Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


1956’daki Macar zaferini yıllarca konuştuk, yazdık, çizdik... Başarının üzerinden yıllar geçti. O galibiyet giderek tekrarı olanaksız bir masala dönüştü. Sevinelim ki, o yılları artık geride bıraktık. 1996’dan beri Milli Takım başarıya süreklilik kazandırdı, yavaş yavaş uluslararası ölçülerde değer ifade eden istatistikler oluşturmaya başladı.
Önümüzde yarınki Senegal maçı var... Senegal maçı, futbolumuz açısından olağanüstü değer ve önem ifade ediyor. Çeyrek finali kazanmanın ötesinde, yarı finale ulaşmanın da ilerisinde... Daha fazlası olan bir fırsat bu!
Senegal maçını kazanabilirsek, Türk Futbolu’nun uluslararası ufukları daha da genişleyecek. Daha çok Türk futbolcusu Avrupa takımlarında oynayabilecek. İnanıyorum ki, Dünya Kupası’ndan sonra takımlarında forma sürekliliği kazanamayan gurbetçilerimiz, ilk on bir için daha fazla şans bulacaklar. Asıl önemlisi, Türk antrenörleri için de yeni ufuklar açılabilecek. Yakın zamanda Fatih Terim’i izleyen genç meslektaşlarını birçok ülkede görebileceğiz.
Teknik Direktör Şenol Güneş ve yardımcıları ile futbolcularımız, elbette Senegal’i iyi analiz edeceklerdir. Biz de kendi açımızdan Afrikalı rakiplerimizi okumaya çalışalım... Senegal, Japonya gibi disiplin ve enerji futbolu oynamıyor sadece. Bunlarla birlikte fazlasını ortaya koyuyor. Hem fizik bakımından sağlam ve dirençliler, hem de teknik yetenekleri üst düzeyde. Bireysel becerileri, fazlasıyla yaratıcı oyuncuları var. Afrika Eleme Grubu’nda sekiz golü imzalayan El Hadji Diouf (11), görünen takımın en yaratıcı oyuncusu... İsveç’i normal sürede ve uzatmada attığı iki golle saf dışı bırakan Henri Camara (7) da yaratıcı ve skorer oyuncu... Senegal’in asıl kozu Auxerre’de oynayan Khalilou Fadiga (10) olacak. O gerçek bir lider. Bruno Metsu’nun saha içindeki asistanı diyebiliriz. Senegal de 2002 Dünya Kupası’nda geçerliliği bir kez daha kanıtlanan dörtlü alan savunması yapıyor.
Milli Takım, Kore sürecinde tartışılan savunma sorunlarını aşmış görünüyor. Emre Aşık’ın da oynayabilecek durumda olması Güneş’i rahatlatacak. Bu maçta orta alanımıza çokça iş düşecek. Ön libero Tugay’ın yanında Emre Belözoğlu’nun görev alacağını sanıyoruz. Hakan Şükür ve Hasan Şaş, Yıldıray Baştürk’ün yaratıcı katkılarıyla Senegal’i tehdit edecekler.
Garip bir çelişkimiz var... Oyunda en zayıf yanımız sağ kanat... Fatih Akyel ve Ümit Davala rakip ataklarında çok gedik veriyorlar. Gelin görün ki, Ümit Davala’nın attığı iki gol bu açıkları fazlasıyla örtmeye yetti. Senegal’in Diouf ve - oynarsa - Fadiga ile oradan yükleneceğini de unutmamamız gerekiyor.
İki takımın da benzer özellikleri var. Yaratıcılık ve hırçınlık... Birincisinde rakibimizle yarışabiliriz... Ama hırçınlık? Asla... Burada yeterince hırçınlık yaptığımızı sanmıyorum. Fazlası zararlı olur.
Kanımca maç ortada! Yeterlilik duygusuna kapılmazlarsa, 1991 Akdeniz Oyunları’ndan beri bize her türlü güzelliği yaşatan emektarlarla yakın geleceğin yıldızları, bayrak formayı doruklara taşıyabilirler.
Neden olmasın!