Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir filmde şöyle bir hikâyenin karşınıza çıktığını düşünün: 18 yaşında bir genç kız, diyelim adı Dicle olsun, günlerden bir gün amcasının cinsel istismarına uğruyor. Öz amcasının, babasının kardeşinin.

Ve bu amca, pek çok aile içi tecavüzcü gibi, yeğenini olanları kimseye anlatmaması için tehdit ediyor. Kız da onun durumundaki pek çok mağdur gibi, korkup susuyor.

Tabii böyle olunca kâbus devam ediyor. Hem de iki sene boyunca. Kızın artık canına tak edene kadar.

Filmde işte, mağdurun kaderinin döndüğü an bu andır. Yıllardır içine attığı sırrı açıklama cesaretini bulduğunda kurtulur, özgürleşir. Ailesine durumu anlatır, onlar kızın elinden tutarlar, kötüler cezasını bulur, iyiler kazanır.

Haberin Devamı

Peki gerçek hayatta ne oluyor?

Dicle dayanamayıp olayı amcasının karısına anlatıyor. Ondan bir medet umuyor. Ama bu bir film olmadığı için, yenge de pek çok ensest tecavüzcü karısı gibi kıza inanmak yerine kocasının yanında saf tutmayı tercih ediyor. Ne yapsın, yuvasını mı yıksın? Kesin kızdadır kabahat, o “tahrik etmiştir”.

Bu kez ailenin kalanına açıyor durumu Dicle, inanır mısınız, onlar da inanmıyor kızın anlatıklarına. İnanırlarsa kutsal aile yapısı çökmüş, o mukaddes çatı kafalarına yıkılmış olur çünkü. Hele bir de duyulursa maazallah? “Ailemizde öz yeğenine saldıran bir sapık var”ı kabul etmektense kızı susturup konuyu ört bas etmek herkesin işine geliyor.

“Konuşursan seni öldürürüz” diyorlar, Dicle de canını kurtarmak için yaşadığı şehri terk etmek zorunda kalıyor. Tehditler devam ediyor bir yandan, sonunda Hürriyet’ten Fevzi Kızılkoyun’un haberine göre, Dicle savcılığa giderek suç duyurusunda bulunuyor.

Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlatıyor. Soruşturma süredursun, aile de boş durmayıp kız hakkında ölüm fermanı çıkarıyor. Dicle bunun üzerine ikinci kez savcılığa başvurup korunmayı talep ediyor, “Öz amcam tarafından cinsel istismara uğradım, ailemle paylaşınca evlatlıktan reddedildim, amcamı savcılığa şikâyet edince de hakkımda ölüm fermanı çıktı. Ölüm korkusuyla sürekli şehir değiştiriyorum.” diyor.

Haberin Devamı

Nasıl bir çıkmaz, nasıl bir dipsiz kuyu? Ailesi tarafından Dicle’ye biçilen rol, tecavüze uğraması ve susması. Yarın öbür gün hamile kalırsa herhalde en iyi ihtimalle zorla biriyle evlendirilecek, daha büyük olasılıkla da bebeğiyle birlikte ortadan kaldırılacaktı. Aynı kaderi paylaşan pek çok genç kızımız gibi.

Biz de gülen gözleri ve yarın umutlarıyla gömüldükten sonra adını deftere yazıp “Unutmayacaklarımızdan biri daha” diye adalet isteyecek, amcanın ve kızlarına sahip çıkmak yerine ölüm fermanını imzalayan ailenin “iyi hal”den kurtulmaması için mücadele edecektik.

Şu an elimizde geç kalınmamış bir durum, erken davranıp sesini duyurmuş bir kurban var. O kadar acı ki “Öldükten sonra sahip çıkılmak istemiyorum, bana yaşarken sahip çıkın. Ben yaşamak istiyorum” diyor.

Artık yeter, şu şeytanın bacağı kırılsın. Bir kere olsun, katilini önceden bilip ihbar eden bir kadın yaşasın. Namuslarını “temizlemenin” yolunu kurbanı öldürmekte bulan lanet aile meclislerinin kirli planları ayaklarına dolansın bir kerecik.

Haberin Devamı

Yüzlercesini koruyamadık, Dicle’yi korumayı başaralım. Bu sefer de iyiler kazansın, kötüler cezasını bulsun, yeter artık.