Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Galiba bizim kaderimiz bu. Kuşkudan korkuya, korkudan coşkuya savrulup gidiyoruz. Hayallerimiz, ümitlerimiz ve gerçeklerimizle barışıp, bir türlü dengeli ve normal yaşayamıyoruz. Kasım ayından beri Dünya Kupası’nda Brezilya’yı "çantada keklik", finali de bir tür "gerçeklik" olarak birbirimize sattığımız sanal dünya düşüncelerimizi Kore’de bir anda unutuverdik. Gerçeklerle karşı karşıya kalınca kuşkulandık, korktuk, ürperdik... Sorun çıkınca en ilkel toplumların yaptığı gibi çözüm aramak ve önermek yerine çabucak birbirimizi yedik.
Futbolcuların medyaya tavrı, medyanın Şenol Güneş’e, Şenol Güneş’in de medyaya karşı bakışı pek hoşça ve dostça olmadı. Brezilya maçında başlayan hatalar Kosta Rika maçında da sürdü. Dün dahi tekrarlandı.
Haydi dönelim düne. Golü atsa dahi sormaktan kendimi alamıyorum.
Acaba kırık, dökük, suskun ve durgun oynamaktan kendini alamayan Ümit Davala’nın orada ne işi vardı? Başka yanlış ve hata sıralayıp pişmiş aşa soğuk su katmayacağım. Can Çobanoğlu’nun, Şenol Güneş’in ve Hakan Şükür’ün yaptığını yapmayacağım. Onlar kavga etmek yerine işlerini yaptıkları zaman hatalara rağmen bu Dünya Kupası’nda yollarının bitmediğini gösterdiler. Umarım kendileri de görmüşlerdir.
Golleri erken bulduk. Bu dünyanın yeni takımı acemi Çin karşısında Hasan ve Bülent’le ağlara çabuk dokunduk. İlk 10 dakikadaki bu skor artık gözümüzü Brezilya - Kosta Rika maçına çevirmemizi gerektirdi.
Aman Tanrım o da neydi! Biz 2-0’ı korumaya çalışırken bir ara Brezilya sadece 3-2 öndeydi. Sanki yüreğimize ateş değdi. Çünkü bu hâl bizi değil, latin rakibimizi Japonya’ya ulaştıracak nitelikteydi. Taa 71. dakikaya kadar tek santrfor oynayıp bir saat boyunca oyuna Çin’i ortak ettik. Kendi kendimize azap çektirdik. Neyse ki sonra İlhan girdi, Hakan ile birlikte Hasan Şaş’ın ve Emre’nin de katkılarıyla oyuna bizim adımıza bir üstünlük getirdi. Korktuğumuz seksen küsuruncu dakikalarda çok şükür gol yemedik, sahanın en sınırlı performansına sahip Ümit Davala ile golleri üçledik.
Kulübemize, basın dahil tüm tribünlerimize ve VIP localarında birbirinden uzak oturan yüksek temsilcilerimize barışı getirdi bu gol. Brezilya da atıyordu golleri, bol bol! Artık coşuyorduk, sevinçten uçuyorduk. Savunmada Çin’e karşı hiç zorlanmadan, Tayfur’u da alıp, orta alanda teslim olmadan Dünya Kupası Stadı’nda yavaş yavaş dünyaya kendi fotoğrafımızı veriyorduk.
İnanıyorum ki, 70 milyon da birbiriyle barışmış, kaynaşmış, sevinç dolu bir kitleydi.
Peki dostlar sormaz mıyız birbirimize:
Düne kadar o öfkeli, kırgın, kızgın, kavgacı ve perişan halimiz neydi?