Yine içimiz dağlandı, onca şehit verdik. Şehitlerimize rahmet, yaralı kardeşlerimize, canlarımıza acil şifalar diliyorum. Onlar bizim ülkemizin güzel insanları... Onlar canımız ciğerimiz... Ülkemizi kan gölüne çevirenlerin Allah belasını versin. Beşiktaş- Bursaspor maçı sonrası bu anlatılmaz acıyı bize yaşatanlara lanet olsun.
Ne yaparlarsa yapsınlar, bu ülkeyi bölemeyecekler, böldürmeyeceğiz, emellerine asla ulaşamayacaklar.
Bunun en büyük kanıtı, Beşiktaş-Bursaspor maçı sonrası... Bir kez daha gördük ki, bu güzel ülkenin güzelim insanları, şartlar ne olursa, olsun tekvücut, tek yürek olabiliyorlar. Sporun dostluk ve barış köprüsü olduğunu cümle aleme gösterdiler. Farklı renklere gönül verenler, birbirlerine sarıldılar, teröre karşı müthiş bir tablo ortaya koydular, ülkeyi ayağa kaldırdılar.
İşte biz böyle bir milletiz. Bu milleti yıkmaya, araya nifak tohumları ekmeye kimsenin gücü yetmez, yetmeyecek. Sokaktaki insanların sesine kulak vermenin zamanı geldi de, geçiyor. Bizlerin hiç bir hesabı yok. Tek hesabımız var o da ülke sevgisidir, insan sevgisidir.
Ne diyoruz, “Tek vatan, tek bayrak”... Bu anlamda herkese büyük görevler düşüyor. Dilimize sahip çıkacağız, ayrıştırıcı değil,
Devler Lig’inde 6-0 gibi fark yiyerek elenmek bu oyunda müthiş psikolojik yıkıma yol açar, tekrar ayağa kalkmak zorlukların en büyüğüdür.
Beşiktaş’ın Bursaspor maçı öncesinde tablosu böyle idi... O farklı yenilgiye karşın taraftarın takıma sahip çıkması alkışlanacak davranıştı, helal olsun onlara. Eee gerçek taraftarlığın tanımı da budur.
Maçın geneline bakacak olursak, topla oynama yüzdesi açık ara Beşiktaş’ta idi... Özellikle ilk yarıda Kartal, topu Bursaspor’a göstermedi. Bu tabloda ilk yarıda Bursaspor’un savunmasına kapanmasını yadırgamamak gerekir.
Beşiktaş çok adamlı anlayışı yıkma adına, her türlü yolu denedi, topu kanatlara taşıdı olmadı, göbekten delmeye çalıştı, yine gol getirmedi. Nitekim, iki takım da bu yarıda sadece iki net pozisyon üretebildi, golle taçlandıramadılar. Özellikle Deniz’in kaçırdığı bir fırsat var ki, kendisi de şaşırdı, biz de! Aboubakar’ın da yakaladığı pozisyon var, var olmasına da onu gole çevirecek yetenek nerde?
Kartal, ikinci yarıya da baskılı ve iştahlı başladı... Güneş’in Olcay’ı oyundan alıp yerine Tolgay’ı sürmesi, baskıyı iki katına çıkardı. Nitekim John cezaalanına giren Gökhan Gönül’ü yere indirince hakem Yıldırım penaltı noktasını gösterdi,
Beşiktaş’ın Devler Ligi’ne farklı yenilerek veda etmesi, elbette üzücüdür. Hakem triosunu ne kadar eleştirsek, eleştirelim, istersek hakaret edelim, ne fark eder? Olan olmuş, Kartal, maddi ve manevi büyük zarar görmüş.
Beck’e çıkarılan kırmızı kart ve penaltı kararı skandal ötesidir. Bu maçın önemini bilmeyen mi var? Nereden çıktı defolu İskoç hakem?
Kiev maçına takılı kalmanın kimseye faydası yok. Olan olmuş, atı alan Üsküdar’ı geçmiş, bize de üzülmek kalıyor.
Rotayı UEFA Avrupa Ligi’ne çeviren Kartal’ın kırılgan bir yapısı var maalesef... Hadi hakem skandal ötesi, peki futbolcu kardeşlerimize ne demeli?
Beşiktaş’ın en yumuşak karnının savunma bloğu olduğunu bir kez daha gözlemledik. O ilk gol var ya ilk gol, o pozisyondan çıkarılacak çok dersler var.
Profesyonel oyuncuların sahada kalmak gibi sorumlulukları var, ama takan yok! Yok “hakeme kızdım”, yok “hakem skandalmış”... Bunlara sığınıp ikinci sarıyı görmenin mazeretleri bunlar olamaz. Aboubakar efendi, arkadaşlarını gereksiz bir hareketle yalnız bırakmıştır. Herhangi bir oyuncunun böylesi bir lüksü yoktur. Taşıdığın forma ağırdır. Öncelikle onun nasıl taşıyacağını öğren. Bunun faturası ağır olmalıdır bizce...
Umut
İskoç hakem Craig Thomson boyun posun devrilsin emi! O nasıl bir penaltıdır? Adam kafayı takmış Beşiktaş’a! İki yıl önce de Brugge-Beşiktaş Avrupa Ligi maçında böylesi skandal bir penaltıya imza atmıştı. UEFA karnesi skandallarla dolu bu hakemi nasıl maça atar?
Beck faul maul yapmıyor, tam tersi Gonzalez yapıyor. Eee adam art niyetli hem Beck’i attı, hem de penaltıyı verdi, Kartal’ın kolunu kanadını kırdı, farklı yenilginin baş hazırlayacısı oldu. Hakemlerimizi acımasızca eleştiren, başkan ve yöneticiler, lütfen bir de Thomson’a baksınlar, ellerini vicdanlarına koysunlar!
Kimi kime şikayet edeceksiniz ki? Olan Beşiktaş’a oldu, hem Devler Ligi’ne veda etti, hem de onca emekler boşa gitti. Bir hakem ancak takımın kaderiyle böyle oynayabilir! Gelelim Kartal’ın yediği ilk gole... Tosic, Yarmolenko’yu kaçırdı, arka direğe kesti, Besedin’e dokunmak kaldı. Peki kardeşim hadi Adriano meydanda yok, Marcelo sen nerdesin? Savunmacılar olarak böyle bir gole nasıl izin verirsiniz? O pozisyonun mazereti olmaz, bilesiniz!
30. dakikada hakem, Beck’i kırmızı kartla atarken, verdiği skandal penaltı kararıyla da maçı bitirdi! Yarmolenko atışı gole çevirirken, Beşiktaş moral-motivasyon olarak dibe
İlk yarının son derbisine futbol kalitesi açısından bakacak olursak, hani bir deyim vardır, ‘Dağ fare doğurdu’ diye... Evet, iki takım da kaliteyi yükseltme adına pek varlık gösteremedi.
Fenerbahçe, baskılı oyunu ve sertlik üzerine kurulu taktik anlayışını pozisyon üretimine bir türlü yansıtamadı. Haa diyeceksiniz, Beşiktaş ne yaptı? Kocaman hiçbir şey! Bırakın pozisyon bulmayı, rakip kaleye şut atamadan maçı bitirdi!
Kartal’ın tek özelliği, panikten uzak, ‘sakin’ oyunu tercih etti, savunmasını sağlam tuttu. Güneş’in oyuncu hamleleri Kartal’ı biraz ayağa kaldırır gibi oldu, rakip kaleye yaptığı ofansif bindirmelerden yine pozisyon üretemedi, Volkan neredeyse grip olacaktı!
Dememiz o ki, Kartal’da tıpkı Galatasaray gibi şeytanın bacağını kıramadı! Eğri oturacağız, doğruyu söyleyeceğiz arkadaş! Beşiktaş için bir puan iyidir, yenemiyorsan, yenilmeyeceksiniz, Kartal en azından bunu başardı.
İbreyi Beşiktaş’a çevirelim... Alın size Kerim Frei! Sahada kaldığı süreçte ne yaptı Allahaşkına? Darıca’ya iki gol attı, 11’de yerini aldı. Kerim Frei, bize göre doksan dakikayı kaldıracak bir profil değildir. Darıca ile Fenerbahçe’yi aynı kantara koymanın doğruluğunu kim savunabilir?
Beşiktaş’ın tek
Fenerbahçe-Galatasaray derbisini geride bıraktık. Aslan makus talihini terse çeviremedi, 17 yıllık galibiyet hasretine son veremedi! Şimdi sırada Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi var, cumartesi günü. Bakalım kantarda bu kez kim ağır basacak, Kanarya mı, Kartal mı?
Derbilere dair skor öngörüsünde bulunmak zorlukların en büyüğüdür. Ancak iyi futbol ve kaliteli bir derbi izleyeceğimizden asla kuşkumuz yok.
Dick Advocaat ve ekibi son dönemde müthiş bir çıkış yakaladı, evindeki seyirci avantajı da ondan yana. Artı Beşiktaş da 11 yıldır Fenerbahçe’yi Kadıköy’de yenemiyor, bu rakamsal bir gerçek. Yani Kartal, en son 17 Nisan 2005 tarihinde rakibini 4-3 yenmeyi başardı. Üstüne üstlük kalecisiz! Cordoba, kırmızı kart gördü, yerine kaleye Pancu geçti, bir gol yedi, müthiş kurtarışlar yaptı, skoru unutmuyorum, Koray Avcı’nın füzesi neticeyi belirledi o gün.
Zaman zaman inişli çıkışlı futbol oynasa da henüz Kartal’ın bileğini bükecek bir takım çıkmadı karşısına. Şampiyonlar Ligi ve Süper Lig’de ‘yenilmez armada’ olmak kolay mıdır? Bu iki özellik, Beşiktaş’ı Fenerbahçe derbisinde farklı kılıyor. Eee bir de iyi oynarsa ki, oynamak zorunda, sarı-lacivertli ekibe ‘dur’ diyecek tek takımdır
İki takımın benzer yönleri çok fazla... İkisi de ligimizin iki yenilmezi... İkisi de iyi futbol oynuyor, en azından izleyenleri heyecanlandırıyor, keyif veriyor.
Abdullah Avcı, hafta içinde TRTSPOR’da konuğumuzdu, maça yönelik sorularımıza, ‘skoru bilemem, ama iyi maç olacağı kesin’ dedi. Eee ne de olsa tecrübe... Dediği de çıktı.
Ne var ki, bizim ilk yarıdaki gözlemimiz, Başakşehir, Beşiktaş’a oranla daha etkili ve de üretken idi. Kartal’ın ilk 45 dakikada rakip kaleye gittiğini hatırlayan var mı? Tek pozisyonu Atiba’nın gol girişimiydi, hepsi o kadar... Cengiz’in klas golüyle öne geçen Başakşehir, pas yüzdesini üst seviyeye çıkardı, en az iki net pozisyondan yararlanamadı. 11’deki pozisyonda Cengiz vuruyor, Fabri çıkarıyor, Mehmet Battal tamamlamak istiyor, bu kez Beck kritik pozisyona set çekiyor.
Hazır Beck’den ve Fabri’den söz açılmışken, topla fantaziye kaçmaları inanılır gibi değil! O bölgede riskle girmenin faturası ağır olur arkadaşlar! Düşünün Beşiktaş bu yarıda baskıyı kurduğu anda, kalesinde golü görmesi şaşırtıcıdır. Arkadaş, baskıyı kurmak, çoğalmak iyidir, ancaak savunma güvenliğinizi de elden bırakmayacaksınız bu oyunda! Ne oldu, Cengiz faturayı kesiverdi. İlk yarıda
Ahhh hocam ahhh... Şu rotasyon ve de takımın taşlarıyla oynama sevdan yok mu? Hadi sakatlıklar nedeniyle rotasyona sığınabilir, kendi pencerenden haklı olabilirsin. Peki sağ ayaklı Beck’i solbek de oynatmana ne diyeceğiz? Bu oyunda yerleşik taşları yerinden oynatır, başka alanlara çekerseniz, başınıza iş alırsınız! Neyse ki atı alan Üsküdar’ı bu kez geçemedi!
Haaa diyeceksiniz ki, gollerin oluşmasına Güneş mi neden oldu? Elbette hayır, asıl aktörler sahadakilerdir, suçun en büyük dilimi onlara aittir.
Semedo’nun ikinci golüne lafımız olmaz, gerçi Fabri’yi önde yakaladı. Hadi bunu pas geçelim, birinci ve üçüncü gollere söylenecek o kadar çok lafımız var ki, vaktimiz yok! Guedes, dört kişinin arasından sıyrılıyor, gol perdesini açıyor. Ya üçüncü gol, tam bir savunma skandalı. Düşünün top öyle veya böyle üç kez direkten dönüyor, Fejsa orta sahadan öne çıkıyor, golünü çakıyor.
Güneş’i eleştirmeye elim varmıyor, ne var ki mutlak galibiyete gereksinim varken, neden ilk yarıda ofansif ağırlıklı bir kadroyu sahaya sürmüyorsun, sevgili hocam. Tolgay uzun süredir gerçek formunun uzağında, neden bu kadar ısrarcısın hocam?
Bak, ikinci yarıda ne güzel Cenk Tosun ve Gökhan İnler hamleleri işe