Kilise neden özür dilemek zorunda kaldı?

23 Eylül 2017

Dilara Fındıkoğlu adını daha çok duyacaksınız demiştim.

Londra Moda Haftası’nda Holborn’da St. Andrews Kilisesi’nde sergiledi yeni koleksiyonunu.

Hemen sonrasında kiliseyi acımasızca eleştirenler oldu, ‘satanist’ bir defileye ev sahipliği yaptığı için. Kilise önceki gün bir özür yayımladı, defilenin ve koleksiyonun içeriğini önceden bilmediklerini açıklayarak ve Londra Moda Haftası’na her zaman mekân desteği verdiklerini belirterek.

Bundan sonra kiliseyi özel etkinlikler için kiralarken daha dikkatli olacaklarını ve içeriği önceden öğreneceklerini de belirterek.

Bunun üzerine Dilara Fındıkoğlu sosyal medya hesabında kiliseye yardımlarından dolayı teşekkür etti ve de satanist olmadığını açıklamak zorunda kaldı.

Evet, koleksiyonu punk, belki de Londra’yı aslında Londra yapan akıma geri dönüş olduğu için bu kadar beğeniliyor moda dünyası tarafından, ama tabii ki punk ile satanist aynıymış gibi yorumlanmamalı.

Özellikle de İngiltere kadar yaratıcılığı destekleyen bir ülkede.

Yazının Devamı

Modanın Oscarlarında oyumu kime verdim?

21 Eylül 2017

Londra Moda Haftası devam ederken Net-a-Porter’nin kurucusu olarak tanıdığımız, şimdi Farfetch’in başına geçen İngiliz Moda Konseyi Başkanı Natalie Massenet’ten bir email düşüyor posta kutuma.

“İngiliz Moda Konseyi’ne kayıtlı bir yabancı basın mensubu olarak The Fashion Awards (Moda Ödülleri) için oy kullanmanı istiyoruz” diye.

Geçen yıl modanın Oscarları denilen The Fashion Awards’u Londra’da Royal Albert Hall’da yerinde izlemiştim.

Lady Gaga’dan David Beckham’a

Ön masada Lady Gaga, David Beckham, Salma Hayek Pinault, Donatella Versace, Tom Ford, Ralph Lauren, Gigi Hadid, Kate Beckinsale, Kate Moss, Lara Stone, Karlie Kloss, Marilyn Manson, Mario Testino, Nadja Swarovski, Naomi Campbell, Skepta, Stella Tennant, Natalie Massenet, Fransız Vogue’dan sonra kendi dergisi CR Book’u çıkaran Carine Roitfeld, Vogue İtalya’nın törenden kısa bir süre sonra kansere yenik düşen ve çok sevilen Yayın Yönetmeni Franca Sozzani, Vogue İngiltere’nin o zamanki Yayın Yönetmeni Alexandra Shulman vardı.

‘Şeytan Prada Giyer’in yazılmasına neden olan Amerikan Vogue’un efsane yayın yönetmeni Anna Wintour belki de hayatında ilk defa ‘front row’da değil, ikinci sıradaydı, Londra’daki ödül töreninde.

“Modanın krali

Yazının Devamı

Çağlayan’dan dijital çağın mutsuz bireylerine

19 Eylül 2017

Bodrum’da en yakın arkadaşlarımdan birini evlendirip ertesi sabah 09.00’da Bodrum-İstanbul, İstanbul-Londra uçuşlarıyla Londra Moda Haftası’ndayım.

Londra Moda Haftası’nın benim için en değerli defilesi Chalayan’ı izlemek üzere.
Sadece benim için değerli değil tabii, moda yazarı Suzy Menkes’ten Wallpaper dergisi yayın yönetmeni Tony Chambers’a, Porter dergisinin moda direktörü Gabriela Hackworthy’den moda eleştirmeni Sarah Mowers’a moda haftasının önemli isimleri de heyecanla takip ediyor her Chalayan defilesini.

Çünkü Hüseyin Çağlayan’ın moda tarihinde ayrı bir yeri var, hikâye anlatmasıyla da, bağımsız bir moda evi yönetmesine rağmen sadece yetenek olarak değil, teknik olarak da diğer tasarımcılardan her zaman önde olmasıyla da...

Zihin açıcı etkisi var

İzlediğim her Chalayan defilesinde kıyafetlerden çok daha fazlası var, zihin açıcı bir etkisi var kesinlikle.

Kıyafetlerle bile sürekli düşündürüyor, Hüseyin Çağlayan’ın günlük hayatında da sorularla sevdiklerini düşündürdüğü gibi.

Çoğu zaman sizi silkeliyor, kendinize getiriyor, yaptığınız birçok şeyin ne kadar boş olduğunu düşündürüyor, anı yaşayın diyor.

Yazının Devamı

Yine, yeni, yeniden İstanbul

17 Eylül 2017

Sonunda İstanbul eski enerjisine kavuştu. Arap turistlerin yanı sıra artık şehirde bienal gezen yabancı sanatçıları, küratörleri, sanat eleştirmenlerini, gazetecileri görmek mümkün. Özlediğimiz görüntü tam da bu işte.

Nasıl eskiden Beyoğlu’nda neredeyse Türkçe kadar İngilizce, Fransızca, Almanca duyuyorsak şimdi yine İstanbul’da böyle bir enerji var.

Kim ne derse desin, İstanbul Bienali’nin, Contemporary Istanbul’un, Ai Weiwei sergisinin, hatta İstanbul Moda Haftası’nın bile aynı zamana denk gelmesi şehre ve tabii İstanbullulara iyi geldi.

İstanbul’da hafta arası bir gece şöyle geçiyor. Oya-Bülent Eczacıbaşı’nın İstanbul Bienali davetinde küratörlerle tanışıyor, New York’tan gelen Art Basel’in sanat dünyasında bu kadar güçlü olmasını sağlayan ekiple kaynaşıyor, İKSV ekibinden son gelişmeleri anında alıyoruz.

Sanat daveti sonrası Lucca’da buluşma

Hemen sonrasında Ortaköy Esma Sultan Yalısı’nda Contemporary Istanbul’un davetinde galericiler, sanatçılar ve koleksiyonerlerle birlikte İstanbul’un ne kadar güzel bir şehir olduğuna bir kez daha hayran kalıyoruz. Köprünün ışıklarından ve Esma Sultan’ın ihtişamından gözlerimizi alamıyoruz. Çıkışta nereye gidileceği belli, herkes Lucca’da

Yazının Devamı

Hırsız, katil, aile içi şiddet suçlusu servis şoförü olabilir mi?

16 Eylül 2017

Son zamanlarda okul servislerinde yaşananlar hepimizi dehşete düşürüyor.

Bir anne babanın üstüne titrediği çocuğu iyi bir eğitim alması için gönderdiği okulun servisi serviste unutup ölümüne sebebiyet veriyor.

Tek bir örnek de değil bu, acı örnekler ne yazık ki hızla çoğalıyor.

Daha bu korkunç haberlerin etkisini üzerimizden atamadan aynı konuyla ilgili bir başka dehşet veren haber okuyoruz.

“Hırsız, katil, aile içi şiddet suçlusu da servis şoförü olabilir.”

Yok artık daha neler diyecek oluyoruz, ama servis şirketleri yönetmelik izin veriyor diyebiliyor pişkinlikle.

Her şey bir velinin şüphelenmesiyle başlıyor.

Servis şoförünün kimlik numarası alınıyor, basit bir adli sicil sorgulamasıyla bir dizi sabıka kaydı çıkıyor ortaya.

Yazının Devamı

Dönüşümüz muhteşem oldu

14 Eylül 2017

Maratona New York uçağından inip ayağımın tozuyla Emirgan trafiğine girerek başladım.

Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki Ai Weiwei sergisi için.

Sergide kalabalık ikiye ayrılıyordu, gez gez bitmeyen sergiyi merakla inceleyenler ve sergiyi nasılsa sonra görürüz, Ai Weiwei ile ne kadar çok selfie yapsak o kadar iyi diyenler...

Gece boyunca Ai Weiwei büyük bir sabırla kimseyi kırmadan herkesle bir selfie çekti.

Sanırım Ai Weiwei ile selfie yapmayan bir tek ben kaldım.

Ama doğrusu o sırada büyük emeklerle hazırlanan sergiyi gezmek daha cazip geldi.

Sergide Weiwei’in meşhur ay çekirdekleri, Twitter kuşlu duvar kâğıdı, porselen çiçekleri gibi daha önce gördüğümüz eserleri de var, legolardan yaptığı portreleri ve sadece bu sergiye özel üretilen porselen işleri de var.

Daha önce çeşitli ülkelerde çeşitli şehirlerde görmüş olduğunuz eserleri İstanbul’da bir kez daha görmek de mutlu ediyor.

Yazının Devamı

New York’ta neler konuşuluyor?

12 Eylül 2017

Dumbo yükselişte: Evet, Brooklyn uzun süredir yükselişte. New Yorklular artık Manhattan’ı fazla turistik buluyor. Mahalle hayatına geri dönüş için Brooklyn’i tercih ediyor. Williamsburg son yıllarda çok popülerdi, tıpkı bizim Karaköy gibi daha bohem ve cool bir havası vardı. Şimdi ise Brooklyn’de yükselen bölge Dumbo. Dumbo’da nefis Brooklyn Köprüsü manzarası da etkili tabii bunda. Ama bölgeyi asıl canlandıran 1 Hotel’in açılışı, 1 Hotel nefis panoramik manzaralı terasıyla New York’ta güneşi batırmak için en iyi noktalardan biri. İçkinizi yudumlarken bir yandan Özgürlük Anıtı’yla göz göze geliyor, bir yandan köprüden geçen yayalarla arabaları izliyor, bir yandan da güneşin batışıyla her dakika değişen renklerden gözlerinizi alamıyorsunuz. Parliament mavisi denilen mavi tonunu da en iyi burada görüyorsunuz. Tam en iyi ışığı, renkleri yakaladım bir selfie patlatayım dediğiniz anda, bir bakıyorsunuz 5 dakika sonra renkler daha da güzel oluyor. Gece ışıklarıyla daha da doyamıyorsunuz Instagram kareleri çekmeye.

Şehirde 3. Soho House açılıyor: Dumbo’nun en yeni mekânı Tepebaşı’nda şubesi olan Londra orijinli İtalyan restoranı Cecconi’s. Cecconi’s’i ve manzarasını New Yorklular çok

Yazının Devamı

Mert & Marcus’un 20 yıllık başarısı bir kez daha tescillendi

10 Eylül 2017

New York’ta bir döneme damga vuran Stüdyo 54 gece kulübünün kurucularından Ian Schrager’ın yeni oteli, The Public’deyiz.

New York Moda Haftası’nın ilk gecesinde.

Fotoğrafçılar, ünlüler, patlayan flaşlar derken başınızı nereye çevireceğinizi şaşırıyorsunuz. Kapının önündeki izdihamdan belli oluyor, New York Moda Haftası’nın en çok konuşulan partisindeyiz. Peki ama New York’taki bu parti bizi neden bu kadar ilgilendiriyor? Mert & Marcus olarak tanınan dünyanın önde gelen moda fotoğrafçıları Mert Alaş - Marcus Piggott’ın 20 yıllık kariyerlerinin bir özeti bu gece de ondan. Mert & Marcus’un 20. yılı şerefine Taschen yayınevinden çıkan, sınırlı sayıda basılan kitaplarının lansmanı.

Boşuna Madonna’dan İngiliz Vogue yayın yönetmeni Edward Enninful’a birçok dünya çapında isim Mert & Marcus’u kutlayıp, 7 Eylül’deki kitap lansmanlarını sosyal medyada paylaşmadı. En üst kattaki kokteyl alanına çıktığımızda dev bir Kate
Moss karesi var karşımızda. Bu kare aynı zamanda kitabın kapak fotoğrafı. Önünde fotoğraflar çekiliyor. Biraz ileride ise baş köşede Mert & Marcus kitabı var tabii. Biraz daha devam edince ise bir masada Kris Jenner oturuyor, biraz sonra Kim Kardashian geliyor yanına. Kris

Yazının Devamı