Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Magazin dünyası bir süredir Ahu Yağtu ile meşgul. Cem Yılmaz’la evliliği, oğlu Kemal’in doğumu, babasının olmayacak açıklamaları derken, bu çok merak edilen hikaye iki seneyi doldurmadan sona erdi. Konuyla ilgili konuşmayan Yağtu ve Yılmaz dışında herkes kanaat sahibi...

Bir türlü Cem Yılmaz’a yakıştırılamadı

Cem Yılmaz ile Ahu Yağtu’nun düğünü 10 Mart 2012’de Pera Palace’ta yapıldı.

Ahu Yağtu ismini ne zaman duymuşuz diye geriye gitsek, yıl 2001, BBG Evi’nin sunucularından biri olarak görüyoruz onu. 23 yaşında o sıralar ve neredeyse 10 senelik model, bir senelik de evli. Hayata her anlamda erken başlayanlardan...

Bir türlü Cem Yılmaz’a yakıştırılamadı

Belki bunda mutlu bir ailenin çocuğu olmamasının da payı vardı. Bir an önce kendi kanatlarıyla uçmanın yollarını aramış ve her zaman ağırbaşlı, sakin, sessiz bir kız olmuştu. 11 Temmuz 1978’de İzmir, Karşıyaka’da dünyaya geldiği çekirdek aile, o dokuz yaşındayken dağıldı. Ahu’yu annesi Hülya Yörük’ün büyüttüğünü, baba Neşet Yağtu’nun kızıyla iletişiminin olmadığını ilerleyen yıllarda tüm Türkiye tatsız bir şekilde öğrenecekti. Öncesi, 14’ündeyken 43 kilo, 32 beden olarak modelliği başlayan, bacakları kalın görünsün diye tayt içine çorap giyen bir küçük kız... Giderek memleketin iyi mankenlerinden birine dönüşecek, çeşitli film ve dizilerde oynayacak ama hiçbir zaman ilk görüşte yüzüyle adının birleştirildiği bir şöhrete sahip olmayacaktı... Cem Yılmaz ile
Ümit Besen eşliğinde “nikah masasına” oturana kadar...

Vintage sevdası onu bu konuda söz sahiplerinden biri haline getirdi
Ortaokula İzmir Özel Fatih Koleji’ne başlayan Ahu Yağtu, balerin olmak istiyordu küçükken. Ama boyu uzun olduğu için konservatuvarı kazanamadı. Gaye Sökmen ile tanışması orta 3’teyken modelliğe başlamasını sağladı. Ortaokul bitince annesiyle birlikte İstanbul’a taşındılar ve okula Ata Koleji’ne devam etti. 20 yaşında Şahika Tekand’ın Stüdyo Oyuncuları’nda oyunculuk eğitimi almaya başladı. Ardından da Akademi İstanbul’a devam etti.
Önce BBG Evi’yle, ardından da “90-60-90” dizisiyle ekranlarda boy gösterdi. Bu arada henüz 22 yaşındayken avukat Doğan Akçura ile beş yıl sürecek bir evlilik yapmış, ayrılsalar da dostlukları baki kalmıştı. Yıllar sonra eski kocasının 50’nci yaş günü partisinde görülmüştü Ahu Yağtu.
“Kampüsistan” dizisi, “Savcının Karısı” ve “Kavak Yelleri”... Yıl 2008’di ve “30’unda üniversite öğrencisini oynuyor” haberleriyle geldi gündeme. Bu arada Second Chance adlı bir ikinci el mağazası açmıştı. Babaannesinin giysilerine, çantalarına olan merakıyla başlayan vintage sevdası onu giderek bu konuda Türkiye’deki söz sahibi kişilerden biri haline getirdi. Kartvizitine “stil danışmanlığı”, “moda editörlüğü” sıfatlarını da ekledi, evlendikten sonra auvintage.com adlı bir online ticaret sitesi açtı. Genel olarak ketumluğuyla bilinen Yağtu’nun en rahat konuştuğu konular bunlardı. Özel hayat ise her zaman tabu konularındandı. Bir gün bu kadar merak edileceğini tahmin bile edemeyeceği dönemde dahi...
2011’de, oyunculukla ilgili atölye çalışmalarına katılmak üzere New York’a gitti. Dönüşünde oynadığı “Aşk ve Ceza” en çok ses getiren işlerinden biri oldu. İlk (ve şimdilik son) talihsiz sinema deneyimini “Bir Avuç Deniz” ile yaşadı. Tabii ki filmin aldığı eleştirilere dair son derece politik cevaplar verdi; “Beğenen de oldu, beğenmeyen de, ben inandım ve elimden geleni yaptım” gibi...
Bu arada yaş da kemale erdiği için röportajların ana maddelerinden biri evlilik ve çocuk olmaya başlamıştı. Yanıtı istikrarlıydı: Evet, aile kurmak istiyordu. Ama herhalde bunun bu kadar çabuk olacağını kendisi de tahmin etmiyordu.
Cem Yılmaz ile ilk fotoğrafları yayımlandığında yıl 2010’du. Ahu Yağtu ile Cem Yılmaz’ın eski sevgilisi Cansu Dere’nin arkadaş olduğu biliniyordu, aşk dedikoduları derhal yalanlandı. “Cem’i yedi yıldır tanıyorum, arkadaşım” demişti Yağtu, “Yeni başlayan bir ilişkim var ve mutluyum.” Nitekim bir sene kadar ikiliden yeni haber çıkmadı. 2011’in son günlerinde atılan “Ve yakalandılar” başlıklarına kadar...
Sonrası zaten çorap söküğü gibi geldi... Cem Yılmaz’ın İzmir’e Ahu Yağtu’nun babasıyla tanışmaya gitmesi... 10 Mart 2012’de Pera Palace’ta yapılan düğün...
2 Ağustos’ta dünyaya gelen oğulları Kemal... Ve senaryolar, senaryolar... Cansu Dere’nin (ki bunda şaşılacak bir şey yok tabii), Berrak Tüzünataç’ın ve daha bir dolu ismin Ahu Yağtu’ya cephe aldığı haberlerini baba Neşet Yağtu’nun bebek sonrası İzzet Çapa’ya yaptığı korkunç açıklamalar izledi. Önce “arkadaşının sevgilisini ayartan kız” oldu Ahu Yağtu, ardından “hayırsız evlat” ve her koşulda “servet avcısı”... Nedense Türkiye onu Cem Yılmaz’ın yanına yakıştıramadı bir türlü. Bir de kameraları gördüğünde gülüp bir şeyler söylemediği, bebeğini kapıp kanal kanal dolaşmadığı, gazetelere Cem Yılmaz’ın ne müthiş bir koca olduğunu anlatmadığı için sinir bozuyordu. Bir şekilde “sıkıcı” geliyordu her söylediği. “Cem Yılmaz nasıl bir âşık?” sorusuna en fazla “ilgili ve güldüren bir baba” olduğu cevabını veriyordu mesela. Kullandığı dil bir annenin diliydi, âşık bir kadının değil. Bu sefer geliyordu “Cem Yılmaz’ın suratsız karısı” haberleri... “Yüzünden düşen bin parça”ydı, “Ağzını bıçak açmıyor”du, “Bu ne öfke?”ydi, ayrıca da “Ne rüküşlük?”tü... Bunların tamamı muhtelif magazin programlarının Yılmaz-Yağtu çifti haberlerinden alınma... El ele görünseler bile “Eller zoraki birleşti” diye veriliyordu haber.

Boşanma haberi gelince medyada en acımasız yorumlara maruz kaldı
Neticede bir şekilde olmadı, oldurulamadı. Evlilik kendi içinde hangi sebepten çatırdadı bilinmez ama galiba son yılların en çok “beklenen” boşanma haberi, 2013’ün son günlerinde geldi. Her zamanki gibi suskun kalmayı seçen Ahu Yağtu da sanalından gerçeğine her türlü medya ortamında görülmüş en acımasız yorumlara maruz kaldı. Sadece Ekşi Sözlük’ten birkaç Ahu Yağtu maddesi, bu konuda ne kadar acımasız olunabildiğini göstermeye yeter: “Cem Yılmaz’ın çocuğunu dünyaya getirmek için kullandığı manken eskisi”, “Bulmuş da bunayan kadın”, “İki yıla bile ulaşmayan, bir eli yağda bir eli balda evlilik yaşayıp, boşanırken de üç daire, lüks bir cip ve yüklüce bir nafaka alan kadın”, “Sevgili Cem Yılmaz, mala gelen cana gelmesin. Neyse ki kurtuldun ondan diye bahsedeceğim kız”, “Az zamanda çok işler başarmış, bir ömür ihya olmuştur”, “Hem arkadaşına ihanet eden hem de Cem Yılmaz’ı elinden kaçıran kadın olarak ün salan kişi”...
Hep birlikte Cem Yılmaz’a “tongaya düşmüş, çok şükür kurtulmuş saf delikanlı” muamelesi yapıyoruz özetle. Bunun kendi seçimlerini yapabilecek zeka ve yaşta bir adama da ayıp olduğunu hesaba katmadan... Ahu Yağtu kadınların tek derdinin zengin bir koca bulup nikahı basmak olduğuna inanan yaygın görüşün ne ilk ne de son kurbanı. Onun şanssızlığı, göz önünde olup çok ünlü birinden çocuk doğurmak. Sıradan bir Ayşe hanım olsaydı, sadece meraklı ve fesat “komşu teyzelerin” diline düşecekti, şimdi
bu dedikodu ağı daha büyük kitlelere yayılmış durumda. Yapacak bir şey yok... Bu iştahın dinmesini beklemekten başka...

Haberin Devamı

Oğlundan ilk hediye

Haberin Devamı

Ahu Yağtu ile Cem Yılmaz hakkında çıkan az sayıda “mutlu” haberden biri, daha oğulları Kemal doğmadan önce Cem Yılmaz’ın eşine yaptığı sürpriz doğum günü partisiydi. Cem Yılmaz, Osmanbey’deki Aztek’i kapatmış
ve eşi için üzerinde Safinaz ve Kabasakal olan bir pasta yaptırmıştı. Doğum günü notu, doğmamış oğullarının ağzındandı: “Nice yıllara annecim. Kemal”.

Haberin Devamı

İlk bombayı babası atmıştı

İlişkileri, evlilikleri konusunda ilk günden beri fazla konuşmamayı seçen Yağtu-Yılmaz çiftinin bebek sevinci, daha ilk günden baba Neşet Yağtu’nun İzzet Çapa’ya verdiği röportajla gölgelenmişti.
Yağtu, Cem Yılmaz ve ailesinin kendisine cephe aldığını iddia etmiş, nikahta geri planda kaldıklarını, damatlarının onların yüzüne bile bakmadığını, “kargo gibi gelip gittiklerini” söylemişti. Yılmaz’ın annesi için “geniş sfenks” sıfatını kullanırken, “Düğün hariç her şeyi ellerine yüzlerine bulaştırdılar”, “Cem adliye duvarı gibi bir suratla geldi, ne bana ne Ahu’nun ailesinden başka birine günaydın bile demeden doğru kendi ailesinin yanına gitti”, “Ben biat etmedim onlara... O potaya girmem, özgür bir insanım. Ahu biat etti ama”, “35 sene sonra yepyeni bir Ahu’yla karşılaştığım için şaşırmış durumdayım. Benim yetiştirdiğim kız değil bu”, “Yüreğim sünger gibi. Ne torun, ne evlat sevgisi bıraktılar, şu anda çağırsalar bile gidip torunumu kucağıma almam” gibi cümleler kurmuştu.
Çift, bunlara da cevap vermezken, “yakınlarına dedi ki” ibaresiyle basına ulaşan haberler, Ahu Yağtu’nun dokuz yaşındayken annesinden ayrılan babasını yıllardır görmediği, Cem Yılmaz’ın hatırı için gidip rızasını aldığı, “Bana babalık mı yaptı ki şimdi konuşuyor? Çocuk sevincimizi kursağımızda bıraktı” dediği yönündeydi.

Ceketini alıp gitti mi?

Ortada her detayı merak edilen bir evlilik olur da boşanmada kimin ne alıp verdiği konu olmaz mı? Ahu Yağtu’nun Cem Yılmaz’la oturduğu evden sadece özel eşyalarını, giysilerini ve oğlu Kemal’in oyuncaklarını götürdüğü haberleri, gazetelerde “Ceketini alıp gitti” şeklinde yer buldu. Bunun yanı sıra Cem Yılmaz’ın ayrıldığı eşine üç ev, bir araba, oğluna ise ayda 15 bin lira nafaka verdiği söylenmekte.