Hep aynı korku filmi

23 Mayıs 2019

“Kadınların doğumdan ölüme kadar şiddet ve ayrımcılığa maruz kaldığı maalesef acı bir gerçektir. (...) Bizim bu açıklamayı yaptığımız anda bile dünyanın her yerinde binlerce kadın eşlerinden, babalarından dayak yiyor, hakarete maruz kalıyor, tecavüze uğruyor, hatta öldürülüyorlar. (...) Her üç kadından biri dövülüyor, cinsel ilişkiye zorlanıyor ya da taciz ediliyor. Kadın cinayet kurbanlarının yüzde 70’i erkek partnerleri tarafından öldürülüyor...”

Alıntı yaptığım bu metin, 2008 yılında şiddet gördüğü için boşanmak istediği kocası tarafından sokak ortasında öldürülen Fatma Babatlı’nın ardından yazılmıştı. 35 yaşında ve yedi çocuk annesiydi Fatma Babatlı, kocası Süleyman Babatlı hakkında neye yaradığı bilinemeyen bir evden uzaklaştırma kararı vardı. Bütün haberlerde altı çizildiği gibi “psikolojik sorunları vardı”. Bunu yazan arkadaşlara hep sormak istemişimdir: On yedi yaşında evlendirilip on sekiz yıl dayak yedikten sonra canına tak edip ayrılmak isteyen bir kadının değil de onu kurşunlayan kocanın “psikolojik sorunlarından” söz ederken hiç elleri titremez mi? Nasıl bir ezberdir bu?

Fatma Babatlı’nın annesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar taşıdı olayı, AİHM Babatlı’nın

Yazının Devamı

İzlandalı Hatari ve delikanlılık

20 Mayıs 2019

Eurovision epeydir bizim için ailece bir cumartesi akşamını ekran başında geçirip heyecanlanma umutlanma hüsrana uğrama ya da sevinme vesilesi değil. İçinde olmadığımız için neredeyse gelip geçtiğini bile fark etmiyoruz.

Bu sefer öyle olmadı ama. Bu sefer İsrail’de yapılan Eurovision Şarkı Yarışması Finali, bir Madonna’nın sahne şovu ve şok edici bir gelişme olan “yaşlanması” ile bir de yarışmada İzlanda’yı temsil eden Hatari grubunun puanlar verilirken açtığı Filistin bayraklı atkılarla bütün hafta sonuna damgasını vurdu.

Madonna konusunda denecek fazla bir şey yok, yirmi yaşındaki kadar çevik değil diye evde oturup torunlarına patik örmesini beklemiyorsunuz herhalde. Madonna her daim Madonna, yeni albümü “Madame X”in turnesiyle dünyayı gezmeye hazırlanıyor ve dua edin hepimizin altmışları onunki gibi olsun. Yetti bu “Aman Allahım o da yaşlanmış, ortalarda dolaşmayaydı da görmez olaydık bu halini” temalı yaş faşizmi.

Bu arada Madonna’nın da sahneye el ele çıkan dansçılarının birinin kostümünün arkasında Filistin, diğerininkinde İsrail bayrağı yer aldığını belirtelim. Mesajını vermekten de geri durmadı yani.

İzlandalı Hatari grubunun tavrı ise daha belirgindi. Dolayısıyla aldıkları

Yazının Devamı

Sanatla dolu bir ömre saygı duruşu

16 Mayıs 2019

Sanırım artık Hümeyra sevenler olarak şunu kabul etmemiz gerekiyor: Çok büyük bir mucize olmadıkça (o da nedir bilmiyorum) onu şarkı söylerken izleyemeyeceğiz artık. Kapatmış o defteri ve bundan mutsuz da değil. Belli ki yetmiş ona, birçok ilke imza attığı, şana şöhrete doyduğu müzik yılları.

Bize yetmemişse de elimizde plaklar var, kayıtlar var, “Sessiz Gemi”yi döne döne dinlemekle yetinmeyip araştırırsak keşfedeceğimiz bir dolu şarkısı olduğuna eminim. Zamanında kadri kıymeti az bilinen “Benim Şarkılarım” albümü plak olarak yayınlandı, ondan ve tabii şahane “Beyhude”den başlamanızı öneririm kazıya.

Galiba öyle uzayıp giden 180 dakikadan 58 bölümlük bir dizide izlememiz de çok mümkün olmayacak kendisini. Yorulmuş, sıkılmış, bezmiş görünüyor. Umudumuz dijital platformlarda tabii. Mesela ben “Şahsiyet”te ikisinin alıp götürdüğü bölümü izlediğimden beri Haluk Bilginer ile Hümeyra’yı birlikte izleyeceğimiz yeni bir işin hayalini kurmaktayım. Oyunculuk deyiniz, yıldız ışığı deyiniz, karizma deyiniz, böyle bir şey. Seyirciye armağan gibi bir bölümdü, neden yine olmasın?

Peki, müzik yok, dizi yok, yıllarını geçirdiği tiyatro sahnesi yok, ne yapacağız? Tabii ki Çağan Irmak gibi onun

Yazının Devamı

Anneler her şeyden vazgeçmesin

13 Mayıs 2019

Dün sosyal medyadaki anne paylaşımlarına baktım uzun uzun. Özel günler böyle geçiyor artık, Instagram’da. Bunun annesi hayatta ya da sağlıklı olmayan çocuklar, çocuğunu kaybetmiş anneler için nasıl bir üzüntü kaynağı olduğunu düşünmeyi
bir başka güne bırakalım, biz bugünün kutlamalarına dönelim.

Ne yapıyor insanlar, annelerinin en güzel fotoğraflarını paylaşıyorlar, onu onore etmek, güzel sözlerle anmak istiyorlar. Ama genel vurgu hep “cefakâr”lık hep “fedakârlık üstüne. Hayatta en kıymetlimiz olduğunu söylediğimiz annemizi tam da en mutlu etmek istediğimiz günde ona yakıştırdığımız sıfatlar bunlar. “Cefakâr anam, fedakâr anam”.

Annem ne harika bir hayat sürdü, gezdi, eğlendi, sefa sürdü, yok. Çok başarılı bir uçak mühendisiydi, üstün zekâlı bir fizikçiydi diye de övünmüyoruz annelerimizle pek. Onun takdir edilecek özellikleri hep bizim için yaptıkları. Bizim ve muhtemelen erkek olduğu için pek çok sorumluluktan azade olarak dünyaya gelen babamız için. Yoktan var eden, saçını süpürge eden, kahrımızı çeken, evi çekip çeviren, yemeyip yediren, giymeyip giydiren... Böyle bir şey anne. Hayata bunun için gelmiş adeta. Cefa çekip fedakârlık yapmak, kendi isteklerinden feragat etmek, bir

Yazının Devamı

Bir olmazsan bir bir gidersin

10 Mayıs 2019

Farklı yaş ve sınıflardan yedi kadın, görüp de görmezden, bilip de bilmezden gelinen bir sırrın etrafında toplanıyor. “Lal Hayal”de bütün bu kadınları başarıyla canlandıran Songül Öden’i izliyoruz

Zümrüt, 70 yaşlarında bir Nişantaşı hanımefendisi. Elit semtlerini istila eden ‘dışarlıklılar’dan şikâyetçi. Birini tanımak için ilk sorusu “Kimlerdensiniz?” Gözünün bebeği cerrah oğlu Cihan’ın parmağına yüzüğü takma “şans”ına erişen kadına; Lal’e de sorduğu gibi.

Safo, 16 yaşında bir hiphop’çı, Lal’in okul arkadaşı. Safire olan adını Safo yapmış. “Dans edersen seni öldürürüm” diyormuş abisi. Neyse ki askerde. Askerden dönünce evlendirecekmiş annesi Safo’yu. “Balkondan atlar öldürürüm kendimi” diyor, “erkek doğmak varmış”.

Elmas, Lal’in çocukluğundaki komşusu. Üst katta kıyamet koptuğunu duymuş da çıkmamış. Karı koca arasına girilir mi? Lal’in annesi, gözü hep mor gezermiş mahalledeki kadınların çoğu gibi. “Bacım” diyor, “buradaki kadınlar bilmiyor ki bir olmazsan bir bir gidersin”.

‘Erkektir, vurur’

Firuze, Sütlüceli bir kuaför. Hayırsız kocası Almanya’ya gitmiş, gidiş o gidiş. Çocuğuyla kalmış bir başına. Lal’in annesini genç kızlığından tanıyor. Gelin başını o taramış.

İnci, kadın doğum

Yazının Devamı

Gene taciz, gene aile

9 Mayıs 2019

Daha bir hafta önce, çocuk istismarlarında ailenin rolüyle ilgili konuşmuştuk değil mi? Cezalar caydırıcı olabilir miydi, yoksa mesele ailede mi bitiyordu? Konu “çocuğa sahip çıkarak”, onu göz önünden ayırmayarak, kapı önüne bile çıkartmayarak çözülür müydü?

Bu sık sık karşımıza çıkan ve yaşanan örneklerle de kendisini çürüten bir argüman. Geçen hafta mesela, iki sene önce çocuk taciziyle suçlanıp serbest bırakılan bir adamın bunu tekrar edip yakalanmasıydı örnek. O süreçte ilk taciz ettiği çocuk kalp krizi geçirip ölmüş, bilinen iki çocuk daha kurbanları arasına katılmıştı. Kim bilir aralarda fark edilmeyen, dile getirilmeyen neler yaşandı.

Çünkü çok iyi bildiğimiz gibi, her çocuk başına geleni anlatma gücünü ve cesaretini bulamıyor. Daha kötüsü, anlattığında karşısında ona kayıtsız şartsız inanan bir anne baba bulamayabiliyor. Tabii en fenası da zaten tacizci ailenin içinden biri olabiliyor. Yine aslında biliyoruz ki bu olasılık hayli yüksek ve maalesef “Bizde ensest olmaz efendim, iftira atmayın milletimize” yaklaşımıyla çözülmek şöyle dursun, daha da kangren haline geliyor mesele.

Düşünün ki çocuklarımızı çaresiz bırakıp, “Öleyim de hepiniz kurtulun” diyecek hale getiriyoruz. Bu

Yazının Devamı

İnsanlıktan sınıfta kaldığımızın videosu

6 Mayıs 2019

Birine, bir partiye, bir siyasetçiye, bir ideolojiye kızgın mısınız? Ondan sıkı bir intikam almanın çok kolay bir yolu var. Çekim yapabilen bir cep telefonuna sahip olmanız yeterli. Tabii bir de vicdandan, utanma duygusundan yoksun olmanız. Sonra çok başarılı ve inandırıcı olmasına da gerek olmayan bir kurgu yaparsınız, bir video çeker internete yüklersiniz, olur biter.

Dün sosyal medyada cirit atmaya başlayan “mülteciye işkence” videosunu görmüş olmalısınız. Güya Afyon’da bir ev, iki tane ne idüğü belirsiz adam elinde kemerle Afgan mültecilere vuruyor, galiz küfürler ediyor ve zorla “Atatürk” dedirtiyor, elleriyle “Altı ok” yaptırıyor. Oluyor size nur topu gibi bir “CHP’liler mültecilere işkence ediyor” videosu. Bir sürü insan da buna inanıyor, CHP’ye veryansın ediyor.

Allah aşkına bir dakika düşünelim, bu adamlar gerçekten CHP’li olabilir mi? İnsan inandığı, sevdiği birini, diyelim bu örnekte Atatürk’ü bir işkence unsuru olarak kullanıp böyle beşinci sınıf bir korku filmi çekip piyasaya sürer mi?

Ama çok şükür artık neyin yalan neyin gerçek olduğunu düşünmek demode bir alışkanlığa dönüştüğü için sen yapıyorsun, oluyor. Ciddiye alınacak tarafı da yok, çamur atacaksın, izi kalacak, o

Yazının Devamı

Oyun içinde oyun içinde oyun

3 Mayıs 2019

Tiyatro Hemhal’in ikinci oyunu “Tırnak İçinde Hizmetçiler”, parlak metni ve iki iyi oyuncusuyla bu sezonun en yaratıcı işlerinden biri

Abba’nın “Dancing Queen”i eşliğinde giriyoruz salona. Biz yerlerimizi bulurken, üzerinde parlak bir kombinezon olan genç bir kadın orta yerde dans etmekte. Etrafı toparlamakta olan hizmetçiye işaretle verdiği buyruklardan anlıyoruz, evin hanımı o. Kenarda askılarda asılı elbiseler var, soyunma odası burası hanımın. Eşyaların çoğu siyah zemine tebeşirle yazılmış veya çizilmiş durumda. Şurada “komodin” yazıyor, burada “ayna”, hatta şuralarda da “tükürük”ler. Tüküre tüküre temizliyor ortalığı hizmetçi. Hassas midesi kalkıyor hanımın.

Müzik susuyor, oyun başlıyor. Hanımefendi ile hizmetçi arasındaki; iktidar sahibi ile ezilen arasındaki inişli çıkışlı denge oyunu. Hanımefendinin hizmetçiyi hor gördüğü, alaya aldığı, hizmetçinin hepsini sineye çekip hanımının gözünün içine bakarken bir an ayağının tökezlemesi için fırsat kolladığı acımasız oyun.

Cinayetten esinleniyor

Aralarındaki söz düellosu kıyasıya devam eder, gerilim tırmanırken zil çalar, oyun biter. Aynı hanıma hizmet eden iki kız kardeşle; Claire ve Solange ile baş başa kalırız. Hanım evde yokken

Yazının Devamı