Aslı Perker

Aslı Perker

asli.perker@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Onu bunu bilmem, bana annem çocukken hiç kimseye beddua etme, kimse için kötü bir şey isteme diye öğretti, ben de bu söylediğini bir gün olsun aklımdan çıkarmadım ve şu yaşıma geldim, bir kişinin bile arkasından kötü temennilerde bulunmadım, ağzıma kötü söz almadım. Bilirim ki pek çok ailede de öyledir, en kötü ihtimalle ufak bir baş hareketi eşliğinde Allah’a havale edilir.
Şimdi bakıyorum da millet birbirine bela okuyup duruyor. Cemaatin hocası anladığım kadarıyla ev bark bırakmamış, dere tepe düz gitmiş. Hadi o dini bir lider, müritleri var, vesaire. Elbet referansı din, kitap olacak. Peki Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e ne demeli? Geçen gün bir gazete Mehmet Şimşek için sakin bakan sert tepki verdi diyordu. Şimşek yolsuzluk yapanın Allah belasını versin, demiş. Sert tepkisi bu. Daha önce de yine bu hükümetin gerek Başbakanı gerek başka üst düzeyleri tarafından böyle bela okumalar, beddua yollu tehditler olmuştu.

Hukuk out, bela in
Bilhassa da son zamanlarda zaten ülkeyi yürütme şekli devlet ve cemaat arasında bir alıp verememe davasına dönüştüğünden, cemaat ile alakası olmayan halkın tamamen seyirci konumuna düşürüldüğü, başka hiçbir sendikanın, sivil toplum örgütünün ciddiye alınmadığı bir yapının varlığı ortaya çıktığından, bu iki grubun ha babam de babam Allah’ı işin içine katmaları sanki bu ülke sadece dini referanslarla yönetiliyormuş hissini veriyor.
İşte bu yüzden laiklik çok önemseniyordu. Bu yüzden devlet işine din karıştırılmamalı deniyordu. Bu ülkede hak var hukuk var (en azından hala öyle olduğunu umut ediyoruz), burası demokratik bir hukuk devleti. Bir Bakan çıkıp da yolsuzlukla ilgili beyanda bulunurken Allah belalarını versin falan dememeli, diyememeli. Komik oluyor. Yahut devlet erkanı, halkına hükümeti Allah yoluyla cezalandırmayı düşünen bir grubu bu kadar ciddiye aldığını hissettirmemeli. Ne oldu “olay yargıya intikal etti” lafına. Bakıyoruz da bu yolsuzluk iddialarıyla ilgili kimse çıkıp olay hukuk yoluyla çözülecektir demiyor, ortada Allah’ın kudretini merkez alan tehditler, cezalandırma yöntemleri var.

Bumerang yöntemi
Tamam genel nüfusun az çok bir Allah inancı var ve evet biz halk olarak kendi aramızda gücümüzün yetmediği yerde olayları Allah’a havale ederiz, Allah’ından bulsun, şöyle olsun böyle olsun deriz. Türk Telekom çıkar hiç kullanmadığın internet servisinden 750 lira borç keser, belgelerinle gidersin, gösterirsin, yok der, baktın ki hiçbir hukuki hakkın olamıyor, ne yapsan boş, sizi Allah ıslah etsin dersin, öder geçersin. Kimi işi ileri götürür, inkisar da eder, ama devlet işi başka.
İşte Allah ile kitap ile modern çağda bir ülke ancak bu kadar yönetilebilir. Akıllarda çok büyük soru işaretleri uyandıran, bu kadar büyük bir yolsuzluk davasında elimizde sadece havada uçuşan kelimeler var. Bize olayların kendi lehlerine ya da aleyhlerine aydınlanacağına dair teminatta bulunan yok; Başbakan hala kendilerinin nasıl, Cemaatin nasıl dua ettiğinden dem vuruyor. Anlayacağınız iş bumerang gibi dönen beddualara, Müslümanlığı ölçen müminmatiklere kaldı. Ne diyelim. Allah sonumuzu hayretsin.