Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türk sporunun garip çelişkileri var. En göze batan çelişkilerden biri, başarı gösteren hemen her sporcunun, spor adamının, antrenörün olmadık nedenlerle törpülenmesi. Takımların ve kulüplerin anlaşılmaz fesatlıklarla yıpratılması.
Süreyya Ayhan da bunlardan fazlasıyla payını aldı.
Hiç unutmuyorum, Japonya’dan dönüşte Dünya Kupasını birlikte izlediğim sevgili dostum Deniz Gökçe, bir gün telefonu açıp dertlendi: "Kimse gerçeği araştırmıyor, sadece boşlukta ahkam kesiyor. Şimdi de Süreyya’ya taktılar. Çalışmıyor diye suçluyorlar. Oysa kızcağız, Erzurum da yüksek irtifada koşuyor, Karaman da, Türkiye’nin en iyi pistinde hız kazanıyor."
O günlerde biliyordum ki, Süreyya Avrupa’da göz kamaştıran bir derece yapacak. Çünkü Deniz Gökçe, bana antremanlarda iki kez kendi rekorunu yenilediğini söylemişti. Kesin dört dakikanın altına inecekti Süreyya.
Ama kızcağızın dereceleriyle değil, gönlüyle ilgilendiler. Antrenörüyle ilişkisinin ayrıntılarına girdiler. Ortalarda görünmeyip, medyadan uzak duruşunu sanki dopingden dolayı "müsabakalardan kaçıyor" izlenimleriyle donattılar.
Şimdi herkes Süreyya’ya övgü peşinde. Türk atletizminin Süreyya ile kazandığı gururdan pay çıkarmak istiyorlar. Yemezler!
Bırakın Süreyya’yı. İnandığı, bildiği gibi koşsun. Sadece Süreyya’ya bakıp o başarının ardındaki kişilere ve kurumlara da kör kalmayın! Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Celal Doğan’ın, dostum Deniz Gökçe’nin ve GSGM Genel Müdürü Kemal Mutlu’nun desteklerini takdir edin. Yücel Kop’un da bir antrenör olarak Süreyya ile birlikte kendisini geliştirmesine saygı duyun.
Özetle, gölge etmeyin. Bu kızla uğraşmayın. Bu ülkenin gelecekteki Süreyyalarını usandırmayın, aşındırmayın, korkutmayın.