola çıkarak anlatmıştı.
- Fotoğrafçı arkadaşı Tyler Hicks cesedini Türkiye’ye sırtında taşıdı...

Haberin Devamı

Libya’da kurtuldu Suriye’de can verdi

Libya’da kurtuldu Suriye’de can verdi

Alyansını öperek taktı
Anthony Shadid’in cesedi Adana Adli Tıp Kurumu’na getirildikten kısa süre sonra Lübnan asıllı eşi Nada Bekri de ABD Adana Konsolosluğu görevlilerinin eşliğinde kuruma getirildi. Yaklaşık 1.5 saat burada kalan Nada Bekri eşinin cesedini teşhis etti. Ayakta güçlükle duran Nada Bekri, Shadid’a ait alyansa uzun süre baktı, ardından öpüp parmağına taktı. Nada Bekri, eşiyle birlikte Suriye’ye göreve giden New York Times’ın foto muhabiri Tyler Hicks’in de bulunduğu otomobile binerken, sinirleri boşaldı ve hıçkırıklarla ağlamaya başladı. Görevlilerin güçlükle otomobile bildirdiği Bekri’yi, Hicks teselli etmeye çalıştı. Hicks, Adana Adliyesi’nde ifade verdi. Görgü tanığı olarak dinlenen fotoğrafçı, pasaportla girdikleri Türkiye’den kaçak yollarla Suriye’ye giriş- çıkış yaptığı gerekçesiyle de ’Pasaport Kanunu’na Muhalefet’ suçundan sorgulandı. Hicks’in ardından Nada Bekri de ifade verdi. Astım rahatsızlığı olan eşinin at ve köpek kılına alerjisinin olduğunu belirten Nada Bekri kimseden şikâyetçi olmadığını söyledi.