Süper Lig’in marka değerini (!) dilimize dolayıp dudak büküyoruz ya… Yine de heyecan dolu, oyun akışına, gollere ve sonucuna saygı duyulacak maçlar oynanıyor… Göztepe-Trabzonspor (2-4) Kayserispor-Konyaspor (2-3) gibi… Alanyaspor-Fenerbahçe (2-5), Adana Demirspor - Sivasspor (2-3) gibi maçlar… O oyunların ortak özelliği takımların skor tabelasına razı olmaması, skoru değiştirmek için inanılmaz çaba göstermesi ve alkışlanacak gollerle akışı tersine çevirmeleriydi.
Galatasaray-Beşiktaş derbisi o maçlara benzemedi… O maçlar iki tarafın da birbirine meydan okuduğu maçlardı. Derbi ise tek taraflı bir karşılaşma oldu. Nou Camp’da Barcelona’ya taş koyup yenilmeden, gol yemeden, gol pozisyonlarına da girerek kıymetli bir beraberlik alan Galatasaray, sanki maçın üçüncü devresini oynuyormuş gibi uyumlu, enerjik, yüksek tempolu bir gösteri takımı gibiydi. Beşiktaş, rakibine ayak uyduramadı. Baskıya karşı direnmek istedi, beceremedi… Dahası, Atiba, Ghezzal, Teixeira gibi güvenilir kaliteli
Merkez Hakem Kurulu’nun sezonun bitimine 10 hafta kala aldığı karar, Türk futbolunda “tepeden inme” bir depremin sonucudur. Dipten gelen dalga değil, üstten gelen bir darbe!
FİFA’daki gururumuz Cüneyt Çakır, ülkenin en iyi hakemi Fırat Aydınus ve yıllardır futbolun yükünü çeken usta hakemler bir kalemde silinip atılmıştır.
MHK Başkanı Ferhat Gündoğdu ile konuştum. Şok yaratan radikal kararı “Performans, yıpranma ve gençleştirme” gerekçeleriyle aldıklarını söyledi. Bir anda işsiz kalanlar için de “Sözleşmeleri bulunan hakemlere hak ettikleri tazminat da ödenecektir” dedi. Daha fazla konuşamadık. Onu zorlamadım.
Sezonun en arızalı hakem olaylarını zaman zaman yazdım. Hakem camiasını en iyi bilenlerden Cemal Ersen de “gidişatı” önceden görüp uyaran, olayların ardındaki gerçeği aydınlatmaya çalışan arkadaşımız. O gerçeklere baktığımızda söylememiz gereken ilk şey “hakeme saygının” sıfırlandığı olmalıdır. Adı konmayan “itibarsızlaştırma” önlenememiştir. Futbolun
Süper Lig’in hemen bütün takımlarında farklı stoper öyküleri var. Kimisi güven veriyor, kimileri de takımlarının uğradığı kayıplarda acemilik, beceriksizlik ve oyun görüşünün yetersizliğiyle acı çekiyor… Beşiktaş’ın stoperi Serdar Saatçi onlardan biri. Geçen hafta Türkiye Kupası’nda Montero’nun üst üste hatalarıyla Kayserispor’a yenilip elendikleri maçtan sonra Vida’nın sakatlığı da sürerken Serdar Saatçi’ye fırsat doğdu. Başakşehir maçında Welinton’la savunmanın göbeğini paylaştılar. Maalesef ilk golde Trezeguet’ye attığı top (ve gol) çevre kontrolündan uzak, panik halinde bir savurmanın sonucuydu… Bunu bir kenara not edelim…
Beşiktaş şoku çabuk atlattı. Başakşehir’in golüne Can’ın asisti ve Güven’in golüyle yanıt verdi. Beşiktaş takım goller atılana kadar kendi yarı alanında Ersin ve “eksikli” savunmanın kendi aralarındaki yararsız, amaçsız paslarıyla sıkıcı, kaçak bir oyun oynadığını gördük. Oyunun
Kayserispor Teknik Direktörü Karaman, ister düşme hattında olsun, ister üst sıralarda yarışsın, final maçları oynasın; her döneminde, her takımla 4 büyükleri yendi, onları hayal kırıklığına uğrattı. Şimdi de üçüncü Türkiye Kupası için iddialı...
Alınmasınlar, darılmasınlar... Onun için “BÜYÜKLERİN BÜYÜK KORKUSU” diyeceğim.
İster düşme hattında olsun, ister üst sıralarda yarışsın, final maçları oynasın. Çalıştığı her dönemde, her takımda onları yendi, hayal kırıklığına uğrattı.
Hikmet Karaman... Kayserispor Teknik Direktörü.
4 Şubat 2022’den 2 Mart 2022’ye kadar öylesine çılgın bir koşu yaptı ki, pes yani!
Sarsıntılı yolculuk ve sarsan sonuçlar iç sahada Hatayspor maçıyla başladı... 4-3 ile de olsa zor maçı kazandılar! Maraton iyi başlamıştı ama, Türkiye Kupası ile Süper Lig’in iç içe geçtiği süreç başlıyordu... İstanbul’da tek maçlık son 16 turunda Fenerbahçe’yi yendiler ve çeyrek finale çıktılar.
Türkiye Futbol Federasyonu’nun görev ve yetkilerini “zorluk derecesine göre” sıraya koysak, kendi adıma tek sözcükle “hakem”i en başa yazardım.
Spor gazeteciliğindeki gözlemlerim, analizlerim ve anılarım, maalesef beni bu noktaya getirdi.
Uzatmadan son tuhaf uygulamaya bakalım:
Bu ülkenin en iyi faal hakemi Fırat Aydınus, 11 Şubat 2022’de İzmir’de oynanan Altay-Rizespor maçını yönetti.
İki takımın da çok aradıkları golü bir türlü atamadığı maçta Aydınus VAR çağrısıyla bir Rizespor atağını inceleyip penaltı olmadığına hükmetti.
Pozisyon sırasında, konuk takım oyuncularının “penaltı” itirazlarına karşı, oyunu devam ettirmişti Aydınus. VAR çağrısında da kararını değiştirmedi.
O cuma akşamı maç İzmir’de oynanırken Riva’daki VAR merkezinde Aydınus’a görüntüyü inceleme çağrısı yapan VAR hakemi Volkan Bayarslan’dı.
Süper Lig’in iki kaliteli takımı karşı karşıya… İkisi de alıştıkları istikrarlı sonuçları sürdüremiyor. Ummadıkları puan kayıplarıyla hesapladıkları yerin gerisine düşmüşler. Yine de Sivas-Beşiktaş maçlarının farklı heyecanı var. Bu heyecan skora da yansıdı dün. En iddialı dönemlerinde kendi evlerinde yenilip, deplasmanda kazandıklarına da tanık olduk. Sivasspor’un başında Beşiktaş’ın efsane kaptanı Rıza Çalımbay var. Önder Karaveli de kaptanlığına ve antrenörlüğüne saygı duyduğu Rıza hocaya karşı özel kariyer sınavına çıktı ve kazandı.
Sivasspor’da Max Gradel yok… Beşiktaş’ta Larin, Pjanic, Rıdvan, Oğuzhan, İstanbul’da kalmış. Son anda Vida da boyun ağrısıyla tribüne çıkıyor.
Tamam, “Karakartal”, biliyoruz da… O kadar kara da değil yani. Takım, beyazsız formayla, “kapkara” çıkıyor maça. Yeni Zelanda sporcuları gibi... Onlar da spor dünyasında formalarından dolayı “All blacks” (Kapkara) diye tanınıyorlar, malum!
Beşiktaş için ters rüzgarla başladı
Türkiye Futbol Federasyonu Ana Statüsü’nün 74/10 maddesini okuyarak başlayalım: “Yayın hakları ihalesi, yürürlükte bulunan yayın lisans sözleşmesinin sona ermesinden en erken bir yıl, en geç altı ay önce yapılır.”Türkiye Futbol Federasyonu Ana Statüsü’nün 74/10 maddesini okuyarak başlayalım: “Yayın hakları ihalesi, yürürlükte bulunan yayın lisans sözleşmesinin sona ermesinden en erken bir yıl, en geç altı ay önce yapılır.”Sezon sonunda yayın lisans sözleşmesi de bitecek. Sezonun bitmesine üç ay var…Dün, bugün yarın derken TFF kendi ana statüsünün gereğini yerine getirmekte en azından üç ay geç kalmış. Süreyi aşmış… Hukuk açısından daha pazarlıklar, teklifler, revizeler başlarken açığa düşmüş durumdasınız. Anlaşma aşaması bitip sözleşmeler imzalansa dahi, günün birinde bu gecikme nedeniyle bir iptal davası açılabilir. Olasılık çok düşük ama, hukuk kapısı açık.Sadede gelelim… Futbolumuzun
Maçın sonucuna bakmadan Beşiktaş’a bakalım: Süper Lig’e hala “son şampiyon” olarak devam eden Beşiktaş, unvanını unutmuş görünüyor. Üretkenlikten, coşkudan, heyecandan, tempodan ve koşudan uzak bir ekip olmuşlar. Bu muhteşem (!) dönüşü nasıl başardılar, bilmiyoruz. Ortada görünen kısır ve inançsız bir oyun. Bastırıyorsun, rakip savunmayı abluka altına alıyorsun ama, hepsi o kadar!
Evet, Beşiktaş maça farklı biçimde yoğun bir baskıyla başladı. İlk şutu Necip’le attılar, kalecide kaldı. Sonrasında Kenan, Güven, Teixeira, artık kim oralara geldiyse, Welinton bile, topa vurdular mı, evet vurdular. Peki bunlar şut muydu? İstatistikler öyle diyor, kusura bakmayın ben diyemiyorum.
Yine de olumlu görünen ufak-tefek şeyler var. Kerem Kalafat örneğin: O da Rıdvan ve Ersingillerden... Beşiktaş’ın genç üretimi... Rossier sakat ya, onu aratmamak için elinden geleni yapıyor. Rosier iyileşip takıma dönebilir ama söyleyelim, artık sorun çıktığında Necip Uysal’a değil, Kerem’e kalacak forma. Dün dikkat ettim;