Vietnam’ın kuzeyinde masallara yaraşır güzellikte, pastoral bir kasaba: Loi. Orada yaşanan hayatlar ise ancak kitaplarda, filmlerde olabilecek kadar enteresan. Etrafta yaşlı kadınlar, torunlarıyla oynuyorlar, işlerine güçlerine bakıyorlar. Ortalıkta yaşlı erkek yok. Öldükleri ya da bir yere gittikleri için değil. Bu kasabada onlarsız bir yaşam kurulduğu için.
Bundan otuz yıl önce Amerika ile savaş sona erdiğinde evlerine dönen Vietnamlı askerler geride kalmış olan kadınların sadece genç olanlarının yüzüne bakıyorlar. Erkeklerin genç kadınlara merakı malum, halen de öyle, ama bilhassa o zamanlar Vietnam’da daha yirmisinde olanlar bile “evde kalmış” oluyor. Böylelikle 100 kadına 88 erkeğin düştüğü o dönemde pek çok kadın yalnız kalıyor. Hiçbir zaman evlenme ihtimalleri yok. Erkeksizlik dertleri değil, ama çocuksuzluk... Yalnız yaşlanmak istemiyorlar.
Xio Con: Yalnız kadın
İşte xio con kavramı böyle ortaya çıkıyor. Yaşı geçmiş (!) bir grup Vietnamlı kadın erkeklerden daha sonra hiçbir şey talep etmeyeceklerine söz vererek hamile kalıp çocuk doğuruyorlar ve Loi’ye yerleşiyorlar. Bir - iki derken pek çok kadın o güne kadar değil Vietnam’da, dünyanın başka hiçbir yerinde görülmemiş bir yaşam biçimi geliştiriyorlar.
Modern zamanda görülmemiş demek daha doğru aslında. Cesur Amazon kadınlarını unutmamak lazım. Biliyorsunuz Amazon kadınları savaşçı, erkeksiz bir kavim. Hatta efsaneye göre onlar Loililerin yaptığını bir adım öteye götürmüşler. Soylarının tükenmemesi için yılda bir ya da iki kez tamamen erkeklerden oluşan komşu kavim Gargareanlarla çocuk yapmak için bir araya gelmişler.
Kurgu mu?
Dünyaya gelen kız çocuklarını yanlarında tutup, onlara çiftçiliği, savaşmayı öğretmiş, doğurdukları erkek çocuklarını Gargareanlara vermişler. Hatta vahşi doğaya bırakıp ölüme terk ettikleri, yeri gelip öldürdükleri de olmuş.
‘Y: Son Adam’ diye ünlü bir Amerikan çizgi romanı vardır. Beş yıl boyunca her ay yayımlanan bu seri Amazon efsanesinden muhakkak etkilenmiş ve kadın egemen bir dünya yaratmıştır. Bu yıl film adaptasyonu da yapılacak olan hikayede bir veba sonucu yeryüzündeki Y kromozomu yok olmuştur ve erkek cinsiyetinden geriye sadece iki erkek ve bir maymun kalmıştır. Sorun sadece türlerin devamsızlığı değildir, aynı zamanda gezegende hayat da durmuştur. Bir tek cinsiyetin gücüyle bu dünyanın işi yürür mü? İşin duygusal boyutu da var elbette. Çünkü kadın ve erkek birbirine sadece soyun devamı için ihtiyaç duymuyor. Hayal ettiğimiz kadarıyla birbirimizin sevgisine, şefkatine de muhtacız.
Y kromozomunun sonu
Maalesef bu gerçekten bir hayal galiba. Anlaşılan o ki biz bir arada yaşamayı beceremeyeceğiz. Olmayacak. Geçen gün yazdığım “seyirci sendromu”yla ilgili pek çok email aldım. Hemen hemen herkes kendi deneyimini, bire bir şahit olduklarını anlatıyordu. Taksim’de bir kadına beş adam tecavüze yelteniyor, kadının feryadına yetişen yok. Haberi de yapıldı okumuşsunuzdur. Başka bir okur anlatıyor: Bir adam kadına nasıl tokadı bastığını, nasıl korkuttuğunu, kadının da gıkını çıkartamadığını anlatıyor, ‘Kimse bir şey demedi mi’ diye soran arkadaşına ‘Cesaret edebilirler mi’ diye cevap veriyor.
‘Y: Son Adam’ hikayesindeki vebaya neyin sebep olduğu hakkında pek çok fikir var. Bunlardan biri bu kurgu dünyada Y kromozomunun milyonlarca yıldır kendi kendini kademeli olarak yok ettiği. Çok da kurgu değil aslında. Bu kromozom belki kendini bilimsel olarak yok etmiyor ama vücuda gelmiş haline olan saygıyı, sevgiyi, tüm insani hisleri yavaş yavaş tükettiği kesin.