Makas daralıyor

27 Eylül 2018

Bizim mesleği anlatmaya gerek yok. İnşaatta çalışmıyoruz... Ne var ki, zihinsel yorgunluk üst seviyededir. İstanbul gibi büyük bir metropolde yaşıyorsanız, stres ikiye katlar, benzetme yerindeyse bunalıma girer insan. Bu yorgunluğu öyle uyumakla falan atamazsınız. Çaresi o kentten bir süreliğine uzaklaşmak, tabiatla iç içe, kuş sesleri arasında, huzur dolu yerler seçmektir.

Biz de fırsat buldukça Saros’a yelken açıyoruz, hele hele eylül ve ekim aylarında yeşille kaplı, balığıyla ünlü Saros Körfezi’nde yılın yorgunluğunu atıyoruz. Yüzmek (fobim var), yürümek, yorgun beyinler için en iyi vitamindir. İnsan kalabalığından uzak, burada zihinsel yorgunluğumu resetliyorum adeta.

Elbette çalışmanın insan hayatında ne denli önemli oluğunu biliyorum. Çalışmak, bir çeşit bunama olan alzheimer riskini de artırmadığı gibi, beyne egzersiz yaptırıldığı için bu hastalıktan koruyucu etkisi yapar.

Lafı fazla uzatmayalım, ben de 10 günlüğüne Saros’a geldim, Fenerbahçe-Beşiktaş derbisini eşimle birlikte Evreşe’de mütevazı bir balıkçı da izledim. Sadece iki rengi tutanlar değil, Galatasaraylılar da vardı aramızda. Hele bir komşum var ki Halil Yurt, fanatik ötesi! Bir gün önce de Akhisar-Galatasaray

Yazının Devamı

Dostluk kazandı

25 Eylül 2018

Cocu, ligin altıncı haftası, hala Fenerbahçe’yi başarıya taşıyacak ideal 11’ini arıyor, ne zaman bulacağı da merak konusu! Her maça farklı kadro süren Cocu’nun geldiği ilk yılda başarılı olması çok zor. Neden? Çünkü ülkemize gelen Hollandalı çalıştırıcıların da karnesi zayıf! Bu rakamsal bir gerçek... Geçmişi anımsayın lütfen...
Cocu, elinde ne var ne yok, etkili yabancılarını sahaya sürdü, çünkü kaderi pamuk ipliğine bağlı! Elbette, savunmayı toparlayan Skrtel’in olmayışı ev sahibinin en büyük handikapıydı.

Gelelim Beşiktaş cephesine... Şenol hoca, kadroya baktığımız zaman, sağlama almak istemiş, biraz savunmaya ağırlık vermiş, doğal... Ne var ki, sezon başından bu yana sakatlıktan yeni çıkan Atiba’yı on birde sahaya sürmesine şaşırmadık, tecrübeli futbolcunun yeteneklerini biliyoruz. Yalnız, Babel gibi kanatlardan etkili olan, boş bulduğu zaman tehlikeli şutlar atan Babel’i rakip savunmanın arasına sıkıştırmasına anlam veremedik! Dememiz o ki, Babel, geniş alanları seven bir oyuncu, attığı golde bunun en büyük göstergesidir.

Efendim, maç mı? Valla temposu, heyecanı ve de keyif veren bir ilk yarı izledik. Fenerbahçe, başlama düdüğüyle öyle bir baskı kurdu ki, Kartal’a nefes

Yazının Devamı

Asla faul değil

20 Eylül 2018

Süper Lig’in beşinci haftasını geride bıraktık, yani sezonun daha başındayız. Ne var ki, kokartlısı, kokartsızı hakemlerimiz müthiş formsuzlar. Sanki hiç hazırlık dönemi geçirmemişler!

Nereye varmak istiyorum, Beşiktaş-Yeni Malatya maçı... Kartal’ın en etkili oyuncusu Medel’i çift sarıdan oyun dışı bırakan FIFA kokartlı hakemlerimizden Halil Umut Meler eleştiri konusu olmaya devam ediyor.

Evet, Medel’e gösterilen ilk kartta lafımız yok, ya ikincisi? Arkadaş, sarı veya kırmızı kart, onu kafanıza göre kullanamazsınız! Öyle vara yoğa kart çıkarmaya kalkarsanız, sahada oyuncu kalmaz! Medel’in o pozisyonda faul yaptığına hiç kimse inanmıyor. Defalarca izledim, faul maul asla değil.

Tamam, bu tip kartlar VAR’ın kulvarına girmiyor, amenna... Peki, kardeşim bu haksız kartın hesabını kim verecek?

Şimdi, Fenerbahçe derbisinde Medel’in yokluğu Beşiktaş’ın en büyük handikapıdır. Kötü senaryolar üretmek gibi hiç bir niyetimiz yok. Her futbolcu değerlidir, Medel de bunlardan birisidir...

Bakın, Malatyaspor Teknik Direktörü Erol Bulut hocamız da, “Medel’e verilen kırmızı kart bence doğru değil” diyor, ardından da Pepe’nin attığı golde faul olduğunu öne sürüyor. Olabilir, ne var ki Pepe konusunda

Yazının Devamı

Çilingir Pepe

16 Eylül 2018

Şenol Güneş, form düşüklüğü içinde olan Babel ile Tolgay’ı yedeğe çekmesi bu oyunun gereği olabilir. Ne var ki, bazı taşlar vardır, yerinden oynatmazsınız... Örneğin Babel, evet formunun uzağında, ancak varlığı rakip savunmayı irite eder, rahat çıkamazlar. Yeni transferlerden Adem Ljajic ufak-tefek hatalarda yapsa, beğendiğimi söyleyebilirim. Forvet arkasında görev yapan Ljajic, özellikle paslaşmaları ve tek vuruşları güzel, özeti iyi bir pasör. Lens, tam düzeldi diyorduk, o da nazara geldi! İlk yarıda pas yüzdesi Beşiktaş’tan yana... Ancak bu yüzde, kapalı savunma karşısında etkisiz kalabiliyor! Gördük ki, Beşiktaş, ilk yarı baskılı oyununa ancak iki pozisyon sıkıştırabildi. Biri Ljajic’in az farkla auta giden şutu, diğeri ise cezaalanı içinde Quaresma’nın kaleciden dönen topu.
***
Gelelim Yeni Malatya’ya... Ofansif oyun yerine, oynatmamaya çıkmışlar! Zamana oynayabilirler, ne var ki hakemin her doğru çaldığı karara itirazlarına şaşırdım. Sanırım zamandan çalmanın bir şekli de bu olsak gerek! İlk yarıda ayaklarından çok, çeneleri çalıştı, malesef! Oynamadan, baskı yapmadan, kim kimden puan alabiliyor ki? Haaa bir fırsat yakalarsınız, şansa gol bulursunuz! Onlar da unutma

Yazının Devamı

İsyanınız kime?

13 Eylül 2018

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanvekili Ali Dürüst, yabancı oyuncu sayısını yeniden masaya yatıracaklarını açıklaması, bu konuyu yeniden alevlendirdi. Sayın Dürüst, bu sayının aşağı mı ineceği, yoksa yukarı mı çıkacağı konusunda açık kapı bıraktı! Şu andaki uygulamada, yani yabancıda sınır yok, al alabildiğin kadar! Ancak oynatılmasında sınırlama var.

Kişisel olarak geçmişte de sınırsız yabancı oyuncuya hep karşı çıktım, bugün de çıkmaya devam ediyorum. Yahu arkadaş, nerede sağda-solda yeteneksiz yabancı varsa alıyoruz. Bırakın oynatmayı, kadroya bile giremeyenler var!

Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş, basın toplantısında yabancı oyuncu konusunda, “Suçlanacak kişi ben değilim” dedi, valla doğru söylüyor. Niye hocayı suçluyoruz ki? Anımsayın, geçmişte yerli oyuncuların transfer rakamlarının el yaktığı dönemler... Kulüpler Birliği, “Yabancı oyuncular daha ucuz” diyerek ayağa kalktılar, sınırın kaldırılmasını istemediler mi, istediler! Eee bugün niye isyan ediyoruz ki?

Yabancılar ülkemize gelirken, davul-zurna ile karşılıyoruz, göndermek için de çalmadık kapı bırakmıyoruz! Valla kaliteli yıldız yabancılara lafım yok. Benim isyanım, Avrupa’da kendilerine takım bulamayan yeteneksiz

Yazının Devamı

Dönüşü muhteşem oldu

11 Eylül 2018

Ay-yıldızlı ekibimiz, Uluslar B Ligi 2. Grup 2. maçında tarihi bir galibiyete imza attı. Thelin’in golü ev sahibini öne taşıdı. Claesson’un füzesi farkı artırdı. Ancak millilerimiz mücadeleyi bırakmadı. Önce Hakan Çalhanoğlu’yla umutlarımız arttı, daha sonra Emre sahne aldı, art arda İsveç filelerini iki kez sarsarak takımımızı zafere taşıdı.

İlk yarının istatistik bilgilerine bakıyoruz, topla oynama yüzdesi Türkiye 64, İsveç ise yüzde 36... Buraya kadar iyi, açıkcası rakibimize bu yarıda iyi de baskı yaptık, savunmalarına kapattık, gelin görün ki, yine golü kalemizde gördük! Thelin kafa şutunda top direkten dönüyor, savunmamızı adeta seyrediyor, inanılır gibi değil! Bu yarıda biz de fena pozisyonlar yakalamadık değil, ama atamıyoruz kardeşim, atmayı beceremiyoruz bir türlü!

Neyse ki, ikinci yarı Lucescu’nun da oyuncu hamleleriyle ayağa kalktık, iki kez geriye düşmemize karşın pes etmedik, rakibi sahasından çıkarmadık, Emre Akbaba’nın iki şık golüyle, İsveç’i evinde devirdik. Kazanma hırsımız ve oyun disiplinimizinden bir milim taviz vermedik, üç puanı kaptık. İşte biz böyle bir milli takımı özlüyoruz ve istiyoruz, aferin çocuklar.

Dakika 29...Rakibe baskıyı artırdığımız

Yazının Devamı

Üretiyoruz, atamıyoruz!

8 Eylül 2018

A Milli Takım’ımızla yeni bir başlangıca, yeni bir umuta yelken açtık... UEFA Uluslar Ligi 2020 Avrupa Şampiyonası’na katılma adına bir fırsat, yani kısa yoldan gitme şansı, belki çok zor, dedik ya bizimkisi umut, niye olmasın?

Teknik direktör Lucescu, A Milli Takım’daki değişim için aylar önce düğmeye bastı, yeni ve yarışmacı bir takım yaratmak için. Tabi ki, köklü değişim için zaman gerek, bu genç jenerasyonun aralarına tecrübeli oyuncuları serpiştirmekten daha doğal ne olabilir. Artı kadroda çok sayıda oyuncumuzun Avrupa’nın çeşitli takımlarında top koşturması bizim en büyük avantajımız, yeter ki orta alanda topa sahip olalım, savunmayı zor durumda bırakmayalım!

Rusya, Dünya Kupası’nda çeyrek finalde Hırvatistan’a elendi, dememiz o ki kolay bir rakip değil.. Nitekim, konuk takım, baskılı oyunun karşılığını 13. dakikada Cheryshev’in golüyle aldı. Ahhh şu takım savunması ahhh! Her nedense bunu bir türlü beceremiyoruz arkadaş... İyiler, hoşlar, ama tehlikeli bölgede elimizi ayağımıza dolaşıyor! Neyse ki, ilk yarının bitimine dört dakika kala, Serdar Aziz’in nefis golüyle soyunma odalarına moralli giderken, tecrübeli futbolcumuz nazara geldi, sakatlandı.

Orta alanda rakiple kora-kor

Yazının Devamı

Yılın en centilmeni

6 Eylül 2018

Sporun barış ve dostluk olduğunu yazmaktan, söylemekten dilimizde tüy bitti! Valla Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un bu doğrultuda attığı adımlar, kişisel olarak bana umut veriyor.
Rahmetli efsane Başkan Süleyman Seba’nın da farklı renklere olan saygısını anımsayın. Beşiktaş şampiyon oluyor, gelin görün ki, Seba rakibe olan saygısından futbolcuların sevinmesine bile izin vermediği dönemleri biliyorum. Düşünün koca Fenerbahçe takımı rakibine sahasında yeniliyor, Sayın Ali Koç, soyunma odalarına kadar giderek Kayserispor’lu futbolcuları kutluyor.
Sadece bu mu? Konuk takım Kayseri’ye sorunsuz ulaşıp, ulaşmadığını soruyor. Hiç böyle bir başkan fotoğrafıyla karşılaştınız mı eyyy diğer başkan ve yöneticiler? Pek de alışık olmadığımız bir tablo!
Dileriz Sayın Koç’un bu anlamlı davranışı, diğer kulüplere de örnek olur, o yanıp tutuştuğumuz barış ortamını hep birlikte yaratırız. Yeter ki, sporun, ülkeleri, insanları birbirine yaklaştıran dostluk köprüsü olduğunu bilelim, dilimize sahip çıkalım!
İnanın kavga ve gürültüden bıktık. Şu güzelim oyunu söylemlerinizle bozmayın, germeyin. Bir spor tutkunu olarak, Sayın Ali Koç’u kutluyor ve ayakta alkışlıyorum. Sayın Koç’u, şimdiden, yılın

Yazının Devamı