Uluslararası İzmir Caz Festivali devam ediyor. Farklı ülkelerin caz yorumları ile renkli geceler yaşanıyor.
Biletler hızla tükeniyor, ilgi ile izlenen festival her yaştan izleyiciyi kendine çekiyor.
6 Mart akşamında, Varşova doğumlu genç piyanist (1982) Marcin Masecki’yi dinledik.
Kendine özgü stili ve eser seçimi ile etkileyici bir sahne performansı gösterdi.
Polonyalı müzisyenlerin sahne aldığı gecede, her yıl olduğu gibi bu yıl da Polonya Cumhuriyeti İstanbul Konsolosluğu ve İzmir Fahri konsolosluğu, festivalin partnerleri arasında olmayı sürdürüyor.
Piyanist Masecki, besteci ve girişimci aynı zamanda...
Beşinci klasik albümü olan, Chopin’in Noktürnlerinin yer aldığı bir albüm hazırlamakta şimdilerde...
Daha önceleri Beethoven’in Son Piyano sonatlarının kaydını yapmış (sağır bestecinin bakış açısıyla müziği yorumlamak için sesi iptal edilen kulaklıklar ile kaydedilmiş).
Sağlam bir klasik alt yapısı olan Masecki, caz yönü ile çoğunlukla dans partileri için sahne alan geleneksel bir big band’e liderlik ediyor son 4 yıldır...
1930 yıllarından itibaren altın klasikler düzenlemeleri icra etmekte ve o gece dinlediğimiz davulcu Jerzy Regiewitcz ile birlikte 20’lerin klasik tempolu caz müziği ile ilgili performanslar sergiliyorlar.
Genç piyanistin müziği beni çok etkiledi. Özellikle de caz tarihinin önemli figürlerinden, Jelly Roll Morton’un, The Crave adlı eserini çalarak, beni çok sevdiğim bir filme”The Legenf of 1900” a taşıyarak bir zaman yolculuğuna çıkardı.
”The Legend Of 1900” (1900 Efsanesi), yönetmen Guiseppe Tornatore’nin masalsı filmidir.
Filmin hikâyesi şöyledir; Amerika-Avrupa arası sefer yapan yolcu gemisinde çalışan bir gemi personeli, piyanonun üzerine bir limon kasası içine bırakılmış bir bebek bulur ve bebeğin adını “T.D.lemons 1900” koyar.
Ve bebeği gemide büyütür.
Çocuk çok yeteneklidir ve her duyduğu melodiyi piyanoda çalabilmektedir.
Gemideki yolcular arasında Jelly Roll Morton da vardır.
Morton, caz tarihinin derinliklerinde erken cazın önemli bir figürüdür, Regtime’ın belirli bir besteye dayanan yorumundan koparak melodik malzemeyi daha özgür ve caz tarzında kullanan ilk piyanisttir, besteci ve aranjördür.
Şık ve güzel bir gecede, yolcular arasındaki Morton piyanoda küçük bir konser verir, The Crave adlı melodi de çaldıkları arasındadır.
Gemide doğup büyen 1900 adlı genç, bir dinleyişte eseri aynen çalar. Salondaki herkes hayretler içindedir… Gece adeta bir müzik düellosu haline gelir her ikisi arasında… Filmin en can alıcı sahnesidir anlatılan.
Polonyalı genç piyanist Masecki festival gecesindeki parça seçimi ve icraati ile özellikle de ”The Crave” deki, ruh ve beden bütünlüğü ile uzun zaman hafızamda kalacağa benzer.
Birçoğunuz bu masalsı ve ilginç filmi, “The Legend Of 1900” ü hatırlayabilir. Beni, bu filim ve müziği ile kızım Begüm Tatari tanıştırmıştı.
Ben de tanımayanlarınızı tanıştırmak arzusu ile bu kadar uzun söz ettim filimden ve Jelly Roll Morton’dan.
İz bırakmak... Yaşamda pek çok an hızla gelip geçiyor. Bazıları hatırlanmamak üzere uçup gidiyor bazıları ise bizi bir yerlere bağlayarak değer kazanıyor, hafızamızda güzel izler bırakıyor. O yüzden güzel insanlarla güzel yerlerde bulunmayı seçelim mümkün olduğunca.