Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



1991 Akdeniz Oyunları finali... 1993 Akdeniz Oyunları şampiyonluğu... 1996 Avrupa Şampiyonası Finalleri’ne katılma hakkı... EURO 2000’de çeyrek final... 2001’de (48 yıl sonra) Dünya Kupası vizesi...
Hepsi de gerçekti, hepsi de ilkti...
Yaşandı ve bitti...
Ogün Altıparmak’dan Sergen Yalçın’a... Tugay Kerimoğlu’ndan Tayfur Havutçu’ya... Suat Kaya’dan, Abdullah Ercan’a...
Ve ille de Hakan Şükür’e, hepimiz saygı duymalı, teşekkür etmeliyiz.
Hepsi de birer kahramandılar.
Hepsi de yoruldular!
Zaman hızla akıp gitti. Yıllar ne çabuk geçti!
Şimdi o yorgun kahramanlarla yola devam etmek, onlarda ısrar etmek - Tanrı yollarını uzun etsin - Dünya Kupası’nda alacakları sonuç ne olursa olsun doğru değildir, yanlıştır. Gelecekten zaman çalmak, oyalanmak ve aldanmaktır.
Şimdi gerçeğe bakalım. Bülent Korkmaz (34), Abdullah Ercan (31), Hakan Şükür (31), Tugay Kerimoğlu (32), Arif Erdem (30), Tayfur Havutçu (32), Ergün Pembe (30) ile yola devam edersek, onları daha çok yıpratır, daha çok üzer ve üzülürüz. Kaldı ki, ağabeylerinin rüyalarında göremeyeceği onur doruklarına doymuşlardır. Hepsinin hakkı helal olsun. Hak ettiklerini trilyonlarla almışlardır.
Bırakalım onları... Kulüp formalarıyla kariyerlerini huzur içinde, istedikleri gibi sürdürüp tamamlasınlar. Bayrak takımın, milli formanın kahramanları olarak anılsınlar. Saygı görsünler, örnek olsunlar.
Şimdi devrim zamanı... Milli forma artık yeniden bir takım bütünlüğünü, taze enerjileri ve yeni yıldız adaylarını kazanmalı, Avrupa 2004 elemelerinde cesaretle yola çıkmalıdır. Alpay Özalan, Okan Buruk, Ümit Özat, Hasan Şaş, Hakan Ünsal, Emre Aşık, Emre Belezoğlu, Mustafa İzzet, Nihat Kahveci, İlhan Mansız, Ümit Davala ve Zafer Özgültekin, Yıldıray Baştürk ile Serhat Akın, EURO 2004 yolculuğunda yenilenen, yenilenmekte olan Türkiye’nin vizyonunu taşımalıdır.
Avrupa standartlarına göre, 30 yaşın üstü sorun değil... Ama bizimkilerin gönlü de, adaleleri de, zihinleri de çabuk yoruluyor.
Doyuyorlar ve tıkanıyorlar.
Şimdi başarıya aç ve kariyer yapmaya muhtaç gençlerle, kıdemli, ama 30 yaş sınırındaki arkadaşlarını buluşturmak gerekiyor.
EURO 2004 Elemeleri’nde alacağımız sonuç ne olursa olsun bu deneyi yapmalıyız. Geleceğe dönük adımları cesaretle atmalıyız.
Yoksa, ne tarih affedecek bizi, ne de millet.
Sürüp gidecek bu illet!