Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Buna ne derseniz deyin... İster 100. yıl mutluluğu, ister İnönü’de taraftarla buluşmanın coşkusu. Mutluluk ve coşku yan yana gelince duygular öne çıkıyor. Hele, takımda özlenen çocuk Sergen Yalçın da varsa! Beşiktaş, elbette coşkuyla, kazanmak için oynuyor... Hücum ediyor, gol arıyor. Ama bunun adına futbol demek mümkün değil. Futbol diyebilmek için futbolu bütün yönleriyle oynamanız gerekir. Hele siz büyük bir takımsanız oyunu kontrolünüze almalı, topa sahip olmalı, savunma - hücum dengelerini de maçın her dakikasında, sahanın her yerinde korumalısınız.
Beşiktaş böyle yapabildi mi? Futbol oynayabildi mi? Hayır... Savunma, kontrolünü kaybetti. Ronaldo’nun geriden topla ileri çıkıp, beş şut atması güzeldi de, bu kadar öne fırlayıp rakibin kontralarına zemin hazırlamak neyin nesiydi?
Sembolü Kartal... Ama bu takımın kanatları yok. Geçen hafta Niyazi, bu hafta da Tamer, sağ kanattan ne haber? İbrahim sol bek mi, sol kanat oyuncusu mu, sol açık mı, kaybettiği toplara üzülür mü, üzülmez mi? Bunları bilmem ama sol kanadın da etkin olmadığını biliyorum.
Ön liberoda Tayfur yalnız... Sanırsınız ki, orta alanın savunmaya dönük tek görevlisi o. Tümer ne yapar, bol bol top kaybetmekten, pas yanlışından başka?
Kocaelispor sahanın her yerinde var. Adam paylaşımı, alan paylaşımı, hücumda top kullanma, geriye çekilip tekrar kontraya çıkma... Hele bir Volkan var ki, tek sözcükle Avrupa! Bu kadar çağdaş anlayışla hem hücum, hem savunma... Adam tek başına en az dört kez arkadaşlarını gol pozisyonuna soktu, herkesin ağzı bir karış açık kaldı. Kocaelisporlu futbolcuların hepsine aferin, ama en büyüğü Volkan’a!
Cordoba’nın golü yiyeceği zaten beş dakika öncesinden belliydi. En az iki kez soluk soluğa, düştüğü tuzaktan güç halle çıkıp golü önledi. Ama Lazarov’un vuruşuna artık birşey diyemezdi!
Lucescu değişiklikleri erken yaptı. İyi yaptı ama henüz hazır olmayan Sergen’i de Çin ordusunun içinde yalnız bıraktı. Kalabalık Kocaelispor çemberinden çıkıp, istediklerini yapamadı. Yine de gayretliydi. Bir kafa vuruşu direkten döndü. Takımın maestrosuydu. Ama yoruluyordu.
1 - 0 yenilgiden çıkıp zamana karşı savaşarak ısrarla, inatla çözümleyici cinliklerle değil, deli gibi yüreklerle duvara karşı atak üstüne atak deneyip bu galibiyeti almaları, herşeyden önce takım olduklarını gösterir. Takım oyununda eksikleri olsa da takım ruhu ve paylaşımda fazlaları var. Zaten o fazlalık Ahmet Yıldırım’a ve Ahmet Dursun’a golleri attırmadı mı? Ancak, bu büyük piyangoyu kazanmak için her zaman takım ruhu ve şans olmayabilir, dikkat! Arada Pancu’yu da unutmayalım. Kaçırdığı bir yüzde yüz gol pozisyonunun dışında üç puanı getiren asist yine Pancu’dan. Aferin ona.
Maçın sonu kargaşalı oldu. Hikmet Karaman, Ünsal Çimen’in uzatmayı da uzattığını, oyuncu değiştirmesine izin vermediğini, son golden önce kalecisine yapılan faulü görmediğini iddia ediyordu. Belki haklıydı ama bu tepkiler fazlaydı. Spor ve sportmenlik dışıydı!