YazarlarBir yıl önce, Külebi...

Bir yıl önce, Külebi...

20.06.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bir yıl önce, Külebi...

Bir yıl önce, Külebi...

"GÜNDELİK hayatın içerisinde olağan bir hayat sürdürürken öyle anlar olur ki, o anlarda şiir yükü vardır. O şiir yükü olan anları şairce yaşayan bir insan yakalar ve tadını çıkarır. Şairce yaşamak işte budur."
Kimi, şairce yaşamanın bir çeşit bohemlik, bir çeşit sorumsuzluk, başıboşluk olduğunu sanır. Öyleleri de vardır. Örneğin Fransız şairi Alfred de Musset içkiyle, kadınla, hatta afyonla esrikleşmeden şiir yazılamaz, derdi. Ama düzgün bir yaşam süren, başka uğraşlarla geçinen, yine de şiirler yazan, yapıtlar yaratanlar da çoktur. Eliot'ları, Neruda'ları, Necatigil'leri, Dağlarca'ları, Süreya'ları unutmayalım.
Tam bir yıl... Cahit Külebi bir yıldır aramızda yok. Hangi şair, hangi sanatçı sonsuz bir ömür sürebildi ki! Her başlangıcın bir sonu var! Önemli olan, bize tanınan belirli bir süreci boş geçirmemek... Külebi, öğretmenlik, müfettişlik gibi eğitim görevlerinde bulundu. Uzun süre şairliğini de gizlemişti. Öğrencileri şairliğini uzun zaman sonra öğrendiler. Şair olmak, ille de güncelde, ün sahibi olmak değildir. Şair, Necatigil'in bir şiirinde dediği gibi 'saklı su'dur? Gizlice akar, ama onun dizeleri zamanla tüm topluma mal olur...
Cahit Külebi'yi, şiir dünyasını, şiir anlayışını anlatmak için uzun sayfalar yazmak gerek, ama o bunu bir şiirinde özetlemiş: "Kimse yazmamı istemedi / Beş yaşında kendim başladım / Bu yüzden düşkünlüğüm yok / Ayda yılda bir anımsarım." demiş, sonra şiirde ona ustalık edenleri şöyle sıralamış:
"İlk ustam oldu benim halk / Belleğimde akıp giden ırmak / Köylü diliyle türkü çağırdım / Onlarla gülüp ağlayarak.
İkinci ustam da doğa / Şiirimde alın terim / Bozkır türküsüyle doldu ciğerlerim / Taşları düzleyen rüzgar gibi / Doğayla yontuldu dizelerim.
Üçüncü ustamdı kadınlar / Tek göze yaşantıya / Kaynar dururlar semaver gibi / Onlar öğretti bana sevgiyi / Gözleri çıra gibi yanar / Akbadem olur tenleri / Güvercin kanadına benzer elleri."
İşte Külebi'nin şiir yöntemi bu... Orhan Veli yıllar önce şöyle yazmış "Cahit Külebi'nin şiirlerini okumakla doyamıyorum. İstiyorum ki hepsinden bahsedebileyim. Ama bu imkansız. Ben teşbihten hazzetmem. Cahit Külebi bu işi idare etmesini biliyor da ondan. Onun için teşbihi, teşbihten saymamak lazım. Burada teşbih hudutlarının dışına çıkan bir ifade kudreti var."
Benim için yalnızca sevdiğim bir şair değildi, bir dosttu... Kırklı yıllardan doksanlı yıllara kadar süren bir dostluk... Her zaman canlı, hareketli, coşkulu. Her zaman yeni duyarlıklar arayan... Belki çok yazmayan, ama her dizesi aydınlık veren, etkinlik, kalıcılık taşıyan... Bir resmimiz var, 1949'da Ankara'da Görcek'te çektirmişiz: Otuzlu yaşların başında, ben yirmi yaşların ortasında... Sık sık bakarım bu resme. İyi ki çektirmişiz derim... Bir kitabının sungusunda şöyle yazmış: "Bir gün geçer bu güzellik sana da kalmaz." Sanki o resmimize bakıp da söylemiş!..
Şairlere ölüm bir şey yapamıyor. Yok olsalar da, büsbütün geçmişin karanlığına gömülmüyorlar... Şiirleri her yeni yetişen kuşağa yaşamın vazgeçilmez anlamının, tadının aydınlığını veriyor. Bugün de öyle, yarınlarda da...
Ne diyordu şiirinin yöntemini anlatan o şiirin sonunda:
"İşte, doğrusu, söz gelimi
Dokuyup yol üstüne attıklarım
Birer küçük köylü kilimi."